| Nisan | 2014 | DIGER YAZILAR | Okunma: 1994
ITIMAT EHLI OLMAK
IBRAHIM TENEKECI

Selam, selamet demektir. Gecenin bir yarisinda, sokakta yürürken, tanimadiginiz bir insanin size selam vermesi yahut selaminizi almasi, güvende oldugunuzun isaretidir. Hemen rahatlar, kendinizi emniyette hissedersiniz. Gece için bu böyledir. Fakat gündelik hayatta, is ortamlarinda vs. selami veren de, alan da, ilginçtir, birbirine itimat etmiyor, edemiyor. Galiba ortak bir 'güven bunalimi' yasiyoruz. Iki insan karsilikli olarak konusabilir, dertlesebilir, is yapabilir, kavga edebilir fakat namaz kilamaz. Namazin kilinmasi için, birinin digerine sirtini dönmesi icap eder. Böyle bir seyin birinci sarti ise itimattir. Tekrar ve tekrar hatirlatalim: Itimat, itikattan önce gelir. Siralama, güvenmek ve inanmak seklindedir. Benden mi kaynaklaniyor, bilmiyorum. Bildigim, son yillarda, itimat ettigim insan sayisinda ciddi bir azalma oldugudur. Oysa, “Mü’min güven yurdudur.” ve her mü’mine itimat etmemiz gerekir. Fakat edemiyoruz. Itimat etmedigimiz veya ettigimize pisman oldugumuz bir kimseye saygi da duyamayiz. Tersi de dogrudur: Insan, saygi duymadigina itimat da edemez.

BAKARA KISSASI: INSANOGLUNUN INEKLE IMTIHANI
PROF. DR. ALI AKPINAR

Israil, Hazret-i Yakup’un öteki adidir. Yahudilere, Israilogullari denilerek, onlarin peygamber çocuklari oldugu vurgulanmis ve onlara peygamber çocuklarina yarasir davranislarda bulunmalari hatirlatilmistir. Ne var ki, tarih boyunca Israilogullari, Allah ve peygamberlerinin emirlerine aykiri hareket ederek kötülerin simgesi olmuslar ve bu isim kötüleri çagristirir olmustur.

Hadiste Kur’an’in zirvesi (senâm), otagi (füstât) olarak tanimlanan Bakara suresi, Kur’an’in en uzun, en kapsamli ve en fazla hüküm ayetlerinin bulundugu bir suredir. Medine’de ilk inmeye baslayan sure Bakara suresidir, son inen ayet de bu surede yer alir. Surenin inisi on yila yayilir. Buna göre Bakara suresi, Medine dönemini kusatan ve sekillendiren suredir. Bu sureye, inek manasina Bakara adi verilmistir. Surede Israilogullarinin bir fail-i meçhul cinayeti aydinlatmak üzere kesmekle emrolunduklari inek kissasi anlatilir. Aslinda surede, bundan baska pek çok kissa anlatilir. Hazret-i Adem, Hazret-i Ibrahim, Yüzyil uyuyup uyandirilan adamin kissasi gibi. Ancak çarpici bir kissa olmasi hasebiyle Bakara ismi sureye uygun görülmüstür.

IHTILAFTA RAHMET VAR
MONA ISLAM

“Hep birlikte Allah'in ipine simsiki tutunun ve birbirinizden kopmayin. Ve Allah'in size verdigi nimetleri hatirlayin: Siz birbirinize düsmanken kalplerinizi nasil uzlastirdi da O'nun lütfu ile kardes oldunuz ve atesli bir uçurumun kenarindayken sizi ondan nasil korudu? Bu sekilde Allah mesajlarini size açiklar ki hidayet bulasiniz.” (Ali Imran, 103) Her yerde öfke var. Havadaki oksijende, elbiselerimizde, fokurdayan tepemizde, içinden buhar çikan kulaklarimizda bir öfke. Âlem-i Islam’in her yaninda Müslümanlar arasinda kan dökmeye varan ihtilaflar var. “Ümmetimin ihtilafinda rahmet var.” buyurdu Efendimiz. Resulullah(sav) dogru söyler. Ama bu çerçevede O’nun bize derin bir fesahetle bildirdigi ‘Ihtilaftaki rahmet’i nasil anlamaliyiz?

Sahabe efendilerimizin bizden en temel farki neydi? Onlar kendilerini Resulullah’ta fani etmislerdi. Biliyorlardi ki O’nun nurundan yaratildi âlem. Bir seyden çikti her sey. Çekirdekten agaç misali, vahdetten sudur etti kesret. Elimize çekirdegi aldigimizda onun ne oldugunu göremeyiz. Çünkü biz cahiliz. Hakiki bir ilim sahibi yapragi, dali, çiçegi, meyveyi çekirdekte de görür. Bu filan agacin çekirdegi, der. Ancak biz ilimce noksan olanlar görmek ve bilmek için çekirdegin çatlamasina dal budak salmasina, yeserip yapraklanmasina, çiçek ve meyveye durmasina muhtaciz.

