“Insanin dünyadaki esas vazifesi, onu güzellestirmektir.” Hadis-i serif olarak bize gelen bu söz, insanin dünyada durmasi gerektigi yeri belirtmesi açisindan çok önemli bir ilkeye dikkatimizi çekiyor. Rahmetli Turgut Cansever Hocamiz bu hadisi sik sik hatirlatir ve bütün çalismalarini bu ilkenin isiginda sekillendirmeye çalistigini tekrarlayip dururdu. Insan, atacagi her adimda, dünyayi imar ve insa etme vazifesinde oldugunu asla unutmamali, derdi. Çünkü bu temel ilke, teorik ve teolojik dikkatiyle beraber, çevre kirliliginden çarpik yapilasmaya, hormonlu gida üretmek¬ten yesillendirme bilincine kadar insanin bütün hayatini kapsayan bir çerçeve sunuyor.
Allah Teala dünyayi ve içindekileri insanin emrine amade kilmistir. Fakat bu, Allah’in insana mutlak bir tasarruf hakki verdigi anlamina da gelmez. Insanin diger varliklarla iliskisi konusunda bir sinirlama getirilmistir. Varlik, insanin mülkü degildir çünkü, Allah’a aittir. Insan, kendi disindaki canli-cansiz varliklar konusunda sinirsiz ve sorumsuz bir yetkiyle donatilmamistir.
Üzülerek belirtmeli k insan, bu temel görevini unuttu, dünyayi alabildigine kirletip yasanilmaz hale getirdi. Sanayisiyle, dev gökdelenleriyle insanoglu adeta dün¬yayi çirkinlestirme yarisinda. Hep birlikte dünyayi nasil yasanilamaz bir hale getiririz, bunun mücadelesini veriyoruz maalesef. Sadece dikey ve meydan okuyan ucube mimarimizle degil gelisen sanayi ve teknoloji de bu çirkinlestirmede önemli rol oynuyor. Bunlarla birlikte ciddi altyapi sorunlarimiz olustu; nehirleri ve kaynak sulari¬mizi kirlettik. Insanoglu plansiz bir sekilde sanayilesme ve sehirlesme adimlari attigi için, gün gün kendi yasam alanini daraltti. Artik nefes alamaz hale geldik devasa sehirlerde.
Genis olan Allah’in arzini o kadar daralttik ki, tikis tikis ucube binalarla adeta üst üste yigildik. Çocuklarimiz yesili görmeden, topraga dokunmadan, bir hayvana temas etmeden beton duvarlar arasinda gözünü açip büyüyor. Insan kendi kendine dünyayi bir zindana dönüstürdü.
Bu ay dosya konusu olarak belirledigimiz edep bahsi bu açidan önemli. Edep çünkü, insanin kendi disindaki her seyle kuracagi iliskisinin çerçevesini belirliyor. Allah’a karsi edepten, çevreye ve topraga karsi edebe kadar birçok edep tasnifi yapar Islam alimleri. Her birinin edebi noktasinda da uzun uzadiya ilkeler belirler ve tavsiyelerde bulunurlar.
Edep çünkü en genis anlamiyla insanin haddini bilmesi ve onu asmamasidir. Haddini yani sinirini, duracagi yeri bilmeli insan. Ilah söz konusu oldugunda nasil bir tavir takinacak, çevreye ne kadar müdahale edebilecek, kom¬susuyla iliskisi nasil olacak? Buradan baslayip avlanmada neye dikkat etmesi gerektigine, tarim ve arazi konusunda nasil hareket etmesine kadar hayatin bütün çerçevesini bu edep ilkeleri belirler. Denizde bile olsa suyu israf etmemesi, kestigi hayvanin aci çekmemesi için biçagini keskin tutmasi gibi bazi edepleri, bu bahsin uç örnekleri olarak zikredelim ki, meselenin ehemmiyeti iyice anlasilsin.
Bu genis edep sahasi ibadetten sosyal hayata kadar ömrümüzü kusatiyor. Iç dünyasini edepler süsleyen ve ahlakini bu güzel edeplerle bezeyen birinin dis dünyayi bu edeplerle donatmasi elbette mümkündür ancak. Hatta sadece içini tedip eden disariyla temasini dogru bir düz¬lem üzerinde yürütebilir. Edepleri hayatindan çikaran veya bunlari küçümseyen birisi hayatin hangi alanini güzellestirebilir ki?
Güzel ahlak ve edep hayati ve insani güzellestiren en temel ilkedir. Bu merkeze yaklasan insan inceliklerin bütününe sahip olur, buradan uzaklasan insan kendine ve hayata uzaklasir. Ve tabi Rabbine de.
Insan, bu dünyaya yasamak için gelmistir. Yasamak, incelikleri ömrümüzün incisi yapmaktir. Bu inceliklerin incisini süphesiz tarih boyunca tasavvuf erbabi, mürsid-i kâmiller dizmistir. Onlarin mirasi halen capcanli, halen geçerlidir. Incelikler ve edepler ancak bu özel ve güzel örneklerden ögrenilir. Çünkü onlarin ögretisi derin bir irfana, saglam bir tecrübeye, kalb-i selime ve akl-i selime yaslanir.
Dünyayi güzellestirmek, ahlaki güzellestirmekle mümkündür. Baska türlüsü zaten mümkün degildir. Ahlaki güzel olmayan birisinden hangi güzelligi bekleyebiliriz ki? Derdimiz dünyanin maddi güzelliklerine sahip olmak, bunlari biraz daha artirmak, dünyaya yatirim yapmak degil elbette. Güzellestirmek, basta insan olmak üzere bütün canlilarin hayatini yasanabilir, yasayabilir hale getirmektir.
Yasamak ve yasatmak için ömrümüzü edeplerle süslememiz gerekir. Böyle bir dünya güzel bir dünyadir, güzellesmis bir dünyadir. Bu güzellikler bizlerin ayni zamanda ahiret yatirimidir.
Sonuç olarak, edep haddini bilmektir, diyebiliriz. Ve Allah Teala, haddini bilip onu asmayan kula merhamet eder ve feyz ile bereketinin kapilarini onlara açar.

Muhterem hazirun, Hazret-i Muhammed’in peygamber olarak gönderilmesi...

Insanin fitrati tertemizdir. Ne var ki zamanla disardaki enkazin, toz dumanin külleri üzerine düser....

Ilim ve Irfan dergisinin 2024 Aralik sayisi sahsiyet dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2024