Ilim ve Irfan dergisinin Ocak sayisi (sayi: 53) fütüvvet dosyasiyla çikti. Fütüvvetin bir gençlik asisi oldugunu söyleyen dergi, bu asinin farkli boyutlarini okurlarina anlatiyor.
Dergide dosya kapsaminda Prof. Dr. Süleyman Uludag, Prof. Dr. Selahattin Yildirim ve Abdullah Taha Orhan imzalari yer aliyor.
Prof. Dr. Süleyman Uludag, fütüvvet kavramini tasavvufi boyutuyla da ele aldigi yazisinda bu anlayisin hayati nasil olumlu anlamda sekillendirdigini beyan ediyor. Prof. Dr. Uludag, fütüvveti söyle özetliyor: Fütüvvet, mürüvvettir, adamliktir; adam gibi adam, insan gibi insan olmaktir.
Prof. Dr. Selahattin Yildirim da fütüvvetin yasanmis ve yasanan bir hayat olduguna vurgu yapiyor. Ahlakli olmak, ince ruhlu olmak gibi kavramlar etrafinda fütüvvetin olustugunu belirten Prof. Dr. Yildirim, fütüvvetin gençlikle iliskisine de isaret ediyor: Gençlik yillari insan ömrünün en verimli çagi oldugu gibi milletler için de gençlik en büyük zenginlik kaynagidir.
Abdullah Taha Orhan ise yazisinda, ilk fütüvvet ehlini yani Peygamber Efendimizin genç sahabelerini hatirlatiyor. Orhan yazisinda, genç yasta sahabe olanlarin Peygamberimizin yaninda nasil canla basla yer aldiklarini ve valilik gibi onlara verilen büyük görevleri gündeme getiriyor.
Derginin orta sayfalarinda her ay düzenli olarak sohbetleri yer alan Seyh Muhammed Muta’ Haznevi de sohbetinde, ebedi hayatin ahirette yasanacagini, ebedi hayati cennet olarak kazanmamis için dünyada dikkat etmemiz gerekenleri vurguluyor. Seyh Muhammed Muta’ Haznevi insanin büyük sorumlulugunu nasil yerine getirecegini söyle hatirlatiyor: Yüce Allah, insana, nefsine agir gelen, birtakim sorumluluklar yüklemis ama ayni zamanda ona akil nimeti vermistir. Insan bu akil sayesinde söz konusu agir sorumluluklarin üstesinden gelir.
Mesele ipi gögüslemektir
Prof. Dr. Mustafa Kara’dan önemli bir yazi yer aliyor bu sayida. Prof. Dr. Kara, tasavvufun günümüz insanina ne söylediginin cevabini veriyor. Prof. Kara, tasavvufun asil gayesini söyle belirtiyor: Mesele tasavvuf, tarikat degil. Tasavvufa girmek, tarikata girmek isin abc’sidir. Mesele ipi gögüslemektir.
Sami Bayrakçi yazisinda, sufilerin Peygamber Efendimize olan sevgi ve bagliligini gündeme tasiyor. Bayrakçi, sufilerin gerçek mürsidi Peygamberimizdir, diyor.
Prof. Dr. Ali Akpinar ise, engelli olmak ve dini hayat kavramlarini ele aliyor. Prof. Dr. Akpinar, engelli olmanin erdemli olmaya engel olmadigini örnekleriyle beyan ediyor.
Portre sayfalarinda ilimde, irfanda, tarikatta bir yildiz olan Ismail Hakki Bursevi Hazretlerinin hayati yer aliyor. Bursevi portresini Meryem Inci Nur Babadag kaleme almis.
Seyh Ahmed Haznevi, bu sayida hatiralarla yad ediliyor. Mehmet Erken imzali yazida, üç alimin medrese yillarinda tanidigi, ders aldigi Seyh Ahmed Haznevi onlarin hatiralarindan yola çikilarak anlatiliyor.
Said Yavuz, vicdanlara sesleniyor. Allah’in Rauf isminin tecellilerini anlatan Yavuz, bu tecellilerle vicdanlarimizin ümmeti kusatacak bir kivamda olmasi gerektigini vurguluyor.
Ahmet Edip Basaran, Rasim Özdenören’in Gül Yetistiren Adam adli kitabindan hareketle, çileyle, riyazetle, murakabeyle güller yetistiren adamlarin hikayesini anlatiyor.
N. Nezihi Pesen, Kirkambar sayfalarinda okura tadimlik bilgiler sunuyor.
Kemal Özer, insani fitratina çagirmaya devam ediyor. Özer, çagrisinda helal ve Tayyib gidanin önemine isaret ediyor.
Ilim ve Irfan dergisi her ay oldugu gibi bu ayda da Gülbahçe çocuk ekiyle gönüllere misafir oluyor.