SAADETTIN ACAR | Eylül | 2024 | BASLARKEN
Hayat-din iliskisini dogru ve dengeli bir baglama oturtmak temiz fitratin çagrisina kulak vermek anlamina gelir. Çünkü fitratin yüzü ve yönü dine dönüktür. Dinin çagrisi temiz fitratin özlemini duydugu hayatin bizatihi kendisidir. Bundan dolayi dine çagri, hakikatte bir fitrata dönme çagrisidir, demek mümkündür.
Insan tertemiz bir fitrat üzere dogar. Yani yaradilisi ve özü itibariyle insan güzeldir. Fakat dünyayla ve çevresiyle kurdugu temas onu o temiz özünden adim adim koparir. Dünyayla, masivayla iliskileri insani, üzerine yaratildigi o safiyetten anbean uzaklastirir. Din ise insani üzerine yaratildigi o öze, fitrata döndürmek için ona sürekli telkinlerde, uyarilarda bulunur. Unuttugunu her firsatta hatirlatir, ona gerçek anlamini ve degerini fisildar durur. Onu, uzaklastigi özüne mütemadiyen yakinlastirmak ister. Aliskanliklarinin disina çikarir, akintinin içinden alir, gafletten uyandirir. Hayir diyebilmeyi, direnmeyi ona ögretir. Denilebilir ki dinin bütün emir ve yasaklarini bu çerçevede düsünmek mümkündür. Nefs, seytan, dünya lezzetleri, sehvet ve arzular insani büyük meselesinden uzaklastirmak için bütün imkanlariyla seferber olurken, yalnizca din ondan yana tavir alir ve ona, onu, onun gerçek anlamini hatirlatir durur. Din adeta o tertemiz fitratinin sesi olur. Burasi büyük bir mücadele alanidir ve din bu kavgada insanin yaninda durarak, bu fani ve aldatici duygularla savasir.
Surasi tartismaya kapali bir hakikattir: Yalnizca din insani, hakiki ve gerçek anlamiyla insan yapmaya ve insan tutmaya çalisir. Dinin bütün emir ve yasaklari nihayetinde bunun içindir. Kendisinin farkinda olan, varligina bir anlam veren, yaraticisini bilen bir insan. Büyük mesaja muhatap olmus serefli insan. Bu sebeple dinin bütün anlamini ve mükafatini ahiretteki getirilerine hasretmek, sonuçlarini öte dünyayla sinirlamak onu bir ütopyaya, bir vaatler mecmuasina dönüstürür. O zaman söyle yanlis bir sonuç ortaya çikar: Bir dünya hayatimiz var, bir de bu dünyaya taalluk etmeyen, yasadigimiz hayatla temasi olmayan, öte dünyayi, sadece orayi elde etmek için tutunmamiz gereken bir dinî hayatimiz var. Bu yanlis düsünceye göre ibadetler ile sadece öte dünyamizi kazanmak için ilgileniriz. Oysa, geregini hakkiyla yapamasak da iman ediyoruz ki hakikat bundan baska bir yerdedir. Ibadetlerin bu dünyaya da dönük sonuçlari olur, olmalidir. Hatta hayatin tümünü kusatan bu sonuçlar dünyayi ve hayati daha degerli ve güzel kilacaktir. Öte taraftaki ikramlar ve lütuflar da elbette vardir ve orasi çok daha önemlidir. Fakat biliriz ki din, bu dünya hayatimizdaki temasi ve etkisi kadar öte tarafta bize o büyük nimetlerin kapisini aralayacaktir. Dolayisiyla dini sadece bir fikir olarak görmek ya da hayatin bazi anlarina hapsetmekle yalnizca bu dünyada bize kazandiracagi yüksek ve kiymetli bir hayattan mahrum kalmiyoruz. Bu sorunlu yaklasim, çokça heveslendigimiz ve umut bagladigimiz öte taraftaki mükafatlara erismemizi de zorlastiracaktir.
Din-hayat iliskisi baglaminda söylediklerimizin özü sudur: Din bir hayata ihtiyaç duyar, hayat da bir anlama. Hayat dine yasama sahasi ve pratigi verirken din de hayata, çokça muhtaç oldugu o büyük anlami hediye eder. Onlari birbirinden ayirmak ikisine de zulmetmek olur. Onlarin arasina duvarlar örmek dini bir yüke dönüstürürken hayati da anlamsizligin karanligina mahkûm eder.

Muhterem Müslümanlar! Babam Seyh Hazretlerinden duydum, buyurdular ki...

Sözün bu kadar kiymete bindirilmis ve hâlin bu denli degersizlestirilmis olmasi insanoglunun hiç de hayrina olmayan bir durumun habercisidir....

Ilim ve Irfan dergisinin Ekim 2024 sayisi ihlas dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2024