Hiç süphesiz Müslümana yakisan güzel özelliklerin basinda sabir gelir. Müslüman sabirla her türlü güzelligi elde eder, onunla en yüksek makamlara ulastigi gibi en üstün amaçlarini da gerçeklestirir. Ayrica sabir sayesinde Ilahi mükafata mazhar olur. Sabir, salih mü’minlerin, muttakilerin ve Ilahi ikramlara mazhar olmus seçkin insanlarin özelligidir. Onlar sabir sayesinde dünyada kurtulus ve zafer elde ettikleri gibi ahirette de bol ödüller alacaklardir.

Hazret-i Peygamber’de bizim için çok güzel sabir örnekleri vardir. Amcasi Ebu Talip ve hanimi Hazret-i Hatice’nin pes pese vefatlari O’nu çok etkiledi. Nitekim bu hüzün yilinda Allah Resulü her türlü eziyete maruz kaldi, kavminin içindeki sokak serserilerinin saldirilarina ugradi ancak O (sas) yine de sabretti.

Ayrica Islam’i yaymaya basladigi ilk yillarda kavminin direnisiyle karsilasti ve davasina engel olmak için her türlü çareye basvurdularsa da yine davasindan geri dönmedi. Belki bir destekçi bulabilirim, ümidiyle gittigi Taif’te de daha fazla iskenceler gördü, mübarek ayaklari kanayincaya kadar tasli saldirilara ugradi ve Taif’ten üzüntülü bir sekilde geri dönerek Taif duasi olarak bilinen meshur yakarisiyla Rabbine sigindi: “Ya Rabb! Güçsüzlügümü ve insanlar arasindaki itibarsizligimi sana sikayet ediyor, durumumu sana arz ediyorum. Sen güçsüzlerin Rabbi oldugun gibi benim de Rabbimsin! Allah’im, beni kime teslim ediyorsun? Dinime ve davama düsman olan uzak insanlara mi? Eger basima gelen bu felaketler bana olan kizginligindan kaynaklanmiyorsa katlanirim, önemli degil, ancak verecegin afiyet benim için daha genistir. Karanliklari aydinlatan, din ve dünya islerini yoluna koyan nuru veçhine siginiyorum; beni gazabindan koru, benden razi ol. Güç ve kuvvet ancak seninledir!” (Ibn Hisam, 2/68)

(Yazinin tamami Ilim ve Irfan dergisinin Kasim (2014) sayisinda.)