SEVEN SEVDIGINE BENZEMEYE ÇALISIR
PROF. DR. ALI AKPINAR
Sevgi ve nefret, kuru bir iddia degildir. Sevgi ve nefret kalpte yer edip dis dünyada kendisini gösteren iki duygudur. Sevginin göstergesi sevdiginin yaninda ve izinde olmak, sevdiginin isteklerini yerine getirmektir. Sevdigini dile getirmek önemlidir ama yeterli degildir. Aslinda din, sevmek ve bugz etmek üzerine kurulmustur. Ancak mü’min sevdigini Allah için sevmeli, nefret ettiginden de Allah için nefret etmelidir. Zaten din, diger duygular gibi sevgi ve nefreti de yönetir. Onlarin nerelerde, nasil ve hangi ölçüde kullanilacagini belirler. Onun için hadiste, Allah için sevmek ve Allah için bugz etmek, en faziletli amellerden sayilmistir.
Hayat düsturumuz Kur’an, sevgiyi hayata hakim kilmak için sevgi kavramlari üzerinde durur. Mevedde, mehabbe, halil, rahmet, velayet gibi pek çok kavram yer alir kitabimizda. Bu farkli kavramlarin kullanilmasi, sevginin farkli tonlarina ve çesitli tezahürlerine yer vermek içindir.
TASAVVUF SÖZLÜGÜ
ÖMER ASLAN
Nefs
Arapça kökenli bir kelime olan nefs sözlükte; ruh, can, bir seyin ayni, bir seyin varligi ve akil gibi anlamlara gelmektedir. Kur’an-i Kerim’de çokça zikredilmis olan nefs; insan ruhu, kalp, insan bedeni, insana kötülügü emreden kuvvet gibi manalarda kullanilmistir. Istilah manasi ola¬rak nefs, kendisinde his ve kuvvet bulunan latif bir cevherdir. Insana kötülügü emreden anlaminda kullanildigi gibi, Allah’in insana üfledigi Rahmani ruh anlaminda da kullanilmaktadir. Sufiler genel olarak nefs kelimesini kullanirken bununla bir seyin varligini kasdetmezler, nefsten maksatlari kötü huylar, sifatlar ve eylemlerdir.
IYILIK, MANEVI ÖZGÜRLÜKTÜR
DOÇ. DR. AHMET ALBAYRAK
Iyilik, iyi olandan neset eder; iyilik bir zuhurdur. Kim karsiliksiz bir iyilik yapiyorsa, özü, fitrati ve/veya sakilesi itibariyle o kisinin iyi olduguna hükmedebilirsiniz. Iyilik yapabilmek, iyilikle karsilasmaktan daha degerli bir lütuftur; üstelik bu lütuf mütekabiliyet içerir, iyilik yapan ile iyilik yapilan iki insanin karsilikligi. Iki var¬ligin kaderlerinin vahdet boyutunda kesismesidir iyilik.
Bu çerçevede iyiligin estetik bir degeri oldugu karsimiza çikar: Iyilikler, iyi haller, iyi isler anlamindaki hasenat, hasene kelimesinin çoguludur. Isim olarak hasenenin sifati hasendir ve güzel anlamina gelmektedir. Her iyilik güzeldir, güzel olandan yansimadir, hem manen hem de madden. Bu estetik degerden dolayidir ki iyilik duygu, düsünce ve davranislari, bir medeniyetin dirilisinde güzelliklerin coskuyla akan sonsuzluk irmagini olusturur.
TEVAZU VE YÜKSEK AHLAK TIMSALI PEYGAMBER EFENDIMIZ (sas)
HAMZA TOPRAK
Ebu Nuaym el-Isfahani, Hilyetü’l-Evliya adli eserinin önsözünde söyle der: Bütün kainati, özleri, asillari, zamani, kalpleri ve bedenleri yaratan, sevgili dostlarinin ruhlarini irfan isigiyla aydinlatip basiret ve samimi inançtan mahrum kalmis kötüleri kendi karanliklarinda birakan zatinin bilinmesinde araci olsun diye dili ve akli insanlara bahseden Allah’a hamd olsun.
Ebu Nuaym, bu hamdinden sonra, sözü velilere getirir: Rab Teala peygamberlerini mucizelerle destekledi. Derin bilgiye sahip, düsünen kullari için aydinlik bir yol çizdi. Yüce Allah, iste bunlari elçilerinin gerçek vekilleri saymistir. Bunlar kendini bilen, saf bilgiye ermis, Allah nezdinde yüksek rütbelere sahip, marifet ve saglam inançla takviye edilmis seçkin kullardir.
Veli kullarin bu marifet ve hakikat bilgisinin kaynagi ve dayanagi süphesiz Resulullah Efendimizdir. Resulullah Efendimiz, yüce Allah’tan aldigini teblig ederek bir seriat getirmis, kendisine uyanlar için sevgi fideleri dikmistir.
SAF ASKIN YOLCUSU: AHMED GAZZALI (ks)
ISLIM GÜMÜSTEKIN
Kainatin her zerresini ask ile açiklayan ve gönüllerimize aski nakseden bir Hak âsigi. Tam adi, Imam Mecdüddin Ebu’l-Futûh Ahmed bin Muhammed bin Ahmed Gazzali et-Tusi olup büyük alim Imam Gazzali’nin kardesidir. Bugün Iran sinirlari içerisinde olan Tus’ta dünyayi tesrif eden Ahmed Gazzali’nin dogum tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte abisinden birkaç yas küçük oldugu varsayilarak Hicri 451-454 tarihleri arasinda bir zaman diliminde dogdugu tahmin edilmektedir. Daha küçük yaslardan itibaren ilim ögrenmeye baslayan ve babasiyla sema meclislerine katilan Ahmed Gazzali’nin ilim ve irfanla dolu bereketli bir çocukluk geçirdigi anlasilmaktadir.
