Ilim ve Irfan dergisi bes yilini geride birakti. Bu ay, -Agustos 2017-, 60. sayisini yayinlayan dergi bes yilini geride birakti. Aklin yolu ilmi, kalbin yolu irfani kendine ölçü ve ilke edinen dergi, geride biraktigi bes yilda bu sözün anlamini saglamlastirdi. Dergi marifet yolunda rehber olma görevini de hakkiyla yerine getirdi.
Özellikle akademik çevrelerin genel okura hitap eden yazilariyla son derece verimli ve doyurucu bir hale bürünen dergi, adindaki ilim ve irfan kavramlarinin önemini bes yil boyunca dikkatlerimize sunmayi basardi.
Dergi her ay üslubunu ve seviyesini ayni güzellik ve olgunlukta devam ettirecegini, ilim ve irfan kavramlarini her dem taze ve güncel tutacagini tekrar tekrar müjdeliyor.
Ilim ve Irfan dergisinin Agustos sayisi insandaki huy ve karakter egitimine ayrilmis. Iyi ve kötü yönleri bulunan insanin asil gayesi kötü huylari kendinden uzaklastirmak, iyi huylarla bezenmek olmali. Bu da beser olarak yaratilan bizlerin insan olmaya, insan-i kâmil olmaya dogru yönelisi ve gidisi demektir.
Dergide dosya kapsaminda Prof. Dr. Süleyman Derin, Yrd. Doç. Dr. Ibrahim Baz ve Ismail Acarkan’in yazilari yer aliyor.
Prof. Dr. Süleyman Derin beserin insan olmasi, insani özellikleri kazanmasi ve korumasi konusunda tasavvufun rolüne isaret ediyor. Sufilerin, terbiye anlayisi bakimindan mükemmel bir denge ve uyuma sahip oldugunu belirten Prof. Dr. Derin beden ve ruhun birlikte ele alinmasinin asil terbiyeyi olusturdugunu vurguluyor.
Yrd. Doç. Dr. Ibrahim Baz da yazisinda insanligin muhtaç oldugu ahlaki ilkeleri gündeme getiriyor. Bu ilkelerin ancak ruhani vasiflarla korunacagini ve yasayacagini belirten Yrd. Doç. Dr. Baz, tibbin bedeni tedavi ettigini, ruhani tibbin ise ruhu, nefsi tedavi ettigini ve iyilestirdigini söylüyor.
Ismail Acarkan ise yaratilisimizda güzel ahlak var, diyor. Insanda asil olanin güzel ahlak oldugunu ve yaratilisimizda güzel ahlakla donandigimizi ifade eden Acarkan, insana sonradan musallat olan kötü ahlakin sökülüp atilmasi gereken bir vasif oldugunu belirtiyor.
Derginin orta sayfalarinda her ay sohbetleri yer alan Seyh Muhammed Muta’ Haznevi bu sayida hacca gidecek olanlara bazi mühim tavsiyelerde bulunuyor.
Bizi Gören Var
Prof. Dr. Süleyman Uludag bu sayida tasavvufa dair önemli bir kavrami anlatiyor: Murakabe. Murakabe kulun Rabbini ve kalbini murakabe etmesidir. Kulun Rabbini murakabe etmesi O’nun (cc) denetimi ve gözetimi altinda oldugunun idraki ve bilinci içinde olarak günahlardan ve kötülüklerden kaçinmasi, nefsini ve seytani kendine düsman bilmesi, bu iki düsmanin kendisini gaflete düsürmek ve haram olan seylere sevk etmek için firsat kollamakta olduklarinin farkina varmasi anlamina gelir. Iste bu önemli kavram bütün yönleriyle bu yazida isleniyor.
Saadettin Acar hadis-i serif ilminin büyük imami Imam Buhari Hazretlerinin portresini kaleme almis.
Prof. Dr. Ali Akpinar kuyu, saray ve zindanla hayata hazirlanan Yusuf peygamberin bu süreçlerindeki hikmetleri sunuyor okura.
Yusuf Agirman en etkili irsad yöntemlerinden sohbet kavramini degerlendiriyor.
Said Yavuz duayi yeniden kesfetmemiz gerektigini hatirlatiyor ve gönülden dile dökülen duayla bitiriyor yazisini.
Kübra Zümrüt Orhan kelimat-i kudsiye yazilarina devam ediyor. Orhan, bu sayida halvet der-encümen kavramini isliyor: Halk içinde Hak ile.
Ahmet Edip Basaran nitelikli eserler üzerinden hakikat arayisina isik tutmaya devam ediyor. Bu sayida, Sezai Karakoç’un Islam adli kitabi kilavuz oluyor.
M. Nezihi Pesen her zamanki samimi üslubuyla tasavvuf büyüklerinden tadimlik anilar, anlar, sözler, tavsiyeler paylasiyor, Kirkambar sayfalarinda.
Kemal Özer de bu sayida peynire dikkat çekiyor: Peynir bozulunca saglik da bozulur.
Gülbahçe ekiyle birlikte, Ilim ve Irfan dergisi okura Agustos’ta da bir gönül esenligi sunuyor.