| Haziran | 2014 | DIGER YAZILAR | Okunma: 1965
MARIFET PESINDE BIR ÖMÜR: MUHYIDDIN BIN ARABI
SAADETTIN ACAR

Seyh-i Ekber. Islam düsünce ve tasavvuf tarihinin zirve isimlerinden. Büyük sufi ve büyük düsünür.

Adi Muhammed bin Ali bin Muhammed el-Arabi at-Tai el-Hatimi’dir. Hicri 560’da (Miladi, 1165) Endülüs’ün önemli sehirlerinden Mürsiye’de, ailesinin tek erkek çocugu olarak dünyaya gelmistir. Çok Kur’an okuyan, fikih ve hadis ilmine ilgi duyan muttaki bir zat olan babasi, hem saraya yakin birisi, hem de Ibn Rüsd’ün de yakin arkadasiydi. Amcasinin ve dayisinin adlari, devrin önemli yönetici ve mutasavviflari arasinda anilmaktadir. Annesi de tasavvufa ilgi duyan bir hanimdir. Rivayetlere göre ilk egitiminde bu sahsiyetlerin büyük etkisi olmustur.

En büyük seyh anlamina gelen ‘Seyhü’l-Ekber’ ve dini ihya eden anlamina gelen ‘Muhyiddin’ lakaplari ile taninan Ibn Arabi, Beni Tay kabilesine mensup olup cömertligiyle meshur Hatim-i Tai’nin soyundan geldigi için ‘Tai’ ve ‘Hatimi’ unvanlari ile de anilmistir. Ama tabii ki en meshur lakabi Ibn Arabi’dir.

Sekiz yasina kadar Mürsiye’de kalan Muhyiddin bin Arabi, daha sonra ailesiyle Endülüs’ün bassehri olan Isbiliye’ye (Sevilla) göç etmistir. Bir ilim ve kültür merkezi olan Isbiliye; Ibn Rüsd, Ibn Tufeyl, Ibn Zühr gibi birçok alim, filozof ve sufinin mesken tuttugu bir sehirdir. Bununla beraber Isbiliye’de, siir, edebiyat, musiki, tip, astroloji alanlarinda da önemli isimler bulunmaktadir.

NAKSIBENDIYE YOLUNUN EDEPLERI: BEHÇETÜ’S-SENIYYE
ZAHIT YAKIN

Naksibendilik yolunun esaslarini anlatan, yolun edebini hem yoldakilere hem de sonradan intisap edeceklere aktaran pek çok eser yazilmistir. Yine bu yolun büyükleri, her asirda insanlara bir asir önceki irfani o devir insanlarinin anlayacaklari sekilde ifade edip anlatacak eserlere ihtiyaç vardir, buyurmuslardir. Böyle bir ihtiyaç bulunmasa idi, kitaplar da bu kadar çogalmazdi.

Mevlana Halid Bagdadi’nin tamamen Naksibendiye adabi üzerine telif ettigi eseri Hadikatü’n-Nediyye’dir. Bu eser, sohbetlerde ihvana okutulmus, yolun adabi bu eserle ihvana aktarilmistir. Eser, Mevlana Halid Bagdadi Hazretlerinin söylemesi, Süleyman Bagdadi’nin yaziya geçirmesi seklinde telif edilmistir. Söz konusu eser, batin ilminin ögrenilmesinin gerekli oldugunun ispati, Naksibendiye’nin en saglam ve üstün tarik oldugu ve bu yolun münkirlerinin susturulmasini hedef alarak telif edilmistir. Bu eserden tarikat adabi ile alakali bölümleri seçip ögrenmek çok zor imis.

HAYAT BIR SAMIMIYET SINAVDIR
YARD. DOÇ. DR. CÜNEYT GÖKÇE

Islam günesinin dogdugu ortam, zulüm ve sirkin egemen oldugu bir ortamdi. Cahiliyenin esiri olan insanlar; mallari, renkleri, asiretleri, erkek çocuklarinin sayisi ve kabileleriyle övünüyor ve zayif olanlar güçlünün pençesi altinda inim inim inliyordu. Esyadan daha degersiz görülen kiz çocuklari canli canli topragin altina gömülüyordu. Zulüm ve zülumata mahkum olan bu çaga dogan Islamiyet, üstünlügün takvada oldugunu belirterek ayricalikli her kesim ya da toplulugun olmadigini ve olamayacagini tespit etti. Kadinlarin mazlumiyetlerini giderdi ve haklinin güçlü olduguna karar verdi.

