ILIM VE IRFAN | Ağustos | 2017 | AYIN KONUSU
ÖNCE ISRA, SONRA MIRAÇ

Tasavvuf terbiyesi, insan nefsinin temizlenebilecegini, egitilebilecegini söyler. Nefs arindikça, insan kalbin ve ruhun sesini duymaya baslayacaktir. Tasavvuftan baska sistemler ve ekoller de insanin egitilebilecegini söylerler ama sadece tasavvuf bu egitimin detayli yollarini gösterir ve nefs odakli bir egitim imkanini ortaya koyar. Bu egitimi soyut bir ahlak egitimi olmaktan çikarir; somut, nasil yapilacagini belirledigi bir modelle takdim eder. Bu sebeple tasavvufun egitim modeli uygulanabilir, sürdürülebilir bir modeldir. Dahasi bu model, sadece egitimlilere, sadece sehirlilere, sadece erkeklere vb. degil, her siniftan ve zümreden insana hitap eden, herkesin uygulayabilecegi pratiklikte bir modeldir. Tasavvufun iki temel asamasi vardir. Bunlar birbirinden farkli isimlerle, farkli büyük sufilerce ele alinmis, tanitilmis, detaylandirilmistir. Ama burada kabaca bu iki asamanin, muamele ve mükasefe asamalari oldugunu söyleyebiliriz. Muamele, ahlaki ve nefsani egitimin tamamlanmasi gereken asamasidir. Burada salik, nefsini egitmekle mesguldür. Tarikatin amel ve riyazet kismi buradadir. Bu asamanin tamamlanmasiyla birlikte ve ancak o takdirde ikinci asamaya geçilebilir. Bu ikinci asamaysa ledünni bilgi asamasidir. Bu asama, kesf-ü keramet, Ilahi ilham, Rabbani ilim asamasidir. Tasavvufun bu ikinci asamasi kitaplarda nazari tarafiyla etraflica islenmistir. Bu nazari taraf birçok insana ilgi çekici ve cazip gelebilir de. Ama bu asamaya geçe¬bilmenin yolu, ilk ve ahlaki asamayi tamamlamaktan geçmektedir.
Yine bazi büyük velilerin bu iki asamayla ilgili verdikleri Isra ve Miraç örneklerini hatirlayabiliriz. Malum oldugu gibi Isra yolculugu Efendimizin (sas) Mekke’den Kudüs’e yaptigi yatay yolculugudur. Bu yolculuk bazi ariflerce muameleyle, ahlaki egitimle özdeslestirilir. Miraç ise dikey ve gök katlarina dogru olan yolculuktur. Bu yolculukta Efendimiz (sas) ledünni bilgiye, Rabbani ilhama muhatap olmustur. Bu da mükasefe demektir. Ama görüldügü gibi Isra, Miraç’tan öncedir. Isra olmadan Miraç gerçeklesmeyecektir.
Bu sayimizda insan, güzel ahlak, egitim iliskileri üzerine birbirinden kiymetli yazilar okuyacaksiniz. Hayirlara vesile olmasi dilegiyle.

