SAADETTIN ACAR | Mart | 2016 | BASLARKEN
Haznevi Ilim ve Irfan Vakfi, bilindigi gibi bundan kisa bir süre önce kuruldu ve faaliyetlerine basladi. Bundan dolayi Allah Tealaya sonsuz hamd ve senalar ediyoruz. Hasbelkader yöneticiligi -acizane- bize lütfedilen vakfimizin kurulusunun, bu yola gönül vermis olan kardeslerimiz arasinda ciddi bir heyecana vesile oldugunu büyük bir memnuniyetle müsahede ediyoruz. Bu vesileyle tebriklerini ileten, sevinçlerini bizimle paylasan, mesaj atan ve vakfimiza alaka gösteren bütün kardeslerimize tesekkürlerimizi iletiyoruz. Allah Teala bizlere istikamet üzere yürümeyi nasip etsin ve bizleri Resul-i Zisan’in ve sadat-i kiramin yolunda sabit kilsin. Ilim ve Irfan dergimizin önceki sayilarinda (Aralik 2015, sayi 40) vakfimizin kurulus amacina ve yapacagi faaliyetlere dair genis olarak yer vermistik. Tabii olarak, vakfimizin kurulusunu duyurmamizla birlikte insanlarin alakasi da artti. Bu güzel gelismelerle birlikte, bizim neden böyle bir yola basvurdugumuza dair ve bundan sonra takip edecegimiz metodla ilgili genis bir açiklama yapma zarureti hasil oldu. Biz de, kardeslerimizin çesitli yollarla bize ulasip vakfimizin çalismalariyla ilgili sorduklari sorulara ve merak ettikleri meselelere topluca bir cevap verme ve müsterih olmalari için onlari bilgilendirme geregini duyduk.

Islam ve vakif kavrami
Önce genel olarak vakiflarin durumuyla ilgili birkaç tespit yapalim:
Vakif müessesesi Islam tarihinin en eski kurumlarindan biridir. Resulullah Efendimiz döneminden baslayarak rasid halifeler döneminde de daha bir hiz kazanarak vakiflarin olustugunu, bugünkü kurumsal sekliyle olmasa da gaye olarak yoksullara, yetimlere, yardima muhtaçlara, ilim talebelerine, yolculara, borçlulara yardim etmek üzere bu tür müesseselerin çalismalar yaptigini, özellikle gayri menkullerin vakfedilmesiyle ilgili faaliyetler yürütüldügünü, rivayetlerle sabit oldugu için, biliyoruz. Yine ilk dönem müctehidlerinin, vakif müesseseleri ve vakif malla¬rinin kullanimina dair ictihadlari, yorumlari da, bizlere bu kurumlarin Islamiyet’in ilk yillarindan itibaren aktif olarak hizmet verdiklerini gösteriyor.
Günümüzde ise vakiflar devletin siki denetiminde faaliyetlerini sürdürmektedir. Dolayisiyla denilebilir ki istismara en kapali kurumlar vakiflardir. Bütün gelir ve gideri kurusu kurusuna devlet tarafindan takip edildiginden bu kurumlar tamamen seffaftir. Vakfedilen mallarin, ayni ve nakdi yardimlarin tamami belgelidir ve bunlarin ne amaçla kullanildiklari kayit altindadir. Bundan dolayi, gayri mesru bir isin yapilmasina ya da vakfa bagislanan mallarin zayi olmasina imkan yoktur. Sunu da not edelim: Vakiflarin kimi usulsüzlüklerinin dünyadaki cezasi hapistir. Ahirettekini söylemeye bile gerek yok.
Vakfin temel hedef kitlesi yardima muhtaçlar, dul ve yetimler, ilim talebeleri vb. kesimlerdir. Maddi durumu iyi olan, iase ve ibatesinde baskasina muhtaç olmayan insanlara vakif hiz¬metlerini götürmeye imkan yoktur. Hele hele kendisiyle organik bagi bulunmayan bir kuruma (bir dergaha ya da medreseye) bir kurus dahi para aktarmasi imkan dahilinde degildir. Resmi prosedür kesinlikle buna müsaade etmemektedir.