ÜMMET BILINCINE SAHIP OLMAK
KÂMIL YESIL

Seyh-i Ekber Muhyiddin bin Arabi’den (ra) daha alim, daha arif, daha müteserri kaç tane adamimiz var? Yazili eser bakimindan da biriciktir Ibn Arabi Hazretleri. Derinligine derin, inceligine ince, soyutluguna soyut onca eserin içinde, ümmetçi bir alim ve arifibillahtir o ve ona göre hükümleri bakimindan bir birine zit iki yöneticinin “ülke”yi yönetmesi dogru ve mümkün degildir. “Eger yerde ve gökte Allah’tan baska ilahlar olsaydi her ikisi de fesada ugrardi.” Ibn Arabi’ye göre, insan ülkesinde savas ve fitnenin zuhur etme sebebi, akil ve hevanin riyaset talebidir. Öyleyse hangi düzeyde olursa olsun devlet, insan ya da bütünüyle kainat açisindan “ülke” yönetimi, güç çatismasindan kaynaklanan otorite boslugunu kabul etmez. Bu, ümmetin sonu demek olur.

Ibn Arabi’nin devlet ricaline karsi sarih tavsiyeleri vardir. Dönemin Selçuklu Sultani I. Izzettin Keykavus’la olan dostlugu ve ona yönelik tavsiyeleri bilinmektedir. Ibn Arabi bu tavsiyelerinde Keykavus’tan, Islam cografyasinin o dönemde Hristiyanligin büyük tehdidi altinda olmasini da göz önünde bulundurarak, Müslümanlar ile ehl-i kitap arasindaki iliskilerin geleneksel kurallara, yani seriate göre düzenlenmesini ister. Halife Ömer tarafindan konulmus olan geleneksel zimmi hukukunu ona hatirlatir: “Sehirde ya da havalisinde yeni bir kilise ya da manastir insa edilmemesi, harap olanlarinin onarilmamasi, Hristiyanlarin hiçbir casusa yataklik yapmamasi ve Müslümanlara karsi düsmanlariyla is birligine yeltenmemesi...”(Ibnü’l-Arabi, Fütûhât (byr.), c. VIII, s. 380) Çünkü seriatten baska ve seriatin disinda hakikat yoktur. Ümmet de seriat birligidir.

MÜRSID-I KÂMIL KIMDIR?
LÜTFI SAGLAM

Mürsidin irsad yapabilmesi için, Islam alimlerinin sart kostugu bazi hususlarin kendisinde olmasi gerekmektedir. Aksi takdirde o kisinin zarari faydasindan daha çok olur. Günümüzde görüldügü gibi, irsad sartlarina haiz olmayan bazi siradan sahislar irsada soyunarak gögüs germektedir. Ancak sonuçta bunlarin yaptiklarinin, sadece insanlarin Allah’in velilerinden nefret etmelerine sebep olmaktan baska bir faydasi (!) olmamistir. Sözde alim olan sahsin, bir yanlisi, bir âlemin bozulmasina sebep olabilir.

Sultanü’l-Arifin lakabi ile bilinen Seyh Izzeddin Haznevi Hazretleri Mardin’in Midyat ilçesinde bulunan Cevat Pasa Camiinde çok kalabalik bir cemaate hitap ederek söyle buyurdu: “Çagimizda artik insanlar Allah’in dostlarindan nefret ederek uzaklasmaktadirlar. Ve bir taraftan da bu uzaklasmakta haklidirlar. Çünkü mürsid suratli bazi kisiler tarafindan aldatiliyorlar. Mürsidlige soyunan bu kisiler bir dar geçitte kervan soygunculugu yapsalar kendileri için daha iyidir. Çünkü bir yerde soyguna ugrayip mal kaybina ugrayan kisilerin ikinci sefer o dar geçitten geçmesi mümkün degildir. Hemen baska bir yoldan geçmeyi tercih ederler. Ama Allah dostlarinin kisvesine bürünmüs kisilerin tuzaklarina defalarca yakalanabilir. Dolayisiyla bu kisiler, taklit irsad yerine soygunculugu tercih ederlerse ahiretteki sorgu ve cezalari bir nebze olsun hafiflemis olur.”

(Yazilarin tamami Ilim ve Irfan dergisinin Nisan (2014) sayisinda.)