TASAVVUF BESERI INSAN YAPAR
PROF. DR. SÜLEYMAN DERIN

Sufilere göre tasavvuf güzel ahlaktir. Zira Peygamber Efendimiz (sas), süphesiz ki ben güzel ahlaki tamamlamak üzere gönderildim, buyurmustur. Yüce Rabbimiz de Peygamber Efendimizin bu vazifesini hakkiyla yaptigini söyle ifade etmistir: “Süphesiz ki sen yüce bir ahlak üzerinesin.” (Kalem, 4)
Imanin, takvanin ve Islam’in yansimasi insanin ahlakinda görülecektir. Bu meseleye dikkat çeken sufilerden Ebu Muhammed Ceriri tasavvufu söyle tarif eder: “Tasavvuf, güzel ahlaki benimsemek ve kötü ahlaktan siyrilmaktir.” Ayni sekilde Ebu Bekir Kettani ise, “Tasavvuf ahlaktir, ahlak itibariyle senden üstün olan tasavvuf itibariyle de senden üstündür.” diyerek tasavvufi gelisimde ölçünün ahlak oldugunu ifade etmistir.
Güzel ahlaki elde etmek için öncelikle insanin kendisini, üstün ve zayif noktalarini iyi tanimasi gerekir. Allah Teala bizi toprak bedenle, emir âleminden gelmis olan ruhumuzdan mütesekkil sekilde yaratmistir. Ruhumuz cennetten geldigi için temiz, diri, toprak bedenimiz ise bir imtihan vesilesi olarak her tür günah kiriyle bulasiktir. Toprak bedenimizin zaafiyetleri konusunda en güzel tahlilleri sufiler yapmis, insanin tezkiyesi için en ciddi teorileri onlar gelistirmistir. Büyük sufi müfessir Ibn Acibe (ks) Rabbani ruh ile türabi beden iliskisini söyle açiklar: “Insanin beseri kalibinin asli toprak, ruhunun asli ise Rabbin nurudur. Eger ruh üzerine topraklik vasfi galip gelirse insan toprak âlemine yani dünyaya dogru cezbolunur. Bütün isi dünya derdi olur ve esfel-i safiline düser. Aksine ruh daha güçlü olursa bu sefer ruh, bedeni yüce âlemlere dogru çeker, onun manevi veçhesi maddi tarafina galip olur. Hakikat nurlari karsisinda beseri taraf teslim olur, böyle bir ruh insani nurlar ve sirlar âlemine dogru götürür. Bu insanin bütün amelleri kalbi olur, yani tefekkür, ibret alma gibi ruhi faaliyetler kendisinde yogunluk kazanir.”
Bedeni arzularimizin dogurdugu günahlar pek çoktur; hirsizlik, zina, adam öldürme, aç gözlülük, giybet, kin, haset seklinde bu liste uzatilabilir. Sufilere göre bütün bu kötü ahlakin gerisinde nefsimizden gelen sehvani arzularimiza uymak, dünyayi sevmek yatar. Bu sebeple tasavvuf, saliklerden nefslerini ve dünyayi terk etmelerini ister, böylece tek tek sineklerle ugras¬mak yerine batakligi kökünden kurutmak ister. Sufilere göre seyr-ü süluk, insanin kendi nefsinden ve benliginden uzaklasma sürecidir; insan, ne kadar kendini asarsa o kadar Hak Tealaya yakinlasir, bunun aksine nefsinin arzularina düskün oldugu ölçüde Hak’tan ayri düser.

