SAADETTIN ACAR | Mayıs | 2019 | BASLARKEN
Nasil ki mübarek mekânlar varsa; Mekke, Medine, Kudüs gibi ve nasil ki bu aziz mekânlar insana herhangi bir baska mekândan, yerden daha çok mekân ve yer hissini veriyorsa, ayni sekilde aziz vakitler, esref saatler de vardir ki; sair zamanlardan çok daha degerli hatta paha biçilmezdir. Iste Ramazan-i serif öyle bir zaman dilimidir. Bundan dolayi Mekke, Medine, Kudüs gibi mekânlar “bir mekândan fazlasi”, Ramazan gibi zamanlar da “bir zamandan fazlasi”dir. Hiç süphe yok ki zamanin degeri Ramazanla daha iyi anlasilir. Sikintida olan birisi için nasil ki zamanlar uzuyor; saatler yila, aya dönüsüyorsa, oruçlu için de böyle olur; zaman açilir, genisler âdeta. Genellikle küçük zaman birimlerinin, mesela saniyenin degeri yokken böyle durumlarda onlar bile çok büyük bir kiymete sahip olur. Yani Ramazan insanlarin dikkatinde ve zihninde zamani âdeta donduruyor, âni ölümsüzlestiriyor.
* Ramazan-i serifin gelisine sevinmek, bir iman belirtisidir. Hayatinda onun hatirina, o geldi diye degisiklik yapanlara Ramazan, rahmetler yagdirir. Ki ancak onun kiymetini bilen, onu hakkiyla karsilayip agirlayanlar, ondan hakiki anlamda istifade edebilirler. Onun gelisiyle heyecanlanmayan, gidisiyle hüzünlenmeyen bir gönle Ramazanin ugradigini söylemek ne mümkün! Ramazanin kalbinde ve gönül dünyasinda devrim yapmadigi kimseye hangi bereket ve rahmetinden söz edilebilir ki? Ramazan ayi, içinde barindirdigi türlü güzelliklerle ve kendine has bereketiyle gelir. Müminler bu ayi ganimet bilir, yüce Allah’in kereminin yeryüzüne saganak saganak yagdigi bu dönemleri en iyi sekilde degerlendirir ve Allah Teâlâ’nin feyiz ve bereketinden mümkün oldugunca çok istifade etmeye çalisirlar. Bu ayda tüm Islam dünyasinda dinî yasantida gözle görülür bir artis olur. Namazlar eda ve kaza edilir, çokça Kur’an-i Kerim okunur, sadaka ve infak konusunda her zamankinden daha cömert davranilir. Tüm bunlarin önemli oldugunu, küçümsenemeyecegini, insanlara, dinin ruhuyla iliski kurmada ciddi anlamda katki sundugunu kabul etmeliyiz. Insanlarin bu ayda diger aylara nazaran daha çok kulluk vazifelerine yogunlasmalarinda garipsenecek bir durum yok yani. Çünkü bu ay, arindiran, temizleyen, günahlari affettiren bir ay; insani anasindan yeni dogmus gibi paklayan. Hem tabii ki teravih gibi, oruç gibi, mukabele gibi bu aya mahsus ibadetler de var. Dolayisiyla bu ayda yogunlastirilmis ibadetlerin tüm bir yil boyunca sürdürülemez oldugunu görmemiz gerekir.
Buradaki dikkat edilmesi gereken husus sudur sanirim: Bu aya mahsus ibadet etmemeli, ibadetleri, kullugu bu aya hasretmemeli / hapsetmemeliyiz. Zira onun mübarek olmasi, diger aylarin mübarek olmadigi anlamina gelmez ve bu yanlis varsayimdan yola çikarak bu ayda ibadete yogunlasmamiz diger aylarda günaha girmemize cevaz vermemeli, vermez.
Bu mübarek zamanlari, yilin diger aylarinda islenen günahlar için bir sigorta gibi görmek, nasilsa bu mübarek gün ve gecelerde, bir yil boyunca yaptigim hatalari telafi ederim, düsüncesiyle rehavete kapilip zamani isyan ve nisyanla geçirmek büyük yanilgi. Bu bir nevi Ramazan Müslümanligi olur. Unutmamak gerekir ki mükellefiyet ancak ölünce son bulur.
