Insanlik ailesi yeni bir musibetle cebellesiyor. Çin’de baslayip dünyanin neredeyse her tarafina yayilan bir virüs bütün insanligi çaresiz ve aciz birakmis durumda. Koca koca devletler, milyarlarca dolarlik devasa bütçeler ayirarak bu felaketi bertaraf etmeye çalisiyor ama nafile: Virüs gün geçtikçe etkisini artiriyor ve büyüyerek yayilmaya devam ediyor.
Isin saglik boyutunu tip uzmanlarindan, bilim adamlarindan dinliyoruz. Bu sebeple virüsün, görülmemis bir hizla neredeyse dünyanin tamamina yayildigindan da artik hepimiz haberdariz. Yetkililerin verdigi bilgiye göre dünyada su anda yaklasik 3.5 milyar insan, bu sebeple karantina altinda. Birçok ülkede kismi ya da tam sokaga çikma yasagi uygulaniyor. Hastaligin bulastigi insan sayisi yarim milyonu geçmis durumda. Bu virüsten ölenlerin sayisi ise, simdilik on binlerle ifade ediliyor.
Tabii yetkililer de bütün dünyada insanlara, evlerinde kalma, kalabalik ortamlardan uzak durma çagrilari yapiyor. Özellikle yaslilarin ve kronik rahatsizligi olanlarin büyük risk altinda olduklari sürekli hatirlatiliyor. Öte yandan devletlerin ve çok uluslu sirketlerin buna karsi asi/ilaç gelistirme çabalari da araliksiz sürüyor. Buraya kadar yazdigimiz isin bir yönü.
Bu arada komplocular da, her zaman oldugu gibi eksik olmuyor. Aslinda bunun üretilmis biyolojik bir silah oldugunu ve insanlara bulastirildigini düsünen ve dillendiren çok sayida insan ve kitleleri yönlendiren kanaat önderleri var. Daha da ileri giderek; bunu laboratuvarda gelistirenlerin ayni zamanda asisina da sahip olduklarina ve yeteri kadar insana bulastirildiktan sonra da bu asinin piyasaya sürülecegine ve buradan devasa bir ekonomik rant saglanacagina inananlar da mevcut.
Tabii isin çok az konusulan bir de siyasi ve iktisadi boyutu var. Mevzu çok sicak oldugu için bu meselenin sosyal yansimalari ise henüz tam olarak belirlenebilmis degil. Ama bu kriz üzerinden yepyeni bir yasam tarzina dogru sürüklenecegimize artik neredeyse kesin gözüyle bakiliyor. Su anda dünya ekonomisinin bu virüs yüzünden onlarca trilyon dolarlik bir zarara ugradigini uzmanlardan duyuyoruz. Ilerleyen zamanlarda birçok ülkenin ekonomik iflasin esigine geleceginin de emareleri görülmeye baslandi. Dogal olarak da dünyada bunun çok radikal bazi siyasi dönüsümlere gebe oldugunu söylemek için kahin olmaya gerek yok.
Karsi karsiya oldugumuz bu durumun dini açidan da elbette bir degerlendirmesi yapilacaktir. Bunun Ilahi bir azap ve cezalandirma oldugunu düsünenlerin sayisi hiç de az degil. Bu görüslerini desteklemek için de ellerinde onlarca örnek var. Insanlarin yeryüzünde isledikleri kötülüklerin bir karsiligi olarak böylesi bir küresel musibetle yüz yüze kaldiklari, bunun tevbeye ve muhasebeye vesile olmasi gerektigi artik yüksek sesle dile getiriliyor. Adeta, Rabbini unutan insana, küçücük bir mikrop üzerinden haddi bildirildigi belirtiliyor. Bu yönde de degerlendirmeler yapiliyor. Anlasilan o ki bu noktada da degerlendirmeler devam edecek.
Tüm bunlari sunun için arka arkaya siraladim: Ister komplo teorisyenlerinin dedigi gibi bu üretilmis bir virüs olsun, isterse de dogal yollardan bulasmis olsun, su bir gerçek ki; bizler tarihin kirilma noktalarindan birini yasiyoruz. Içinde ve bir parçasi oldugumuz için tam anlamiyla idrak edemesek de tarihin en kritik anlarindan birinden geçtigimiz muhakkak. Sunu net olarak söyleyebiliriz ki, bu musibet bir milat olacaktir. Birçok açidan farkli ve yeni bir dünyaya dogru artik adim atmis bulunuyoruz. Ama bugünden bunun adini koymak elbette çok zor. Önümüzdeki on yillarda, bugünlerde yasadigimiz meselenin tam olarak ne oldugunu, tarihin bu kesitinde yasadiklarimizin ne gibi sonuçlar dogurdugunu, yasayanlar çok net olarak anlayacaklardir. Bu virüs üzerinden dünyanin nasil yeniden sekillendirildigine dair analizlere, bir süre sonra denk gelmeye baslayacagiz. Virüsün kendisi üzerinden yapilan komplolarin yani sira, bu virüs bahanesiyle neler yapildigi da uzun uzun konusulup tartisilacaktir.
Tevbe ve muhasebe sart
Burada biz Müslümanlar olarak kendi durdugumuz yerden bu durumun elbette ki muhasebesini yapacagiz. Basimiza gelen her seyin yapip ettiklerimiz yüzünden oldugunu hatirimizdan çikarmayacak ve bu musibeti bir tevbe ve rahmet vesilesi olarak görecegiz. Acziyetimizi ve o yüce kudretin karsisinda bir hiç oldugumuzu bu vesileyle yeniden hatirlayacagiz. Allah’a siginacak ve dayanacak, O’ndan (cc) yardim isteyecegiz. Yeniden muhasebemizi yapacak ve tüm peygamberlerin yaptigini biz de yapacagiz. Biliyoruz ki Allah’in peygamberleri, baslarina bir musibet, felaket geldiginde suçu kendilerinde arar ve, “Rabbimiz biz kendimize zulmettik, bizi bagisla.” diye âlemlerin Rabbine iltica ederlerdi. Müslümanlar olarak, yasadiklarimizin sebebi ve sonucu ne olursa olsun, birinci yapmamiz gereken budur.
Bununla beraber, tedbirlere de harfiyen uyacak ve basimiza gelen bu felaketin bir an önce son bulmasi için bütün imkanlarimizi seferber edecegiz. Tedbirin takdire engel olamayacagini ama tedbirli davranmanin da bir vecibe oldugunu bilecek ve erisebildigimiz bütün sebeplere tevessül edecegiz. Tedbirin tevekkülün zitti olmadigini da elbette yeniden hatirlayacagiz.
Bununla beraber esiginde oldugumuz yenidünyanin da bir taraftan hazirliklarina baslamak durumundayiz. Su anda provasi yapilan bu yeni yasam tarzinda aktif rol oynamak için neler yapilabilecegine dair da tefekkür edecek, gidisati okumaya çalisacagiz. Hiç süphesiz bu da bizim dini vecibelerimizden bir tanesi olarak önümüzde durmaktadir.