SAADETTIN ACAR | Nisan | 2022 | BASLARKEN
Dilimize adab-i muaseret olarak yerlesmis olan siklikla kullandigimiz bir kavram var. Bu kavram kültürel bir meseleyi ifade etmekle beraber mensei ve beslendigi kaynak dindir.
Adab-i muaserete, dini hassasiyetlerden beslenen ve onlari gündelik hayatin bir parçasina dönüstüren, giderek bir yasam formu haline getiren kurallar da demek mümkün. Halk topluluklari içinde yasayan, yasatilan bu edepler, genellikle dinden beslenmelerine, dini bir kaideye yaslanmalarina ragmen, hiçbir zaman bir din kurali seklinde takdim edilmemislerdir. Ama bunlar ayni zamanda din disi bir mesele olarak algilanmamislardir.
Müslüman dünyamizi insa eden bu kurallar manzumesi asirlar içinde olusmus, tevarüs edilmis, güçlü bir gelenegin içinden süzülerek hayatiyetini sürdürmüstür. Kültürel kodlarla da çok yakin bir temas içinde olduklari için farkli Islam cografyalarinda farkli muaseret kurallari gelismistir. Ki bu da Islam’in insanliga kazandirdigi zenginliklerden biri olmustur. Ayni zamanda bu, Islam’in –temel ilkeleriyle çelismedigi sürece alt kültürlere, örfe nasil hayat hakki tanidiginin da bir delilidir. Fas’tan Endonezya’ya, Balkanlardan Orta Asya’ya yayilan büyük medeniyet tecrübemizde, temelde ayni ilkelere dayanan ama uygulamada birbirinden farkli sayisiz kültürel tecrübenin varligi ve bunlarin asirlarca hayatiyetlerini sürdürmesi bunun en büyük sahididir.
Sunu da ilave etmeli ki adab-i muaseretin sekillenmesi, çogunlukla dinin özgün bir yorumu olan irfani gelenekler ve tasavvufi mektepler eliyle olmustur. Tarikatlarin dini bir hâle dönüstürme çabalarinin sonucu olarak birçok dinî mesaj kültür seklinde kodlanarak incelikli bir sekilde ve nezaketle toplum hayatinin içine, derununa zerkedilmistir. Tarikatlarin bu noktadaki fonksiyonu hayati derecede önemlidir.
Geriye dönüp baktigimizda, maalesef, bu geleneklerin, yazili olmayan bu inceliklerin yavas yavas hayatimizdan çekildigini görüyoruz. Bu mahrumiyet hayatimizi tekdüze, nezaketten yoksun, yüzeysel, manasiz ve ruhsuz bir hale getirmistir. Benim çocuklugumda sahit oldugum bir incelik vardi mesela. Büyüklerimiz bizleri, pisirilen yemegin kokusu komsuya gitmemeli, hak dogar, diye uyarirlardi. Bunun önlemi alinamiyorsa en azindan komsulara o yemekten bir miktar ikram edilmesi tavsiye edilirdi. Ve suna da çok defa sahit olmusumdur: Alisveris posetleri daima içini göstermeyen kalin ve koyu olanlarindan seçilirdi. Içinde ne oldugu bilinmemeliydi. Göz hakki dogardi.
Maalesef bu inceliklerden giderek uzaklasiyoruz. Özellikle sosyal medya batakligi bizleri, yedigimizi, içtigimizi, giydigimizi sorumsuzca teshir ettigimiz bir podyumun gösteris budalasi figüranlarina dönüstürdü. Yedigi yemegin kokusu komsusuna gitmesin diye önlem alan, buna hassasiyet gösteren bir dünyadan, yedigi, içtigi, giydigi her seyi sorumsuzca ortaya döken zamanlara erdik. Ne büyük musibet!
Zaman zaman bu gösteriyi tahdis-i nimet kilifiyla mesrulastirmaya, basitlestirmeye çalisanlar oluyor. Buradaki sorun sudur: Allah’in bize bahsettigi nimetleri ortaya dökerken, ölçüyü kaçirmamak gerek. O nimetten mahrum olanlari, ondan mahrumiyetle intihan edilenleri incitmemeye, imtihanlarini daha da zorlastirmamaya dikkat etmek gerekir. Nice insanin bu nimete erisemedigini hesaba katmamiz lazim. Adab-i muaseret bir toplulugu millet, ümmet yapan seydir. Yazili olmayan ama toplumun ana damarlarinda yasayan bu kurallar marifetiyle fertler birbirleriyle ünsiyet kurar, iç içe geçer ve birbirlerinin hukukuna riayet eder hale gelir. Bu kurallar, zaman içinde suurlu birliktelikler insa eder. Kalabaliklari cemaat yapar, millet yapar, ümmet yapar.
Muaseretin bir anlami da musahabedir. Yani dostluk, arkadaslik kurmak. Bu edepler, kurallar yasatildiginda, toplumun fertleri birbiriyle yaris ve rekabet halinde olmaz, dost ve arkadas olurlar. Islam, dâhil oldugu her toplumda bunu yapti. Bati’nin bugün yikmaya çalistigi ve kismen basarili oldugu da tam olarak budur.

Muhterem Müslümanlar! Babam Seyh Hazretlerinden duydum, buyurdular ki...

Sözün bu kadar kiymete bindirilmis ve hâlin bu denli degersizlestirilmis olmasi insanoglunun hiç de hayrina olmayan bir durumun habercisidir....

Ilim ve Irfan dergisinin Ekim 2024 sayisi ihlas dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2024