Nefsinin günah ve kötü islerden arzuladiklari hususunda hevasina uyan ve önündeki önemli is olan kiyamet günüyle ilgilenmeyen kimseden daha sapkin birisi yoktur. Hatta bu kimseye hakki duymayan bir sagir, nuru görmeyen bir kördür denilebilir. Islerin sonunun nereye varacagini da düsünmez.
Kur’an’da böyle bir adamin vasfi hakkinda söyle bir ayet vardir: “Heva ve hevesini Tanri edinen, bilgisi oldugu halde Allah’in sasirttigi, kulagini ve kalbini mühürledigi, gözünü perdeledigi kimseyi gördün mü? Onu Allah’tan baska kim dogru yola eristirebilir? Ey insanlar! Anlamaz misiniz?” (Casiye, 23)
Kötülügü emreden nefsinin her istediklerine uyan bu kimseden daha cahil ve daha sapkin birisi var midir? Kesinlikle yoktur.
Dünya hayatina aldanmis ve ahireti unutmus kisiyi gemiye binen kimseye benzetebiliriz. Bindigi gemi batmak üzeredir. Batmasina sadece dakikalar kalmistir. Bu cahil ve magrur insan ise batmaktan kurtulmak için cankurtaran botu aramaya çalismiyor, batmamak için boynuna takacagi cankurtaran simidi bulmak için acele etmiyor da gemideki odasini süslemekle mesgul oluyor; duvarlari resimlerle süslüyor, yerin tozunu süpürüyor ve kendine sunu diyor: Eger gemi kesin batacaksa ömrümün kalanindan zevk alayim. Iste bu insan bütün ömrünü ifsad ediyor ve hayatina kiyiyor. Maalesef, nefsine uyuyor da; hayatini kurtarmak için çabalamiyor.
Önce kendi nefsime sonra size hitap ediyorum ey kardeslerim. Güzel ameller biriktirmedigimiz su gelip geçen ömre yaziklar olsun. Yolculuk yaklasti fakat biz ne azigimizi topladik, ne de Allah’la karsilasmak için hazirlik yaptik. Hasat mevsimi yaklasti fakat biz kiyamet günü Allah’in rizasini kazanmak için ne tohum attik ne de salih ameller ektik.
(Yazinin tamami Ilim ve Irfan Dergisi Aralik 2012 sayisinda...)