Bundan tam olarak 10 yil önce
dergimiz yayin hayatina
basladi. Elimizdeki bu dergi
11. yilin ilk sayisi. 121 aydir,
düzenli bir sekilde ve hiç eksilmeyen
bir heyecanla dergimizi hazirlamaya
ve size takdim etmeye çalistik. Istikrarli
bir sekilde bizleri bu günlere
eristiren Rabbimize hamdu senalar
olsun.
Ilk sayimizdan bugüne çok sey degisti.
Hem dünyada hem Türkiye’de ciddi
degisimler dönüsümler yasandi. Kabul
edelim ki 2012 yilinin dünyasindan
çok farkli ve yepyeni bir dünyadayiz.
Sanki aradan 10 yil degil de onlarca yil
geçmis gibi ciddi kirilmalar yasadik.
Özellikle pandemi ile birlikte yeni bir
döneme, yepyeni bir dünyaya girdigimizi
söyleyebiliriz. Tüm bu degisimler
yasanirken bir taraftan bizler de olan
biteni gözlemlemeye ve anlamaya
çalistik. Sabitelerimizden ve kurulus
ilkelerimizden asla taviz vermeden
bu yeni dönemin diline ve üslubuna
yakindan bakmaya çalistik. Yepyeni
bir kusakla karsi karsiya oldugumuz
artik su götürmez bir hakikat.
Bu gerçekle yüzlesmekten kaçinsak
da hakikat bu. Bizim, Müslümanlar
olarak degisen ve dönüsen dünyanin
dilini yakalamamiz ve kendimizden,
degismez hakikatlerimizden
ödün vermeden bu çaga uygun bir dil
yakalamamiz lazim. Çagi iskalarsak,
gençligin ve yeni kusaklarin gittigi
yönü dogru okumazsak, gidisatin
gerisine ve uzagina düsmek kaçinilmaz
olacaktir.
Bizler degismez hakikatlerin, ilkelerin,
yepyeni ve zamanin ruhuna uygun
olarak yeniden söylenebilecegine inaniyoruz.
Özü, ruhu, cevheri koruyarak
biçimi, üslubu gözden geçirmek artik
bir zorunluluk arz ediyor. Müslümanlar
tarihin ve çagin disinda kalmak istemiyorlarsa
gidisati dogru okumak ve
kendileri kalarak ona uygun bir dille
cevap gelistirmek ödevindedirler. Aksi
halde hepimiz olan bitenlerin sorumlusu
olarak bu büyük yükün altinda
kalacagiz.
Bizler, dergi olarak “degismez dogrularimizi
yeni bir tarz ve formla nasil
yeniden söyleyebiliriz”in derdini ve
davasini güdüyoruz. Basardigimizi
iddia etmiyoruz ama meselemizin
hep bu oldugunu söylemek istiyoruz.
Insanligin içine düstügü bu batakliktan
ancak Islam’in teklifleriyle
çikabilecegine seksiz-süphesiz ve
bütün hücrelerimizle iman ediyoruz.
Bunun için de önce Müslümanlarin
buna inanamasinin gerekli oldugunu
söylemek bile gereksiz. Elimizdeki
hakikatlere önce biz iman etmeliyiz.
Iman bizde bir eyleme yani amele
dönüsmeli. Ki baskalari da halimizden
ve tavrimizdan etkilenip istikamet
belirlesinler. Yakin zaman önce kaybettigimiz
degerli mütefekkir Rasim
Özdenören, Müslümanin en büyük
silahinin “Müslümanca yasamak”
oldugunu söylerdi. Merhum, Batinin
silahiyla silahlanmaktan evvel
kendimize mahsus bu silahimizi
kusanmamizin bir dini görev oldugunu
ifade ederdi.
Meselemiz budur ve bundan ibarettir:
Müslüman önce yasayacak. Yasantisi
bir teblig olacak. Hali insanlara etki
edecek. Bu, dil ile anlatmaktan çok
daha etkili ve bereketli olacaktir süphesiz.
11. yilimizin ilk sayisini bu duygularla
takdim ediyoruz. Allah Teala’dan istikametimizi
daim eylemesini niyaz
ediyoruz. Istikrarli bir sekilde nice yeni
yillarda bulusmak dilegiyle..