SAADETTIN ACAR | Şubat | 2017 | BASLARKEN
Hedeften, küçük, kiymet-i harbiyesi bulunmayan çok ufak bir sapma, zaman içinde büyüyebilir, bir kopusa dönüsebilir. Bir de bakarsiniz ki bu önemsiz gibi görü¬nen hata, zaman içinde sizi ana hedefinizden fersah fersah uzaklastirmis, onun uzagina düsürmüs.
Kafa konforumuzu bozma pahasina basit bir matematiksel hesap yapalim: Dümdüz bir yolda ilerleyen bir trenin raylarindaki bir milimlik hedeften sapma, yüz kilometre sonra yüz metreye, bin kilometre sonra bir kilometreye çikar. O ilk milimlik sapmadan sonra tren dümdüz yoluna devam etse de mukadder son degismeyecek: On bin kilometre sonra tren hedefinden tam on kilometre uzaklasmis olacaktir. Inanilmaz degil mi? Bir milimlik yanlisin maliyetine bakar misiniz? Halbuki baslangiçtaki hata, sadece ve sadece bir milimetreydi.
Devam edelim: Aya firlatilan bir uydunun ayarlarindaki birkaç milimlik sapmanin, uydunun ayi iskalamasina sebep olacagini düsünebiliyor musunuz? Yani bizden 380 bin kilometre uzaklikta bulunan ve yaklasik dünyanin dörtte biri büyüklügünde olan devasa bir hedefe nisan alirken yapacagimiz milimetrik bir yanlis hesap, bu kocaman hedefi teget geçmemize sebep olabilir. Insanin inanasi gelmiyor, degil mi? Basit hesap dedik ama sonuçlari hiç de basit degilmis meger.
Daha pratik bir örnek verelim: Istanbul’daki birinin namaza durdugunu ve Kabe’ye yalnizca bir milimetrelik bir sapmayla yöneldigini varsayalim. Burada bir milimetre olan sapma, dümdüz bir dogru üzerinde Kabe’ye yaklastigimizda gittikçe büyüyecek, oraya vardigimizda sapmanin artik kilometrelerle ölçüldügünü hayretle görecegiz. Burada sözünü ettigimiz sey fikhi bir kural degil tabiiki. Namazlarin, bu durumda sakat oldugunu falan da söylüyor degiliz. Bu konuda belirli toleranslar taninmis zaten, ehlinin malumudur. Mesele su ki, bir hedefe kilitlenen bir insanin, küçücük bir sapmayla, bir tavizle, nasil bir yanlislar silsilesine sürüklenecegi ve ona yaklastikça uzaklasacagi ya da uzaklastiginin ortaya çikacagidir. Ayrica bunu söylerken tarihi, sosyolojik bir meselenin, matematik bir kesinlik ve gerçek¬likle yüzde yüz örtüsmeyecegini de hesaba katmiyor degiliz. Sadece, hedeften küçücük bir sapmanin maliyetinin, nasil inanilmaz derecede büyük olabilecegini vurgulamak istiyoruz.
Iste tam bu nedenden dolayi tavizlere müsamaha göstermemeliyiz. Temel meselelerimiz ve ilkelerimiz konusunda çok hassas olmali, üzerlerine titremeliyiz. Bir milimlik sapmanin bile bir yil sonra, on yil sonra, yüz yil sonra bir uçuruma dönüsecebileceginin korkusuyla uyanik olmaliyiz.
Peki, sapmalar hiç olmayacak mi? Kasti olarak olmayacak tabi, olmamalidir, saptirmalara izin verilmemelidir. Ama hasbelbeser, iyi niyetten, yanlis ictihatlardan dolayi oldu diyelim, ne yapilacak? Bu durumda belirli araliklarla, insanlarin ana eksene tekrar yönlendirilmesi gerekecek. En azindan hedef ile insan arasindaki mesafe artik gözle görülür derecede açilmaya basladiginda müdahele edilmesi ve tekrar rayina oturtulmasi lazim ki, aralik bir uçuruma dönüsmesin. Ki insan ona yaklastigini varsayarken, bambaska bir noktaya savrulmasin. Ana eksen nedir peki? Bir Müslüman için o, tabiki Kitap ve O‘nun pratigi olan Sünnet’tir. Müslüman, o halde, sik sik kendisini ve çagini mihenge vurmali, Kitap ve Sünnet hedefinden sapma var mi, yok mu diye daima teyakkuzda olmali, bidat, hurafe ya da hak suretinden görünen sinsi müdaheleler varsa onlari teshir etmelidir. Onun elinde çünkü saglam, duru ve süphe götürmeyen kistaslari vardir.
Müctehidler, müceddidler bunun için önemli, mürsid-i kamiller bunun için gerekli. Çünkü onlar, rayindan çikan, çesitli (kimisi iyiniyetli) yorumlarla saptirilan ve hedefinden uzaklastirilan dini, Allah’in ihsani ve ikramiyla tekrar ana eksenine oturturlar. Onlar, din üzerinde zamanla olusan bulanikligi giderir, onu asli, safi haline döndürürler. Yol durumundan ve yol kazalarindan dolayi hirpalanan, bozulan, kirilan-dökülen parçalari elden geçirip tamir ederler. Onun sirtina bindirilmis olan fuzuli ve gereksiz yükleri atarlar. Bir nevi genel bakim yaparlar. Resul-i Ekrem (sas), müceddidlerin yüzyilda bir gelecegini beyan buyurur, bir mübarek sözünde. Bu büyük yineleyiciler (evet, yineleyici!) gelirler ve Allah’in dinine adeta yüzyillik bir bakim yapip giderler. Sonra? Sonra tekrar sorunlar olabilir, olacaktir. Yol kazalari, gereksiz bagajlar, eklemeler-çikarmalar elbette devam edecektir. O vakit yine birileri gelecek ve onu ilk safiyetine döndürecek, tekrar ana yola sokacaktir. Allah Teala diledigi sürece de bu böyle sürüp gidecektir.
Elbette bu dinin sahibi Allah’tir (cc). Bu dini koruyup kollayacak olan ve kiyamete kadar da yasatacak olan O zat-i zülcelaldir. Amenna. Ama bu koruma ve yasatmayi da, adeti geregi yine insanlarin eliyle yapacaktir. Adetullah, sünnetullah böyle isliyor: O, insanin saptirmalarina karsi yine insani istihdam ederek dinini kiyamete kadar yasatacaktir.

Muhterem hazirun, Hazret-i Muhammed’in peygamber olarak gönderilmesi...

Insanin fitrati tertemizdir. Ne var ki zamanla disardaki enkazin, toz dumanin külleri üzerine düser....

Ilim ve Irfan dergisinin 2024 Aralik sayisi sahsiyet dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2024