Islam’i bütün güzellik ve yenilikleriyle teblig edip yasayan Hazret-i Peygamber dinimizin önemli bir temelinin samimiyet oldugunu ifade buyurdu ve bu samimiyetin sinirlarini da detaylandirdi.

Buna göre, öncelikle Allah’a karsi samimi olmak durumundayiz. Allah’in varligini, birligini ve rububiyetini kabul eden mü’min, O’ndan gelen direktifleri istisnasiz uygulamasi ve yasaklarindan siddetle kaçinmasi gerekir. Allah’a olan bu inanç ve imaninda da samimi olmak; yani her türlü sirk ve riyadan uzak durmak zorundadir. Emirlerinin bir kismini kabul edip bir kismini reddetmek bu samimiyeti zedeledigi gibi, imani da riskli duruma getirir. Ayrica, yüce Allah’in gönderdigi peygamberlere ve kitaplara inanmak da bu samimiyetin bir geregidir. Rahman ve Rahimiyetine iman edip hesap gününün sahip oldugunu vurgulamak ve gösterdigi dosdogru yoldan yürümek de bu samimiyetin bir sonucudur.

INIS MI ZOR, ÇIKIS MI: HANGI IPE TUTUNSAK?
MONA ISLAM

Her birimiz için çagrisimlari farkli iki kelimedir, isik ve karanlik. Tüm inançlarda felsefelerde pek çok meseleyi sirtlayip tasimis iki imgeden söz ediyorum.

Isik; iyilik, hidayet, nur, güzellik, nimet, istenilen arzu edilen seyler, bilgi, yardim, sevgi, birlik, cennet, varlik, bulus, rüyet…

Karanlik; kötülük, dalalet, zulümat, musibet, kaçinilan basimiza gelmesi istenmeyen seyler, nefret, parçalanmislik, cehennem, uzaklik, kaybolus, yokluk…

Insan yas kemale ermeye basladiginda -her ne kadar nefs kemale ermese de- kismen bir seyleri daha iyi okuyabiliyor. Mesela isigin ve karanligin sonunun olmadigini, tonlarin, gölgelerin bitimsiz, parlakligin renklerin sinirsiz oldugunu fark ediyor. Hem disarida hem kendisinde böyle bir sinirsizligi idrak ediyor. Sinirsiz bir iyilik, renk renk güzellik, zirvesi görünmeyen bir ilim, her an sizi saskin birakan bir yenilenme, sürprizi bitmeyen, ögretecekleri bitmeyen bir hayat. Sonsuz isik denizi… Insan içten içe istidadinin ‘hel min mezid’ daha yok mu, dedigini seziyor. Her güzelin üstünde bir güzel var ve sen oraya ulasabilirsin. Yeter ki istemeye tirmanmaya devam et…

AKLIN VE KALBIN YOLU: ILIM VE IRFAN
OSMAN TOPRAK

Hayatin duygusunu, tadini billurlastiran anahtar kelime ve kavramlar vardir. Zihnimiz, kalbimiz neyin etrafinda dönüyor ise, dilimizden de o halin sözleri dökülür. Insan, dünya yolculugunda varacagi nihai hedefi zihninden, kalbinden çikardigi anda issiz bir çöldeki garip yolcuya döner. Artik onun adimlari, bir yöne ve yönelise degil bosluga ve hiçlige atilmaktadir.

Içte yapilmayan yolculuklar ya da içte yanlis yöne yapilan yolculuklar insani o issiz çölün gündüz kavurucu ve eritici sicagina, gece de dondurucu ayazina teslim etmekten baska bir ise yaramaz.

Sik sik kullandigimiz kalbin çöle dönmesi tabiri, fitratimizdan gelen ve bizleri insan kilan merhamet, marifet, irfan, ihsan gibi rahmet deryalarindan uzakligimizi ve mahrumiyetimizi ifade eder.

Ilim ve irfan insanin hem dis hem iç dünyasindaki mükemmel uyumu ve bu uyumun sagladigi irfan yolculugunu zihinlere nakseden iki mübarek kelimedir. Kalp ve zihin birlikte yol almadigi, birbirine yoldas olmadigi zaman eksik bir yolculuktan ve hatta tehlikeli bir yolculuktan söz ediyoruz demektir. Aklin yolu olan ilmi ve kalbin yolu olan irfani ayni hikmet dairesinde görüyor ve anliyoruz. Bu iki hayati kavrama yaslanmak hayat çizgimizi hikmet, marifet dairesinde sonsuza uzanan bir yolda tasimak demektir.

