Insan ne kadar vahsilesebilir, ne kadar zalimlesebilir ki… Düsünürüz bazen bunu. Ama yasadiklarimiz ve gördüklerimiz bize bu alçalisin daha da asagisini gösterir her seferinde. Insan daha ne kadar düsebilir ki dedigimiz her yerde, onun, kendi alçalisinin da altina inebildigini dehset içinde fark ederiz. O zaman “belhüm adal” sirri bize ayan olur. Çünkü bugün kainatta sahit oldugumuz kötülükleri ancak bir insan yapabilir. Varlik âleminde ayni anda en serefli ve en asagilik yaratik olabilme potansiyeline sahip olan sadece ademogludur. Peygamberler ve Peygamberimiz bize yaratilmislarin çikabilecegi en yüce dereceyi gösterdiler. Efendimizin makami, insanligin ve dahi yaratilmisligin zirvesini isaretler. Yine ayni insandir ki bize alçakligin en düsük derekesini gösteren. Iste Siyonist Israil sebekesinin bugünkü vahsetini de bu sekilde okumak ve anlamak durumundayiz. Havsalamiz alamaz baska türlü olan biteni.
Israil, Gazze’deki sivillere karsi artik kaniksadigimiz vahsi saldirilarindan birini daha gerçeklestiriyor. Tarihi, cinayetler ve katliamlarla dolu olan bu terör sebekesi, adeta kendi alçakligiyla yarisarak her seferinde zulmünün boyutunu daha ileri bir safhaya tasiyor. Masum sivilleri katlediyor, en gelismis silahlarla bir halki adeta haritadan silmeye çalisiyor. Batasica “medeni” dünya da olanlari sessizce seyrediyor hatta tesvik ediyor.
Malumdur ki Allah’in Kur’an’da açikça hedef aldigi, sürekli hitaplarda bulundugu, siklikla elestirdigi, Müslümanlari da serlerine karsi uyanik olmaya çagirdigi en belirgin topluluk/kavim Beni Israil’dir. Israilogullarinin ihanetlerinden, nankörlüklerinden, ihtiraslarindan, yalanci oluslarindan, kibirlerinden, hayata düskünlerinden haber veren ayetler Kur’an’da ciddi bir yekun tutmaktadir. Su kisacik ömrümüzde sahit olduklarimizin tamami bu ikazlarin tasdikinden baska bir sey degildir. Peygamberlerini bile öldüren bir toplulugun çocuklari, diger insanlara neler yapmaz ki. Ya da bugün göstere göstere bebekleri bile acimasizca ve ibadet askiyla katleden bu azgin kavim elbette ki peygamberlerini de kolaylikla katletmislerdir.
Allah Teala, yaratilisimiz esnasinda meleklerine, bizim yeryüzü halifeligimizden haber verir. Kitabimiz Kur’an, o anda meleklerin bizim en vahsi tarafimizi hatirlayislarini ve Rabbülalemin’e bunu soru sekilde arz edislerini kaydeder: Onlar yeryüzünde fesad çikaracak ve kan akitacaklar. Allah Teala, meleklerin bu sözlerine karsilik “hayir, öyle olmayacaklar” diye buyurmaz, yalnizca “ben sizin bilmediginizi bilirim” cevabini verir. Öyleyse bu Ilahi kabul, insandaki vahsetin varligina zimni bir isarettir. Bizler kendi hayat yolculugumuzda bu fesadin ve kan dökücülügün en dehsetlisine taniklik ediyoruz. Bugün, kan akitmanin sadece öldürmek anlamina gelmedigini, kelimenin hakiki manasiyla oluk oluk akitmak demek oldugunu da Siyonist Israil’in bu son vahseti bize bir kez daha gösterdi. Dakikalar içinde binlerce insanin kani akitiliyor artik. Hunharca deriz Türkçede böylesi durumlar için. Sahit olduklarimiz tam olarak budur. Bu terkip, hakiki anlamini da yüklenmis olarak burada karsimizdadir.
Bizler aciz kullariz, haddimizi bilmeliyiz elbette. Hasa Allah’tan daha merhametli olmamiz mümkün degildir asla. Bin kere hasa. Mazlumlarin sahibi odur. O, kullarina, evladina düskün bir babadan daha fazla sefkat ve merhamet besler. Zalimin yaptigini da elbette yanina birakmayacaktir. Boynuzsun koçun hakkini boynuzlu koçtan alacak olan mutlak adalet bu bebeklerin, masumlarin feryadini duymaz mi saniyoruz? Onlarin ahini yerde birakir mi zannediyoruz? Hasa. Elbette zerre agirliginca bile olsa hiçbir iyilik ve kötülük kaybolmayacaktir. Bizim bütün korku ve endisemiz sundan: Mazlumlarin feryadi ars-i alayi titretirken ben dogru yerde miydim? Ya da tüm bu “olup bitenlerin olup bitmemis olmasi için” ben ne yapiyordum? Bugün dert etmemiz gereken en büyük mesele budur.
Allah zalimleri kahru perisan eylesin, kardeslerimize yardim etsin, onlari muzaffer eylesin. Amin.