Vakfimiz geleneklerine sadiktir
Vakfimiz, temel Islami hassasiyetlere riayet ederek ve kendisini baglayan resmi ve hukuki sinirlarin içinde kalarak faaliyetlerini sürdürecektir. Bununla birlikte, bugüne kadar mensubu oldugu Haznevi dergahinin ayirici özelligi olan “insanlardan mal toplamama” ilkesine de siki sikiya baglidir. Çünkü bu müessesenin, tarikatin bugüne kadar süregelen hizmetlerine, Haznevi dergahinin mürsidi muhterem Seyh Muhammed Muta’ Haznevi Hazretlerinin medresesi ve tekkesine, herhangi bir maddi katki yapmasi söz konusu bile degildir. Muhterem Seyhimiz bugüne kadar oldugu gibi bundan sonra da tarikat hizmetlerini kendi imkanlari ölçüsünde ve ticaret yaparak kazandigi helal maliyla sürdürmeye devam ediyor. Vakfimizin, Seyh Hazretlerinin tekke ve medresesine ya da insa ettigi Gaziantep’teki külliyeye bir kurus dahi olsa maddi bir katkida bulunma durumu asla mümkün degildir. Çünkü orasi vakfa bagli olmayip sahis insaati olarak yaptirilmakta ve vakfin bir sahis faaliyetine yardimda bulunmasina da hukuken izin yoktur. Yani Seyh Hazretlerinin gösterdigi hassasiyet ve müstagni durusu buna engel olarak tek basina yeterliyken, bunun yaninda resmi olarak da bunun yapilmasina imkan olmadiginin bilinmesi gerekir.
Sunu bir daha net olarak ve altini çizerek ifade edelim ki; Gaziantep’te yapimi devam eden külliyeye, Seyh Hazretlerinin bugüne kadar sürdürdügü tarikat hizmetlerine ve medresesine vakfimizin maddi olarak bir kurus bile katki sunmasi söz konusu degildir. Dedigimiz gibi, Seyh Hazretlerinin ilkelerinin yaninda kanunlar da buna müsaade etmemektedir.

Infakta öncümüz ve önderimiz
Haznevi dergahinin yaklasik bir asirdir devam eden geleneksel hizmetlerinde kimseden bir sey talep etmemesi, talepten de öte teklif edildiginde bile kabul etme¬mesi, kendisine gönül vermis olan insanlarin baska baska kurum ve kuruluslara, sevenlerini, belki de hayirli hizmetlerin hakkini veremeyecek olan sahis ve müesseselere katki sunmaya götürmüstür. Sunu açik bir sekilde ifade etmek gerekir ki, bir mürsidin, sevenlerini namaza ve oruca çagirmasi, giybetten ve yalandan uzak tutmaya gayret etmesi kadar, gönüldaslarini hayra tesvik etmesi, infaka ve sadaka ver¬meye yönlendirmesi de en temel vazifelerindendir. Bundan dolayi muhterem Seyhimiz, “emr-i bi’l-ma¬ruf ve nehy-i ani’l-münker” vazifesi çerçevesinde, her zaman insanlari hayir yapmaya, Allah yolunda infak etmeye tesvik eder. Kendisi de bu konuda sevenlerine örnek ve öncü olur. Onun va’z u nasihatlerinden etkilenen insanlarin bir hayir kuru¬muna bagista bulunmasi, mallarini ve ticaretlerini arindirmak için infak etmesi kadar dogal bir sey olamaz.
Isin bir diger boyutu da sudur: Çogu zaman sevenlerinin, yapacaklari hayir ve hasenatin onun eliyle ve onun kontrolünde gerçeklesmesini talep ettiklerine sahit oluyoruz. Süphesiz bir mürsid-i kâmil tasarruf edilecek yerleri çok daha iyi tespit edecektir. Seyh Hazretlerini taniyanlar, kendi zatina dünyalik hiç bir seyi kabul etmeyecegini çok iyi bilirler çünkü Allah’a sükürler olsun ki ciddi miktarlarda zekat çikaracak kadar varliklidir. Ama yine de ondan, bu bagislari yönlendirmesini, hakiki muhtaçlara ulastirmasini talep edenler her zaman olur. Seyh Hazretleri de imkan dahilinde bazi adresler gösterir, insanlar da gönül rahatligiyla o sahsa ve müesseselere bagislarda bulunurdu. Bir mürsidin, infak yapmak isteyen birisine, “Hayir, infakta bulunma!” gibi bir sey söylemesi mümkün mü?
Bu sekilde tavsiye ve yönlendirmeleri aynen devam etmekle birlikte, Seyh Hazretleri, egitim alaninda faaliyetler yürütmek; özellikle üniversite gençlerine ahlaki ve dini egitim hizmetinde bulunmak; dul¬lara, yetimlere ve yoksullara yardim etmek üzere bir vakif kurma geregi duymustur. Aslinda zaman içinde ikna olmustur demek en dogrusu. Çünkü yillardir sevenlerinin bu yönde bir beklentisi ve istegi vardi; üstelik bu konuda kendisine defalarca müracaat edildiginin hepimiz sahidiyiz. Yogun istisareler sonu¬cunda da Seyh Hazretleri, devam edegelen hizmet metodlarina sadik kalarak, tabiri caizse, yeni bir kulvarda hizmet vermek üzere bu vakfin kurulusuna izin vermistir. Sadece izin vermekle kalmamis hem vakfin bütün kurulus masraflarini karsilamis, hem çok ciddi bir para tutan vakif sermayesini kendisi bagislamis, hem de bugüne kadar vakfin tüm masraflarini kendisi karsilamistir. Bunun yaninda düzenli olarak vakfa ciddi bagislarda bulun¬maya da devam ediyor.
Bugüne kadar sevenlerini hayra tesvik edip örnek oldugu gibi, vakif konusunda da en büyük fedakarligi yine kendisi yapmis ve yapmaya da devam etmektedir.
Bunlari uzun uzun anlatmamizin sebebi sudur:
Seyh Muhammed Muta’ Haznevi Hazretleri, vakif kurarak babasindan ve dedesinden tevarüs ettigi adaba baglilikta en ufak bir taviz vermis degildir. Allah Tealadan ona güç-kuvvet vermesini, saglik ve afi¬yet içinde bir ömür nasip etmesini diliyoruz.

