ILIM VE IRFAN DERGISI EYLÜL (25. SAYI) SAYISI BASIN BÜLTENIDIR!
ILIM VE IRFAN DERGISI 3. YILINA GIRDI
Ilim ve Irfan dergisi çagin getirdigi sorumluluklar karsisinda üzerine düseni hakkiyla yerine getirme kararliligini her sayi bir kez daha ispat ediyor. Bu sayiyla birlikte 3. yilina giren dergi, ilk günkü heyecanla yoluna devam ediyor.
Bir duvarin taslari gibi olmaliyiz, ilkesiyle 25. sayisini çikaran dergi, mü’min mü’mine muhtaçtir anlayisini bütün yüreklere hatirlatiyor. Birlik olmanin, bir topluluk içinde bulunmanin, sosyal hayati ibadet hayatiyla bütünlestirmenin önemine vurgu yapan dergi, ayin zamanda büyük bir toplumsal vicdana ve suura isaret ediyor.
Islam’i bütün hususiyetleriyle, bütün amaçlariyla, bütün kurumlariyla yasayabilmesi için bir müminin baska müminlere ihtiyaç vardir. Namaz kilmak için cemaate, o camiyi yapabilmek için yardimseverlere, zekat vermek için yoksula, ilim ögrenmek için hocaya, cihad etmek için silah arkadasina muhtaçtir.
Ahlaki erdemleri gerçeklestirmek için de söylediklerimiz geçerlidir. Tevazuyu yasayabilmek, hosgörülü olabilmek, digergam davranabilmek için hep bir baskasina muhtaciz. Insanin en büyük ihtiyaci nihayetinde bir baska insandir.
Bu genis çerçeveden hareketle hepimiz ayni iman duvarinda kardesiz, birimize gelen hepimiz için bir tehlikenin varligina isaret etmektedir. Iste bu tehlikeler karsisinda Ilim ve Irfan tarihi bir misyon ve sorumlulukla hepimize birlik olmanin, dirlik olmanin güzelligini hatirlatiyor.
Birlik ve beraberlik
Dosya kapsaminda Yard. Doç. Dr. Ebubekir Sifil, Prof. Dr. Ali Akpinar ve Doç. Dr. Selahattin Yildirim’in yazilari yer aliyor. Bir toplulugun içinde olmanin zaruretlerini, avantajlarini ve risklerini degerlendiren Ebubekir Sifil, Asr-i saadet neslini, toplulugunu hatirlatarak o toplumun gökten inmedigini, Resululllah’in sohbetleriyle insa edildigini belirtiyor. Sifil, bugün farkli cemaat ve gruplar içinde bulunmayi ise söyle degerlendiriyor: “Farkli cemaatler ve gruplar içinde olmayi bir ayricalik degil, Ehl-i Sünnet’in cadde-i kübrasinda bir renklilik olarak algilamak ve herkesin kendi anlayisi içinde bu dine hizmet gayesi güttügünü unutmamak durumundayiz.”
Prof. Dr. Ali Akpinar ise Müslümanlarin birlikteligini sosyal hayat üzerinden degerlendiriyor. Islam’in sosyal bir din oldugunu vurgulayan Prof. Akpinar, “Islam’daki bütün ibadetlerin sosyal bir yönü vardir. Dinin diregi namaz, bireysel olarak kilinabilse de onu cemaatle kilmak çok daha faziletlidir. Hatta cuma, bayram ve cenaze namazlari tek basina kilinamaz.” Diyor.
“Allah’in Ipine Birlikte Sarilmak” baslikli yazisinda Doç. Dr. Selahattin Yildirim ise, ferdiyetçilik yerine topluluk halinde, birlik içinde hem dini hem de sosyal hayati yasamanin önemine vurgu yapiyor. “Kitap ve Sünnet, Müslümanlara gerek ibadet hayatinda gerekse sosyal hayatta ferdiyetçilikten sakinmalarini ve cemaat halinde yasamalarini emreder. Bundan dolayidir ki yolculuga dahi bir cemaat olusturabilecek üç kisi ile çikilmasinin Sünnet’e daha uygun oldugu Peygamberimiz (sas) tarafindan bildirilmistir.” diyen Doç. Yildirim, birlik olmanin ayni zamanda Peygamberimizin sünnetine en uygun hareket tarzi oldugunu beyan ediyor.
Irfan Kaynagi sayfalarinda her ay düzenli olarak sohbetleri yer alan Seyh Muhammed Muta’ Haznevi bu sayida, en büyük gücümüzün birlik halinde bulunmamiz oldugunu belirtiyor. “Birlik ve beraberlik içerisinde olan topluluklar baskasina üstünlük saglar. Insanlar yardimlasmayla amaçlarina ulasir. Nitekim hayir ve güzelliklerin tamami birlik ve beraberlikte olmasaydi, cemaatle kilinan namaz, cemaatsiz kilinan namazdan çok daha fazla sevap olmazdi.” diyen Seyh Muhammed Muta’ Haznevi, ayrilik, ihtilaf, kin, kizginlik ve tartismanin sonucunun hem dünyada hem de ahirette zarardan baska bir sey olmayacagina isaret ediyor.
Tefekkürden kisisel gelisime
Dergi sayfalarinda bir birinden önemli yazilar okurlarini selamlamaya devam ediyor. Prof. Dr. Süleyman Derin, tasavvuf ve ruhbanligi karsilastirdigi dikkate deger yazisinda somut örneklerden hareketle manastir ve tekke kültürüne dair çok çarpici bilgiler veriyor. Dervis ile rahip arasindaki farklara dikkat çeken Prof. Derin, iki unsurun aslinda ayri dünyalarin insani oldugunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
Prof. Dr. Süleyman Uludag ise, kavramlar üzerinden tasavvuf ve irfan hayatimiza yeni bir bakis getiriyor. Bu sayida fikir ve tefekkür kavramini merkeze alan Prof. Uludag, “Tefekkür, kulu zahirden batina, sathi olandan deruni olana, lafizdan manaya, cüz’iden külliye, batildan Hakk’ tasir. Bu yüzden tefekkür manevi bir yolculuktur.” diyor.
Muhammed Emin Yildirim, Hazret-i Ebubekir’in hayatini ve samimiyetini çok genis bir çerçeveden hareketle bugüne tasiyor. Efendimizle geçen bir ömre sahip oldugunu belirttigi yazisinda Yildirim, Hazret-i Ebubekir’i, özellikle muhabbet, sadakat, teslimiyet, celadet ve evveliyet kavramlari etrafinda gündeme getiriyor.
Sami Bayrakçi bir ilim ve irfan mektebi olan büyük veli Necmeddin Kübra Hazretlerinin portresini sunarken Osman Toprak ilimle irfana yol almanin önemine vurgu yapiyor. Kemal Özer ise bu sayida, kisisel gelisimdeki tehlikenin boyutlarina dikkat çekiyor, kisisel gelisim kisiligimizi yok etmesin, uyarisinda bulunuyor.
Ailemiz ekiyle birlikte her okuruna ulasan Ilim ve Irfan dergisi adinin ve misyonunun hakkini vermeye devam ediyor.