Ilim ve irfan, asirlarin tecrübesine dayanmaktadir. Bu iki hayati kavraminin birlikteligi yüzyillar içinde medrese ve tekke etrafinda bütün Islam dünyasinda yankisini bulmus, ilimden irfana irfandan ilme nice deryalar okyanuslar akip akip durmustur.

SELMAN-I FARISI’NIN (ra) HIKMET ARAYISI
LÜTFI SAGLAM

Ibn Abbas (ra) rivayet ediyor: Hazret-i Selman anlatiyor ve ben agzindan dinliyordum. Söyle buyurdu: Ben Faris, Iran’in Asbahan kentine bagli Ceyy beldesinde yasayan, ileri gelen birinin ogluydum. Babam Mecusi’ydi. Mal çokluguyla mesgul olan biriydi ve yeryüzünde en çok sevdigi kisi de bendim. Ben ise her zaman içeride oturup Farsça çalisiyordum. Günün birinde bana dönüp, “Mesguliyetimi görüyorsun, benim yerime asiretin içerisinde bir tur at.” dedi. Ben de emir geregi çiktim ve bir Hristiyan kilisesinin yanindan geçtim. Kilisede namaz kiliyorlardi. Ibadetlerini çok begendim ve dedim ki, “Vallahi bunlarin dini bizim dinimizden daha hayirlidir.” Ve oraya takildim. Ne asireti dolastim ne de babama geriye döndüm. Ta ki babam arkamdan adam gönderene kadar. Babama döndüm ve babam, “Oglum nerede kaldin?” diyerek sordu. Ben de, “Bir kavmin yanindan geçtim, namaz kiliyorlardi; ibadetlerini çok begendim ve onlarin dininin dinimizden daha hayirli oldugunu ögrendim.” dedim. Babam ise, “Oglum, senin dinin ve babalarinin dini onlarin dininden daha hayirlidir.” dedi. Ben, “Hayir, vallahi hayir!” dedim. Ki, o zaman hak din Hristiyanlik idi.

INSANLIGIN SIFA KAYNAGI BITKILER
KEMAL ÖZER

Allah Teala bir milyondan fazla bitki yaratmis. Bunlardan yüz binden fazlasi tibbi bitki. Insanoglu bugüne kadar sadece bes yüz bin kadarina isim verebilmis durumda. Hazret-i Peygamber dönemine kadar insanlarin sadece alti yüz çesit bitkinin ne ise yaradigini bilebildikleri saniliyor. Islam’in yayilisiyla birlikte bu sayi birden dört binlere ulasiyor. Bu rakamlara her bir çesidin alt türlerini de ekledigimizde akillara durgunluk verecek çesitlilige ulasiriz. Bitkilerin en az elli bin kadari ise dünyanin çesitli yerlerinde insanlar tarafindan yeniliyor. Yedi binden fazla tür ise insanlar tarafindan ekilip, hem yeniliyor, hem de ticareti yapiliyor.

Mesela Papua Yeni Gine’de ekilen patates türü bes binden fazla. Papatyanin binlerce alt türü var. Bir zamanlar sadece Amerika kitasinda sekiz bin dolayinda elma çesidi üretilirdi. Sadece Çin’de on binden fazla bugday türü tespit edildi. Pirincin ve üzümün türleri ise on binlerle ifade ediliyor.

(Yazilarin tamami Ilim ve Irfan dergisi Haziran (2014) sayisinda.) ILIM VE IRFAN AILEMIZ EKI

OKUL BITTI, HAYAT DEVAM EDIYOR
CESUR KÜÇÜK

Eylül ayinda baslayan egitim maratonu, içinde bulundugumuz ayin ortasinda sona erecek. Yilsonu konusmalarinda okul müdürlerinin dedigi gibi; acisiyla tatlisiyla koskoca bir egitim yilini daha geride birakiyoruz.

Bazi ögrenciler derslerine düzenli çalisti. Evde günlük tekrarlar yapti. Emeklerinin karsiligini aldilar. Onlar yaz aylarinda güzel bir tatil yapacaklar. Ama derslerden kopmamak için ara sira konu tekrarini ihmal etmeyecekler. Her zaman söyledigimiz gibi bol bol kitap okuyacaklar.

Anne ve babalar çocuklarin elinden tutup bir kitapçiya götürmeli yaz tatili baslarken. Edebiyat zevkini gelistirecek kitaplar alinmali. Her okunan kitap ruh ve düsünce dünyamiza konulan bir gül yapragi…

Bazilari yil içinde biraz tembellik etti. Onlar daha fazla çalisacaklar. Agustos böceginin hikayesindeki gibi kisin elleri bos kalmak istemiyorlarsa, yaz aylarini tatille birlikte derslere ayiracaklar.

