SAADETTIN ACAR | Aralık | 2021 | BASLARKEN
Üstad Sezai Karakoç, bereketli bir ömrün ardindan 88 yasinda Rabbine döndü. Emr-i hak vaki oldu, dünya nöbetini tamamladi ve ebedi hayata gözlerini açti. Hepimiz Allah’a aitiz süphesiz; O’ndan geldik ve dönüsümüz de O’nadir. Ona, Rahman ve Rahim olan Rabbimizden af ve magfiret diliyoruz. Efendimiz aleyhisselamin ifadesiyle “kalp hüzünlenir ve göz yasarir.” Onun gidisiyle mahzunuz, kalbimiz kirik elbette. Onun orada ve nefes alip veriyor oldugunu bilmek ne büyük teselli imis. Ama hüküm Allah’indir elbette ve yalnizca O bâki kalacaktir. Biz de O’na, O’nun kazasina ve kaderine teslim olmusuz. Elhamdulillah.
Hiç süphesiz Üstad Karakoç ardindan büyük bir miras birakti. Miras derken elbette maddi bir mirastan söz etmiyorum. Hatta bununla sadece geride biraktigi eserleri, yazdiklarini, konusmalarini da kast ediyor degilim. Ortaya koydugu o büyük eserinin de üzerine çikan büyük bir ruhtan söz ediyorum. Yazdiklarini ve söylediklerini asan ve bereketlenerek onun fani varliginin da üzerine çikan bir mirastir bu. Allah, bu yüzyilimizda kendisine, çok az insana nasip olan bir etki gücünü bahsetmistir. Bu yönüyle yoklugu fiziken büyük bir kayip olmakla birlikte mayaladigi ruhun bundan çok daha büyük ve derin oldugunu ve o ruhun dipdiri bir sekilde durdugunu da görüyoruz, çok sükür. Bu da onu sevenler için çok büyük bir teselli vesilesidir. Sezai Karakoç fikirleriyle, siirleriyle, sosyal, siyasi ve iktisadi çözümlemeleriyle ve bütün bu alandaki samimi çabalariyla ayri ayri ve uzun uzun konusulmayi hak eden, son yüzyilimizin en önemli sahsiyetlerinden biri olarak tarihteki yerini almistir süphesiz. Özellikle yirmi yüzyilin ikinci yarisinin siir ve fikir tarihi içinde Sezai Karakoç ismi üzerinde özenle durulacaktir muhakkak. Bu alanlarda ortaya koyduklari, müstakil basliklar altinda ele alinmayi hak eden devasa çabalar olup etkisinin kendi ömrünün ve isminin sinirlarini da asacagindan kusku duymamaktayim. Çünkü Üstad, tüm bu basliklar altinda özgün çalismalara imza atmis, genis bilgi-birikimiyle, çaliskanligiyla, mesuliyet bilinci ve ahlakiyla ve üstün yetenegi ile bir insanin tek basina altindan kalkamayacagi muazzam bir müktesebat ortaya koymus ve kendisinden sonra gelen kusaklara da devasa bir miras birakmistir.
Sezai Karakoç, hayati boyunca derdini güttügü davasini su cümlede özetlemisti: “Bin yillik ömrüm olsa, ömrüm boyunca konusmam ve yazmam nasibimde varsa, hep Müslümanlarin birlesmesinden, bir araya gelip suurlu birliklerini olusturmalarindan bahsederim. Bundan bikmam ve yilmam. Çünkü: bundan daha büyük bir dava bilmiyorum. Tüm faaliyetim, Islam’in bir savunmasi ve bu savunmanin özü de, Müslümanlarin uyanip dirilmeleri, birlesmeleri ve kendilerini dis âleme karsi koruma gücüne ermeleri yönündedir zaten.”
Üstad’tan söz ederken onun sahsiyetine ve asil durusuna da vurgu yapmak kaçinilmaz olarak karsimiza çikmaktadir. Çünkü o, tüm bu çabalarini o sahsiyetli durusuyla adeta taçlandiriyordu. Karakteri ve sahsiyeti siirini ve tefekkürünü tamamlayan, güçlendiren, onlarla tutarlilik arz eden bir yapidaydi. O, yasamadigi, duyumsamadigi bir hayatin rolünü yapmadi. Söhret onu kovalarken o ondan sürekli kaçti. Paraya pula, makama mevkiye dönüp bakmadi bile. Dünya ayaklarinin dibindeydi, egilip almadi asla. Dünyayi imar ve insa etmemiz gerektigini söylerken onun ayni zamanda bir fena yurdu oldugunu unutmadi. Ekonomik olarak güçlenmemiz gerektigini ifade eder ve bunun strüktürünü yazarken bir müminin onu asla kalbine koymamasi gerektigini yasantisiyla gösterdi. Hiçbir kulun önünde, hiçbir dünyevi gücün karsisinda egilmedi, diz çökmedi. Meselesiyle sadece teorik olarak ilgilenmedi, bir mümin olarak onu yasamaya da azami gayret gösterdi. Helal haram dengesini gözetti, namazi hayatinin merkezine koydu. Sonuçta fikirleriyle tutarli, tertemiz bir hayat yasayip ruhunu teslim etti.
Aziz Üstadimiz, mümin bir kul olarak yasadi, sahitligimiz o ki görevini fazlasiyla yapti ve ebediyete irtihal etti. Artik bize düsen onu tekrarlamak, dondurmak degil onu çogaltip zenginlestirmektir. Bu sekilde hem o mirasi dogru degerlendirmis hem de sadaka-i cariyeleri olarak onun amel defterinin açik kalmasini saglamis oluruz. Çünkü o hayati boyunca ortaya koydugu saygideger mesaisiyle bize bunu ögretti. Ölümüyle bunu bize ödev birakti.
Merhum Üstadimiza bu millete ve ümmete yaptigi büyük hizmetleri için sükran borçluyuz. Çiktigi ahiret yolculugunda Rabbimizin onu en güzel sekilde agirlamasini niyaz ediyoruz. Onu daima rahmetle, minnetle ve özlemle yad edecegiz. Makami âli olsun.

Muhterem Müslümanlar! Babam Seyh Hazretlerinden duydum, buyurdular ki...

Sözün bu kadar kiymete bindirilmis ve hâlin bu denli degersizlestirilmis olmasi insanoglunun hiç de hayrina olmayan bir durumun habercisidir....

Ilim ve Irfan dergisinin Ekim 2024 sayisi ihlas dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2024