* Zihnimiz bölünüyor gitgide, dikkatimiz dagiliyor. Hizin ve hazin pesinde darmadagin olmus haldeyiz. Modern insanin en büyük sorunu budur belki de. Iste Ramazan bizi toparlamak, onarmak ve ihya etmek üzere geliyor her yil. Dagilan zihnimizi toparliyor, bozulan ayarlarimizi tamir ediyor, dengemizi yeniden sagliyor. Âdeta, ruhumuzu genel bir bakimdan geçiriyor. Namaz ile nasil gün içinde defalarca uyariliyor, onariliyor, ihya oluyorsak, ayni sekilde Ramazanla da yillik bir bakim, ihya ve insa imkâni buluyoruz.
Dünya bizi fazlasiyla mesgul ediyor. Haddinden fazla oyaliyor ve kendisine bagliyor. Giderek ruhumuzu, manamizi yitirecek noktaya geliyoruz. Ramazan bize, bir ruhumuzun da oldugunu hatirlatmak üzere geliyor. Bozulan algilarimizi düzenliyor, maddeyle ve fizikle âdeta kusatilan kalbimize dokunuyor, içimize dogru bir yolculuga davet ediyor bizi.
* Her yeni Ramazanla birlikte biz de yenileniriz hakikatte. Bir önceki Ramazandan farkli, yepyeni bir ruhla, bir duyguyla karsilariz onu. Insan degisir çünkü, duygulari, düsünceleri gelisir. Her Ramazani, bir önceki Ramazanda olmayan hislerle karsilamamiz bundan.
Ramazan ayinin bir mevsimde sabit olmayisi, yil içinde sürekli degismesi gibi insan da sürekli duygu ve hal degistirir. Sürekli gelisir, düsünceleri derinlesir, hisleri farklilasir. Böylece farkli mevsimlerdeki Ramazan farkli hallerdeki insanla bulusur her yil. Her Ramazanin bizim için yeni görünmesi bundan. Çünkü her yil o anki yeni halimiz ve hissiyatimizla ilk kez bir Ramazani idrak ediyoruz aslinda.
* Ramazan sabir ayidir çünkü bizler genellikle bu ayda çok kalp kirabiliyor, açligin ve çesitli aliskanliklarimizdan yoksun kalmanin verdigi rahatsizlikla, çok zaman etrafimiza huzursuzluk yayabiliyoruz. Müslümanin burada dikkatli olmali ve çesitli bahanelere siginarak yanlisa düsmemelidir. Çünkü Yüce Yaratici bu ayda, bizzat açlikla terbiye etmek ve irade zaaflarini tamir etmeyi amaçlamaktadir. ‘Havas’in orucunu siradan insanlarin oruçlarindan ayirt eden nokta da burasidir; bu sabirdir.
* Ezani, bir de iftari bekleyenlerin heyecanlarinda görmek ve bu bekleyisin ve fiziki sikintinin ezanla nasil giderildigini düsünmek ne muazzam. Lakin hakikatte ezan, her zaman bizi ayni seye davet eder, bize ayni seyi haber verir: Kurtulus, bolluk, genislik… Nasil ki Ramazanda müezzinin sesi bize o ana kadar -dört gözle yolunu gözledigimiz- bekledigimiz bir haberin müjdesini veriyorsa, her gün ve her vakit okunan ezan da aslinda bizi ayni genislige, ayni bolluga çagiriyor: Dünya sikintilarindan bizleri çekip çikaracak ve bizleri kanatlandirip uçuracak bir yolculuga davettir her ezan, gören gözler, düsünen beyinler için… Aslinda daima, iftar ezanini bekler gibi ezani beklemeli, namazin vaktinin girdiginin ilani olan ezani, her vakit, iftar vakti ezanini arzuladigimiz gibi arzulamamiz gerekmez miydi?

Muhterem hazirun, Hazret-i Muhammed’in peygamber olarak gönderilmesi...

Insanin fitrati tertemizdir. Ne var ki zamanla disardaki enkazin, toz dumanin külleri üzerine düser....

Ilim ve Irfan dergisinin 2024 Aralik sayisi sahsiyet dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2024