Milli ve dini hatiralarini her yil canlandirmak, bütün hasmet ve ciddiyetleriyle kutlamak; insanlarin adet haline getirdigi hususlardan oldugu hepimizin bildigi bir gerçektir. Insanlarin, bu anilarini canli tutmalarinin sebebi, söz konusu olaylara gönüllerinde bir kutsiyet atfetmelerinden, bu tarihi hadiselerden ibret ve ders alma niyetinde olduklarindan kaynaklanmaktadir. Böylece bu insanlar, hayatlarinda önemli izler birakan olaylari belli periyotlarla hatirlar ve canlandirir. Kuskusuz bu hatiralarin basinda hatta ilk sirasinda Hazret-i Peygamberin dogdugu gün gelir.
Bir insan olarak fesahat ve belagatimiz ne kadar yüksek olursa olsun, ifade gücümüz ne kadar kuvvetli olursa olsun, hayalimiz ne kadar genis olursa olsun, tasvir gücümüz ne kadar ince ve güçlü olursa olsun, -diger özellikleri bir yana- biz sadece O’nun (sas) vefa noktasinda kat ettigi mesafeyi dile getiremeyiz.

(Yazinin tamami derginin 87. sayisinda.)