INSANLIGIN MUHTAÇ OLDUGU AHLAKI ILKELER
YRD. DOÇ. DR. IBRAHIM BAZ

Insanin varlik sebebi, imtihandir. Imtihanin yani hayatin ve ölümün yaratilmasi, kimin daha güzel isler yapacaginin belirlenmesi içindir. (Mülk, 3) Bu imtihan âleminde Allah’in yeryüzündeki halifesi ve en serefli varlik olan insan; kendisiyle, baska insanlarla, kainatla ve nihayet bütün bunlari ve kendisini yaratan Allah ile sürekli bir iletisim halindedir. Insanin bu iletisimde, neler yapacagi ve neler yapma-yacagi kullugunun -ubudiyet- ifadesidir. Bunlari nasil yaptigi da onun takvasinin ve ahlakinin göstergesidir. Dolayisiyla kulluk; ibadetler yaninda iyilik ve güzellik kavramini da kusatan bir kavramdir.
Allah ile insan arasindaki iliskiye bu açidan baktigimizda Allah, Rab’tir. Yani ontolojik olarak yaratici, ahlaki olarak terbiye eden, düzenleyen, evirip çevirendir. Rab olan Allah, rahmet sahibidir, rahmandir, rahimdir. Rahmeti her seyi kusatmistir. O (cc), adildir ve takvaya uygun davranis olan adaletle hükmetmektir. (Maide, 8)
Konuya insan açisindan baktigimizda, onun ilk sorumlulugu, kendine varlik ve nimetler veren Allah’a karsi iman etmesidir. Allah, imani iyilik -birr- olarak tanimlamaktadir. (Bakara, 177) Insanin inanmasi, sükrünün ifadesi, inkari ise nankörlük ve zulümdür. Inandigi halde O’na (cc) ortak kosmasi yani sirk ise, insanin bizzat kendisine yabancilasmasinin bir neticesidir. Zira kendini tanimayan, Rabbini bilemez ve tek olan Allah’i çok sanir. Her sahte tanri, insanin heva ve hevesinden ibarettir. (Furkan, 43)
Allah, insanin bu dört ana iletisim seklini yaratilis gayesine uygun sekilde düzenlemek ve imtihani kazanmanin yollarini göstermek için peygamberleri örnek, kitaplari kilavuz olarak göndermistir. Bunlara ilave olarak bir de akil verilmistir.

YARATILISIMIZDA GÜZEL AHLAK VARDIR
ISMAIL ACARKAN

Insaniyetin zirvesi güzel ahlaktir, “sen yüce bir ahlak üzeresin.” (Kalem, 4) “Rabbinizin magfiretine kosun, Allah’a isyan etmekten sakinanlar için hazirlanmis, genisligi gökler ve yerler kadar olan cennete yönelin. O muttaki mü’minler ki, bollukta da darlikta da infak ederler. Öfkelerini yenerler. Insanlarin kusurlarini affederler. Allah iyilik yapanlari sever.” (Al-i Imran, 133-134)
“Onlar -iman edenler- büyük günahlardan ve hayasizlik¬tan kaçinirlar. Kizdiklari zaman da kusurlari bagislarlar. Onlar Rablerinin davetine icabet edip namazlarini kilarlar. Onlarin isleri aralarinda istisareyledir ve kendilerine verdigimiz riziktan harcarlar. Bir zulüm ve saldiriya ugradiklari zaman birbirine yardim ederler. Kötülügün cezasi denk bir kötülüktür. Kim bagislar ve barisi saglarsa onun mükafati Allah’a aittir.” (Sura, 37-40)
“Kim iyilik getirirse, ona o getirdiginin on kati vardir. Kim kötülük getirirse, sadece onun dengiyle cezalandirilir; onlar haksizliga ugratilmazlar.” (Enam, 160) Ahlak kelimesi hulk kelimesinin çogulu olup yaratilis, sekillenme, huy gibi anlamlara gelir. Islam alimleri arasinda en yaygin olan ahlak tarifi sudur: Ahlak; kisinin kendisinde yerlesmis bulunan bir melekedir ki, fiil ve davranislar bir düsüncenin zorlamasina ihtiyaç olmadan, bu meleke sayesinde kolaylikla ortaya çikar. (Tarifat, Cürcani)
Ahlak, kisinin düsünce, davranis ve duygularinin bütünüdür. Düsünce, duygu ve davranislarinda dogru ve ölçülü olan kisi güzel ahlak sahibi olmus olur. Düsünce, duygu ve davranislarinda ölçüsüz, yanlis ve dengesiz olan kisi kötü ahlakin pençesine düsmüs demektir.

(Dosya yazilarinin tamami derginin 60. sayisinda.)

Muhterem Müslümanlar, sahabe-i kiramdan rivayet edildigine göre Ramazan-i serif yaklastiginda...

Mübarek Ramazan ayinin gölgesi üzerimize düstü. Çok sükür yeniden ulasiyoruz bir kutlu zaman dilimine....

Ilim ve Irfan dergisinin Mart 2024 sayisi Ramazan dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016