Vakfimizin çalisma alanlari
Vakfimiz, Seyhimizin talimatlari ve yönlendirmeleriyle özellikle kültür, egitim ve sosyal projeler alaninda yogunlasacaktir. Bunlari, “insallah, Allah izin verirse” kaydiyla özetleyelim:
Üniversite gençlerine yönelik faaliyetlerde bulunacak, onlarin barinma ve iaselerine yönelik çalismalar yürütecek. Bunun için de yurtlar ve ögrenci evleri konusunda yogun bir çalisma içinde olacak.
Üniversite ögrencilerine burs verecek. Yardima muhtaç olan ögrencilere herhangi bir karsilik beklemeksizin egitim yardiminda bulunacak.
Orta ögretim ve üniversite gençlerine yönelik seminerler, kurslar düzenleyecek. Özellikle imam-ha¬tip ve ilahiyat ögrencilerine yönelik merkezler olusturacak. Buralarda okul derslerine yardimci olacak egitimler verilecek.
Irfani egitim veren merkezler ihdas edecek. Tasavvufun temel meselelerinin arastirildigi arastirma merkezleri kuracak.
Türkiye genelinde ve imkan olursa yurtdisinda büyük çapli konferans¬lar, paneller düzenleyecek. Dini ve ahlaki anlamda insanlari egitecek programlar tertip edecek. Ilim ve irfan gelenegimizi sürdürmek üzere yayinlar üretecek, tercümeler yapacak ve insanlarin istifadesine sunacak. Vakfimizin, Seyh Hazretlerinin tali¬matiyla üzerinde çokça durdugu bir önemli çalisma da yetimlere yönelik olacak. Bu çerçevede vakfimizin temel hedeflerinden birisi olarak bir “Yetim Merkezi” açilacak.
Özellikle ciddi bir mülteci sorunu ile yüzyüze olan dünyamizda, yerlerinden-yurtlarindan göç etmeye zorlanan insanlara, kira, gida ve diger temel ihtiyaçlarin karsilanmasi noktasinda yardimda bulunacak. Bunun için gerekirse uluslararasi organizasyonlar düzenleyecek.

Bizlere düsen vazife

Vakiflar, Islam tarihi boyunca hayatiyetini sürdürmüs önemli müesseselerdir. Resulullah Efendimiz (sas) döneminden baslayarak bu kurumlar daima var olmus ve hayir/egitim faaliyetlerinde bulunmuslardir. Günümüzde de vakif müessesesi en güvenilir ve seffaf kurumlarin basinda gelmektedir. Vakfimiz da, kurucusu Seyh Muhammed Muta’ Haznevi Hazretlerinin bizzat yönlendirmeleriyle bu temel adap ve ögretilere siki sikiya bagli kalacaktir.
Haznevi tarikatinin hizmetleri bugüne kadar oldugu gibi bundan sonra da ayni hassasiyetlerle ve tevarüs edilen adaba sadakatle yoluna devam edecektir. Vakfimiz da bu hizmet kervaninda kendisine yeni bir kulvar açmaya çalisacaktir.
Bizlere düsen vazife, bu tür hayir kurumlarina destek vermek ve güçlenmelerine katki sunmak olmalidir.
Muvaffakiyet Allah’tandir. O’nun (cc) her seye gücü yeter. Peygamber Efendimize, aline ve ashabina salat ve selam olsun.

Muhterem Müslümanlar, sahabe-i kiramdan rivayet edildigine göre Ramazan-i serif yaklastiginda...

Mübarek Ramazan ayinin gölgesi üzerimize düstü. Çok sükür yeniden ulasiyoruz bir kutlu zaman dilimine....

Ilim ve Irfan dergisinin Mart 2024 sayisi Ramazan dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016