Babam Seyh Hazretleri söyle buyurmustu: “Edep hem dinde hem tarikatta çok önemli bir husustur.” Ve sözlerini söyle sürdürdü: “Edepten mahrum olanin maksadina ulasmasi mümkün degildir. Nitekim Naksibendiye tarikatinin kurucusu Sah-i Naksibend, sürekli bir biçimde yüce Allah’a, edep noktasinda kendisini basarili kilmasi için yalvardigini belirtir. Ayrica edebi olmayan insan Allah’in lütuf ve kereminden mahrum kalir.” Bu da edebin tarikatta ne kadar önemli oldugunun delilidir. Bu yüzden Sah-i Naksibend edepte muvaffak etmesi için Allah’a dua eder.
Gerçekten de aziz kardeslerim, edep muhtesem ve muazzam bir seydir. Çünkü edep, edeplinin kendisinde önemli bir duygunun varligina isarettir. Buna göre bu insan Ilahi azametin farkina varmis ve onu takdir etmistir. Zaten her insanin edebi, hak ettigi durumla dogru orantilidir ve bütün amellerine yansir. Nitekim Seyh Hazretleri buyuruyordu ki, “Edep manevi makamlari kat etmeye çalisan salikin bütün hal, hareket ve davranislarina yansir. Buna göre edepli olan insan namazinda husu içerisinde olur. Ilahi huzurda oldugunun bilincindedir. Allah’a karsi sonsuz bir edep halinde bulunur. Edepten mahrum olan kimse ise laubali bir namaz kilar, namaz içerisinde sayiklaya sayiklaya biyigiyla oynar, elbisesini düzeltir, öksürüge benzer sesler çikarir, saga sola hareket eder. Nerede bunun edebi?”
(Yazinin tamami derginin Nisan sayisinda, 56. sayi)