ILIM VE IRFAN | Ekim | 2024 | DIGER YAZILAR
TASAVVUFUN TECESSÜM E TTIGI SUFI, HARAMEYN SEHIDI SEYH MUHAMMED HAZNEVI (ks)

DR. AHMET AZ
Seyh Muhammed Haznevi, Haznevi tarikatinin besinci seyhi olarak manevi bir yolculuga çikmis ve hayatini Allah’a adayan bir insanin en güzel örnegini sergilemistir. 1950 yilinda Suriye’nin Haseke ili Kamisli kazasina bagli Telma’ruf köyünde dünyaya gelen Muhammed Haznevi, küçük yaslardan itibaren kalbine yerlesen Allah aski ve ilim sevdasiyla büyümüs, babasi ve seyhi Seyh Izzeddin Haznevi’nin terbiyesi altinda yetismistir. Babasinin ona olan derin güveni ve sevgisi, genç yasta büyük bir manevi sorumlulugu omuzlamasina zemin hazirlamistir. Babasi, ona her zaman “sag kolum” derdi, çünkü onun içindeki derin inanci ve insanlari irsad etme yetenegini görüyordu.
Seyh Muhammed Haznevi, gençliginde bile çevresindeki insanlar üzerinde derin etkiler birakan bir bilgeydi. Kalbinde Allah askini her daim hisseden, O’nun rizasi için yasayan bir insandi. Ilim ögrenmeye basladigi ilk günden itibaren, bilgiyi sadece ögrenmek degil, insanlara Allah’in rizasini kazandirmak için bir vesile olarak görüyordu. Bu sebeple onun ilmi derinligi, kuru bir bilgi birikiminden ibaret degildi; o, ögrendigi her bilgiyi kalbiyle hissediyor, ruhuna isliyordu. Onun vaazlarinda bu manevi derinlik her zaman hissedilirdi.

EL-HAKIM (cc)
AHMET EDIP BASARAN

Insan her seyin iç yüzünü bilemez. Çünkü varliga ve olusa dair bilgilerimiz sinirlidir. O sinirli bilgilerimizin isiginda bir seyin iç yüzünü, öncesini, sonrasini hakkiyla bilebilmemiz mümkün degildir. Dolayisiyla varolusun Ilahi aynasinda sakli hikmetleri bütün ayrintilariyla bilemeyiz. Bu hikmetler Cenab-i Hakk’in ezeli ve ebedi ilmi dahilinde sadece O’nun bildigi, bilebilecegi hükümler cümlesindendir. Hükümle hikmet arasindaki kavramsal ve etimolojik bag, bize her hükmün bir hikmet; her hikmetin de bir hükmün tecellisi içinde olustugunu gösterir. Her iki kavram da birbirinde mündemiçtir. Etle tirnak gibidir, ayrilamaz.
Hüküm ve hikmet, ögrendigimiz her türlü bilgi çesitliligini de asan bir derinligi haizdir. Biz payimiza düsen hükümlere bakarken bir bilgiden yola çikariz ama son tahlilde o bilgi de mahdut yani sinirlidir. Bu sebeple yeryüzünde olup biten seylere dair algilarimizi ve düsünce kaliplarimizi olustururken bu bilginin bir eksiklikle malul oldugunu asla hatirdan çikarmamaliyiz. Cenab-i Hak, bu sebeple biz kullarini uyarir: “Size zor geldigi halde savas üzerinize farz kilindi. Hakkinizda hayirli oldugu halde bir seyden hoslanmamis olabilirsiniz. Sizin için kötü oldugu halde bir seyden hoslanmis da olabilirsiniz. Yalniz Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara, 216)
Halk dilinde kendine yer bulan “hikmetinden sual olunmaz” ifadesi, Cenab-i Hakk’in zatina ve fiillerine dair bir teslimiyet beyanidir. Öyledir, bizim hayir ve ser diye bildiklerimiz halihazirda tam tersi bir anlama ve duruma dönüsebilir. Bu da yegane hüküm ve hikmet sahibi olan Allah’in indinde saklidir. Biz zahire göre hüküm veririz hiç süphesiz ama en dogrusunu hakkiyla bilen sadece O’dur. Bize düsen kulluk vazifesi, yaratilis basta olmak üzere insana ve kainata dair bütün duygu ve düsüncelerimizi bu ezeli ve ebedi hikmet dairesi içinde yorumlamaya çalismak ve bütün eylemlerimizle bu hikmetin izini sürmektir.