SECDE HEM RUHUMUZ HEM VÜCUDUMUZU ONARIYOR
ESRA KÜÇÜK

Misir’in baskenti Kahire’de bulunan Ulusal Isin Teknolojisi Merkezi’nde yapilan bilimsel bir arastirma, namazda yapilan hareketler ve özellikle secde haliyle ilgili bazi ilginç gerçekleri ortaya çikardi. Secde etmenin kanser basta olmak üzere birçok bedensel ve psikolojik rahatsizliklara, hatta hamile kadinlarda ceninin sekil bozukluguna ugramasini engellemeye kadar pek çok seye iyi geldigi tespit edildi.

Secde etmenin fiziksel olarak en büyük etkisi ise, insan vücudunda biriken fazla enerjinin atilmasidir. Çagimizda insanlar her yönden elektromanyetik dalgalara maruz kalmaktadirlar. Uzmanlar bu yükün mutlaka disari atilmasi gerektigini söylüyor. Yedi azanin yerle temasi, özellikle alnin yere degmesi ise; vücuttaki elektromanyetik yükün disariya bosaltilmasini hizlandirir, yorgunluga ve bazi hastaliklara iyi gelir. Elektrik yükünün vücuttan saglikli bir sekilde atilmasi için secde aninda kibleye dönmek gerekir. Kâbe yeryüzünün merkezidir ve yeryüzünün merkezine dönerek secde etmek, vücuttaki elektrik yükünü disari atmak için en uygun pozisyondur.

YOLUNU DOGRU SEÇ
ZEYNEP REYYAN

Çok eski zamanlarda küçük bir köyde iki kardes yasarmis. Günün birinde kutlu bir yolculuk için yollara düsmüsler. Bir gün, zengin bir padisahin sehrini astiktan sonra bir yol ayrimina gelmisler. Genç bir adam tam bu yol ayriminda bekliyormus.

Kardesler sasirmislar, acaba hangi yoldan gidelim diye sormuslar. Önemli olan sizin hangisini seçtiginizdir, demis adam ve sag taraftaki yolu göstermis, “Eger bu yoldan giderseniz, sizi sarp kayaliklar, yokuslar ve dikkatli olmanizi gerektirecek sartlar karsilayacak. Fakat uzun yolun sonunda sizi çok güzel bir sürpriz karsilayacak ve mutlu olacaksiniz.” Sonra kardeslerin omzundan tutarak diger yolun girisine getirmis adam. Elini uzatmis, “Bu yola dikkatli bakin. Bu yolda hiç yokus yoktur. Yol boyunca akliniza gelen her seye sahip olabilirsiniz. Fakat bu yolun sonunda dayanilmasi güç bir zorluk var.” demis.

SÜT IÇ KI, BOYUN UZASIN
CEMILE ATA

Havalar isinmaya basliyor. Oyun oynarken daha çok susayacagiz. Solugu kantinde, markette alip midemizi meyve sulari, gazozlar, buzlu çaylarla doldurursak vücudumuzu kandiracagimizi biliyor muyuz acaba? Vücudun senden vitamin, mineral, dogal seker içeren gidalar beklerken sen ‘çakmalariyla’ onu “hee hee” diye geçistirip, kandirmis olacaksin. O yakan top oyununa katilmak, eglenmek isterken sen, “al su resme bir bak” diyorsun.”

ÇITIPIT GÜNLER
BETÜL NURATA

Evet, dogru duydunuz, pardon okudunuz, tastamam havadan oyuncak yagdi kafamiza. Bir yasima daha girdim. Hayatta olmayacak sey yok. Allah’tan sert bir sey isabet etmedi. Kimisi kucagimiza düstü -ki buna bayildim- kimisi de hemen az ötemize. Hem de arkadasimla ayaklarimizi uzatmis, tam da sikintidan of puf diye patlamak üzereyken.

(Yazilarin tamami Ilim ve Irfan dergisi Haziran (2014) sayisi, AILEMIZ ekinde)

Muhterem Müslümanlar, sahabe-i kiramdan rivayet edildigine göre Ramazan-i serif yaklastiginda...

Mübarek Ramazan ayinin gölgesi üzerimize düstü. Çok sükür yeniden ulasiyoruz bir kutlu zaman dilimine....

Ilim ve Irfan dergisinin Mart 2024 sayisi Ramazan dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016