ILIM VE IRFAN AILEMIZ EKI

ÇOCUKLARINIZ INTERNET ESIRI OLMASIN!
CESUR KÜÇÜK

Haberleri takip edenler bilir. Ya da sizin çocugunuz sirasi gelen okullardan biriyse yakinen görmüs olabilirsiniz. Milli Egitim Bakanligi, Fatih Projesi kapsaminda tüm ögrencilere tablet bilgisayarlar dagitiyor. Okullarin tahtalari da degisti. Akilli tahtalar konuldu.

Her ögrencinin elinde bir tablet olunca dogal olarak internete erisme imkani da artti. Bilgiye ulasmak kolaylasti. Ama hangi bilgiye? Internet ne kadar güvenli ve bir çocuk internetle ne kadar bas basa kalmalidir? Bu sorularin hepsi birer demir leblebi gibi ortada duruyor. Dogru cevabi bulup hazmedebilene helal olsun.

SOFRALARIMIZDA EKSIK OLAN NE?
ESRA KÜÇÜK

Güzel dinimizde ve geleneklerimizde sofra adabinin önemi büyüktür. Sofra adabini ihlal eden ya da umursamayan kisiler hiç kimse tarafindan hos karsilanmaz. Sofra adabini bilmeyen çocuklar için ise düsünülecek ilk sey, anne ve babasinin bu sorumlulugu yerine getirmemis olmasidir. Bu nedenle sofralarimizi çocuklarimiz için birer “sofra adabi ögrenim yeri” olarak görmeliyiz ve onlari fazla sikmadan bu güzel kurallari ögretip aliskanlik edindirmenin yollarini aramaliyiz:
*Sofraya otururken ve kalktigimizda elleri yikamak hem sünnet hem adaptir. Ayrica sofraya otururken yikadigimizda kurulamamak da güzel bir sünnettir.
*Sofradakilere hatirlatmak açisindan biraz yüksek sesle besmele çekilir ve yemege herkesle birlikte baslanir.
*Eger ortadan yenen bir sey varsa mutlaka herkes kendi önünden yemelidir.

YARAMAZ DEYIP GEÇMEMELI!
ZEYNEP TEMIZER ATALAR

Aslinda cevabini, çocuk da dahil, kimsenin bilmedigi bir sorudur, “Neden yaptin?” Ama yine de israrla sorariz. Yillar önce yerinde duramayan, sürekli bir yerleri kurcalayip arkadaslarina satasan, kural dinlemeyen bir çocuktan duymustum bu cevabi… “Neden yaptin?” “Çünkü ben yaramazim!”

Bu, bir çocugu tanimlarken, ne kadar dikkatli olunmasi gerçegiyle, bir kere daha karsilastigim bir cevapti benim için. Her çocuk hareketlidir, zaman zaman kurallara uymak istemez ya da arkadaslariyla tartisir. Ama bunu digerlerine göre daha sik yapan bir çocuk varsa etrafimizda, hemen etiketleriz, “Bu çocuk da çok yaramaz.” Peki, sonra ne olur? Bir süre sonra bu çocuk, davranislarini, içsellestirdigi o “yaramaz” etiketine göre sekillendirmeye baslar. Yani tavuk mu yumurtadan çikar yoksa yumurta mi tavuktan, karisir.

ÇITIPIT GÜNLER: HAYALLERIMIZ
BETÜL NURATA

Bugünlerde hepimizde gizli bir heyecan var. Ilk baslarda bahsetmiyorduk bundan, daha erken diye yani. Dereyi görmeden paçalari sivamamak hesabi. Bir de su klasik var. Yillardir degismeyen klasik: Mart kapidan baktirir, kazma kürek yaktirir.

Iki günes açti, birkaç çiçek gördük diye sobalari kaldiramazdik. Havalar biraz iyiye gittikten sonra soguk bastirabilirdi. Bu yüzden susuyorduk. Ama sonunda dayanamadik. Annemle babam ablamin yaptigi kahveleri yudumlarken biz satranç oynuyorduk. Bir sekilde herkes döküldü. Heyecanimizi paylasmaya basladi. Eline ati alan ablam, hangi hamleyi yapacak diyordum ki, heyecanla babama dönüp söyle dedi:
- Havalar düzelince piknik yapariz di mi baba? Babam nicedir bu soruyu bekliyormus gibi, pat diye cevap verdi: Gideriz tabii güzel kizim, dur bakalim, havalar düzelsin hele.

Kimsenin bir yere gittigi yoktu gerçi. Babam neden, “dur” dedi anlamadim.

(Yazilarin tamami Ilim ve Irfan Ailemiz ekinin Nisan (2014) sayisinda.)

Muhterem Müslümanlar, sahabe-i kiramdan rivayet edildigine göre Ramazan-i serif yaklastiginda...

Mübarek Ramazan ayinin gölgesi üzerimize düstü. Çok sükür yeniden ulasiyoruz bir kutlu zaman dilimine....

Ilim ve Irfan dergisinin Mart 2024 sayisi Ramazan dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016