Ahmed Gazzali’nin babasi dokumacilikla ugrasmasinin yani sira ilme ve tasavvufa ayrica ehemmiyet gösteren bir zatti. Özellikle fikih meclislerine giderek onlari dinlediginde kendisine fakih, vaizlerin sohbetine katildigindaysa kendisine vaiz olabilecek çocuklar vermesini Allah’tan niyaz ettigi rivayet edilmektedir.
MANEVI DEGISIMLE GELEN YÜCELIS: MESIHPASA IMAMI
AHMET EDIP BASARAN
Insanin hayati zitliklarla kaim. Iyinin ve kötünün, güzelin ve çirkinin, helalin ve haramin ortasinda yönümüzü ariyoruz. Yönümüzü yani kiblemizi. Yön önemli çünkü nereden baktigimiz kadar nereye baktigimiz da önemli. Kelimeler demistik, Ibni Arabi Hazretlerinin de hatirlattigi gibi hikmetleri kelimelerin kalplerine indiren Allah’a ne kadar sükretsek az. Bizi kelimelerle de imtihan ediyor Cenab-i Mevla. Kelimeler çünkü amel defterimizin müstesna aynalari. Ister onlari söylemis olalim, isterse yazmis. Er ya da geç, hepsi bizim için sahitlik yapacak ötede. Ötelerin ötesinde.
Insani çözümlemeye çalisan kadim anlatilarda çizilen resmin genel çerçevesi, hep bu zitliklar üzerinedir. Öyle ki yasamasi, var olmasi için her biri bir digerine kiyasiya muhtaç kelimelerdir bunlar. Kötü olmasa iyinin kadrini kiymetini kim bilir? Helal ne güzel bir kelimedir, eylemdir. Çünkü haram yanibasimizda olanca cazibe¬siyle bizi tahrik ederken biz helal olani seçeriz. Çünkü insan eninde sonunda bir tercihtir. Neye evet dedigimiz kadar neye hayir dedigimiz de önemlidir. Çok önemlidir. Insan melek degildir ama melekleri de asan bir manevi yükseklige dogru kanatlanabilir. Insan seytan degildir ama seytani bile yaya birakan bir alçalisla alçalabilir. Ne umut, ne korku. Hem umudun hem de korkunun dengeledigi bir yasama ustaligi. Çabamiz, derdimiz, kavgamiz budur.
KIRKAMBAR
M. NEZIHI PESEN
Kalp, Allah’in bilincindedir
Kalp dersini de çok talim etmek lazim. Bildigim en iyi kalp üstadlari da sufilerdir. Bu yüzden bu taifenin büyüklerinden Mektubat sahibi Imam-i Rabbani Hazretlerine kulak kesilip isin inceliklerine vakif olmaya çalisalim. Sürekli degisen kalp âlemine buyurun:
Kalbin ruh ve nefs arasinda bir geçit olmasi hasebiyle kalbi cezbe içinde, ruhi cezbe de gerçeklesmektedir.
Mü’min olmayanin kalbi, mekansizlik zirvesinden asagi düsmüs, benzer ve misilli olan seylerden etkilenerek onlarin hükmünü almistir. Mü’min kalp, kidem nurlarinin tecelli yeridir ve sonsuz olanla beka bulmustur.
Arsta bulunmayan birtakim meziyetler kalpte bulun¬maktadir. Kalbin bir meziyeti, tecellisine maglup oldugu Allah’in bilincinde olmasidir.
Öncelikle yapilmasi gereken kalbin hastaligini tedavi etmektir. Daha sonra bedenin gidasi hükmünde olan diger ibadet ve iyilikleri yerine getirmeye çalismalidir. Kalp hastaligi da ancak kelime-i tevhidle tedavi edilir.
Huzur insanin kalbinin Hak ile birlikte olmasidir. Kalbin safasi peygamberlere tâbi olmaya baglidir.
ACI KAHVE IÇELIM, ZEHIR IÇMEYELIM
KEMAL ÖZER
Kahveyi ilk kesfeden Habesistanli bir çoban olan Halid ise de, ona büyük söhret kazandiran Osmanli sarayiydi. Kahve, çoban Halid’in, Etiyopya yamaçlarinda otlayan keçilerinin belirli bir meyveyi yedikten sonra canlanip hareketlendiklerini fark etmesiyle kesfedilir.
Kahveyi Osmanli sarayina getiren Yemen valisi Özdemir Pasa’dir. Muhtemeldir ki, ilk kahve içen sultan da büyük yigit Yavuz Sultan Selim. Sarayda kahve o kadar çok benimsenir ki, kahveci basi dahi tayin edilir. Bu görevlendirme öylesine siradan bir tayin de degildir. Zira sarayin ilgili yerlerine girip çikmasi nedeniyle sadik ve sir tutmasini bilen birisi olmasi sarti vardir. Dünyanin ilk kahvehanesi de 1544’te Tahtakale’de açilir.
(Yazilarin tamami Ilim ve Irfan dergisinin Nisan (sayi: 56) sayisinda.)
GÜLBAHÇE ÇOCUK EKI
Ilim ve Irfan dergisi Gülbahçe Çocuk ekinde,
Arif Dede
Cesur Küçük
Melih Tugtag
Betül Nurata
Ahmet Demir
Seval Sahin Cevizci
Yazi ve çizgileriyle yer aliyor.