Aciz kul bendeniz, babam Şeyh Hazretlerinden şunları duydum, buyurdu ki: “Bizlere öğütte bulunan ve nasihat eden iki önemli vaiz vardır; bunlardan bir tanesi konuşan, bir tanesi de susan vaizdir. Konuşan vaiz Kur’an-ı Kerim, ses çıkarmayan vaiz ise ölümdür. Ancak insanların pek çoğu dinlerine döne¬bilmek için bu iki vaizin öğütlerini dinlemiyorlar.” Şeyh Hazretleri buyuruyordu ki, “Kur’an-ı Kerim bütünüyle öğüt ve uyarılardan ibarettir.” Ancak üzülerek ifade edeyim ki bizler bundan ders ve ibret almıyoruz.
Kuran-ı Kerim’deki bazı öğüt ve uyarıları, acizane, tespit etmeye çalışacağız: Yüce Allah buyuruyor ki, “Allah kendisi hakkında sizi uyarıyor.” (Al-i İmran, 28) Yine buyuruyor ki, “Bana itaatsizlikten sakının.” (Bakara, 40) Başka bir ayet-i kerimede de buyuruyor ki, “Şüphesiz Rabbinin yakalaması pek müthiştir.” (Buruc, 12) Yüce Allah bu şekilde bizleri uyarıyor ki O’nun (cc) gazabından çekinelim, korkalım. Gerçekten de Allah’ın gazabı basit bir şey değildir. Aslında yüce Allah bir bakıma buyuruyor ki, kendinizi benden koruyun. Peki biz bu noktada üzerimize düşeni yaptık mı? Allah’ın gazabından kendimizi koruduk mu? Yüce Allah, gazabım çok çetin, yakalamam pek şiddetli, dediği halde biz kendimizi sakındık mı? Ya da kendimiz için ahirete yönelik bir şeyler hazırladık mı?
(Yazının tamamı İlim ve İrfan dergisinin Mayıs sayısında.)