HUZEYFE BIN YEMAN HAZRETLERI
DOÇ. DR. IBRAHIM TOZLU

Resulullah’in sir tasiyan güvencesi, münafiklarin ahvalini en iyi bilen alim sahabi, olasi fitnelerin basiret ehli habercisi, varligiyla ve öngörüleriyle halifelerin bir incisi, sahabe-i kiramin gözbebegi, en karmasik davalarin anlasmazliklarini giderebilen seçkin hakim, zühd ve takvasiyla meshur abid, vefakar, korkusuz, yigit insan, cahiliye kirlerine hiç karismamis safi mü’min, en mert, en dogru sözlü, en asil, en güvenilir özellikleriyle taninmis Huzeyfe bin Yeman Hazretleri Medine’de dünyaya geldi.
Babasi Huseyl bir kan davasi yüzünden Mekke’yi birakip gelmis, kendisi gibi vaktiyle Yemen’den gelerek hicret yurduna yerlesmis olan Abdüleshel ogullarinin himayesi sayesinde sehri mesken tutmustu. Dolayisiyla dedelerine nisbetle babasi Yeman lakabiyla tanindi. Annesi Rebab ise Medine’nin yerlilerinden, Efendimize ilk iman eden Evs kabilesinin ensar mü’minlerindendi. Babasi ilerlemis yasina ragmen Mekke’de Efendimizi tanimis ve Islami davetin ilk yillarina erismisti. Medine’de ilk çocukluk yillarinda Huzeyfe, erkek kardesleri Sa’d, Safvan ve kiz kardesleri Havle, Fatima ile Leyla Islam terbiyesi altinda son derece seçkin bir aile içinde büyüyüp gelismislerdi.

ABDÜLKADIR GEYLANI HAZRETLERI
MERVE SAGAN

Tam adi Muhyiddin Ebu Muhammed Abdülkadir bin Ebu Salih Musa Zengidost’tur. Geylani Hazretleri, Hicri altinci asirda tesekkül etmeye baslayan ilk sufi tarikatlarindan Kadiriye’nin kurucusu olarak kabul edilmektedir. Mübarek zat, 470/1078 yilinda Iran’in kuzeybatisinda yer alan Geylan/Gilan bölgesindeki Neyf köyünde dogmasi hasebiyle Geylani nisbesiyle bilinir olmustur. Nesebinin baba tarafindan Hazret-i Hasan’a, anne tarafindan ise Hazret-i Hüseyin’e dayanmasi Geylani Hazretlerinin manevi açidan derin bir zat olmasinda etkili olmustur. Halk arasinda dindar bir kimse olarak bilinen babasi Ebu Salih Musa’yi küçük yasta kaybeden Geylani Hazretleri, bir müddet annesi Emetü’l-Cebbar Fatima ve anne tarafindan dedesi Seyyid Ebu Abdullah Savmai’nin himayesinde bulunmus ve ilk egitimini onlarin yaninda tamamlamistir. 1095 yilinda on sekizli yaslarindayken ilim tahsil etmek ve tasavvufi terbiye almak amaciyla Bagdat’a dogru yola çikmistir.

ILAHI DOSTLUGA AÇILAN KAPI
DR. ABDULLAH TAHA ORHAN

Iskenderi’nin hikmette ifade ettigi, “yaratilanlardan ürküntü, onlardan uzaklasma” ise sanirim kalbin dis çeperindeki, yani sadrindaki bir sevgi biçiminden daha derinlere inmeye isaret ediyor. Sadr katmanindaki sevgi biçiminin, tabiri caizse daha hayvani, daha menfaat eksenli ve anlik bir sevgi/baglanma türü oldugu söylenebilir. Nitekim bu tarz bir etkilesim hayvanlarda da mevcut. Bu düzeyde sevenle sevilen -ya da esasen menfaat uman ve menfaat verme potansiyeline sahip olan demek daha dogru- arasindaki iliskide bir ürküntü, bir uzaklik hissedilmesi demek esasen sevginin dogru bir baglanma türüne evrilmesi demek. Yani sevginin hakikatine dogru bir yolculuk bu.

HALLER LÜGATI
SAID YAVUZ

Kirilmak birlikten gafil olmaktir.” diyor Hilmi Ziya, “Kizmak, fikri bir kale içine hapsetmek.” Oysa kirilmak egitir insani. Biri ve bütünü onunla bulabilir kisi. Yeter ki dogru yerden kirilsin insan. Yeniden yeserecegi yerden. Denir ki Kitsugi felsefesinin özünde bir esyanin tamirli halinin eskisinden daha güzel oldugu düsüncesi vardir. Kirilmak bir son, bozulma degil; degerden düsme h iç deg i l. Aksine daha degerli bir var olma. Kirilmayi tamir çesitleri vardir. Insan en çok degersiz hissettiginde kirilir. “Insan yok sayildigi zaman öfkeleniyor.” diyor Dogan Cüceloglu, “Karsinizdaki sizin duygunuzu yok sayiyor, sizin dünyaya anlam veris tarzinizi yok sayiyor.” Insanin deger verdigi birinden bunlari görmesi ise büyük kirilmanin kiyameti. Bu incinme hali; o gökleri daraltan, yagmurlari kederlendiren, sulari biraz daha hizli hizli akitan… -Sanki o ani geçmek ister gibidir.- Yeryüzüne bir agirlik birakan, insanin gönlüne biraktigi agirliga benzer bir agirlik.

Yazilarin tamami derginin 2024 Ekim sayisinda.

Muhterem Müslümanlar! Babam Seyh Hazretlerinden duydum, buyurdular ki...

Sözün bu kadar kiymete bindirilmis ve hâlin bu denli degersizlestirilmis olmasi insanoglunun hiç de hayrina olmayan bir durumun habercisidir....

Ilim ve Irfan dergisinin Ekim 2024 sayisi ihlas dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2024