MESELE NEFSE ORUÇ TUTTURMAK
Ilim ve Irfan dergisi Temmuz sayisinda oruç ve nefs terbiyesini kapsayan önemli bir dosya yer aliyor. Bilhassa tasavvuf merkezli olarak gündeme gelen nefs terbiyesi kavrami Ramazan’la birlikte adeta farkli ve özel bir boyut kazaniyor. Zira sadece bedenin degil ruhun da orucundan bahseden irfan gelenegimizde nefs terbiyesi orucun sirlari içinde özel bir öneme sahip oluyor.
Arifler dünyaya gönderilis amacimizin Allah’i tanimak yani marifetullah oldugunu bize daima hatirlatmislardir. Buna göre su yeryüzündeki bas görevimiz, ana ödevimiz, bizi var edeni tanimak ve onunla iliskimizi güzellestirmektir.
Arifler, Allah’i tanimanin önündeki baslica engelin nefsimiz oldugunu söylemektedirler. “Çikar nefsi aradan, kalir geriye Yaradan” kelam-i kibari bunun ifadesidir. Sayet bir engel olan nefsimiz Allah’la aramizdan çikarsa, biz Allah Teala ile karsi karsiya kalacagizdir.
Peki nefsimiz aradan nasil çikacaktir? Burada amaç onu yok etmek, onu öldürmek midir? Nefsi olmayan bir insan olabilir mi? Iste bu sorularin cevabi Ilim ve Irfan dergisinde bütün derinligiyle veriliyor.
Oruç ve nefs terbiyesi
Dosya kapsaminda Prof. Dr. Ahmet Ögke, Doç. Dr. Ahmet Albayrak ve Ismail Acarkan yazilari yer alirken, dosyanin anlam genisligi içinde farkli yazilar da oruç ve nefs terbiyesi kavramlarina yeni bir boyut kazandiriyor.
Prof. Dr. Ahmet Ögke, “Nefs Nedir, Nasil Terbiye Edilir?” baslikli yazisinda tasavvuf sistemi içinde Kur’an-i Kerim’den yola çikarak olusturulmus olan nefsin mertebelerini bir bir ele aliyor ve açikliyor. Nefsin yedi hali ayetler isiginda günyüzüne çikarilirken ayni zamanda bu hallerin görünüsleri ve terbiye biçimleri üzerinde de görüsler dile getiriliyor. Nefs nasil terbiye edilir, sorusunun cevabi olarak Prof. Ögke, söyle bir girisle bu konuyu anlatiyor: “Ilk basamaktan yedinci mertebeye dogru yol aldikça nefsin cismiyet, karanlik ve yogunluk özellikleri azalarak nefs, derece derece ruhanilik, nuranilik ve latiflik kazanir.”
Doç. Dr. Ahmet Albayrak ise, nefsi öldürmeli miyiz, sorusu etrafinda nefsin öldürülmesi degil terbiye edilmesi önündeki temel egilimi titiz bir yaziyla dikkatlere sunuyor. Nefsin bizim için çok büyük imkan olduguna vurgu yapan Doç. Albayrak, “Ilahi insirah ile nefsimizin farkina varabildikçe ve onu tezkiye edebildikçe iman ehli haline gelebiliyoruz; nefsimizi son mertebede ruhumuzla bütünlestirebildikçe de hakikat ehli olabiliyoruz. Nefsimiz olmasaydi bu kutlu tecrübeleri yasayabilir miydik?” diyor.
Ismail Acarkan ise yazisinda orucun nefsimizi aslinda döndürdügünü belirtiyor. Acarkan, Ramazan’in fitratimiz oldugunu belirttigi yazisinda, orucun halk âleminden Hakk’a dönüsümüzü gerçeklestirdigini ifade ediyor. “Midemize oruç tutturdugumuz gibi duygularimiza da oruç tutturmaliyiz. Kin, kiskançlik, hirs, affetmeme, küçümseme, gelecek kaygisi, üstünlük ve kibir gibi fitrattan olmayan tüm duygulara karsi oruçlu olmaliyiz.” diyen Acarkan orucun manevi bir terbiye, nefs terbiyesi yönüne özel vurgu yapiyor.
Derginin orta sayfalarinda düzenli olarak sohbetleri yer alan Seyh Muhammed Muta’ Haznevi ise Ramazan-i serifin arinmak için büyük bir firsat oldugunu ifade ediyor. Hayat nizami, ibadetler ve Allah’a kulluk görevimizde bizlerin Ramazan’la birlikte yeni bir boyuta geçmemiz gerektigine isaret eden Seyh Muhammed Muta’ Haznevi, “Kardeslerim, eger biz Islam’in ahlakiyla ahlaklanmiyor, kendimizi düzeltme yoluna gitmiyor ve nefsimizi islah etmiyorsak orucumuzun ne yarari olabilir ki? Nice oruç tutanlar vardir ki, oruçlari sadece aç kalmaktan ibaret kalmistir.” ikazindan sonra, “Akilli insan taat, ibadet ve iyilik yaparak bu ayi ganimet olarak degerlendirir, kiymetini bilir. Gaflet ve hevasatla kaybetmez. Çünkü bu ay paha biçilmez bir firsattir. Sayili olan bugünlerin degerini bilir.” diyor.
Din yasayarak ögrenilir, ögrenilerek yasanir
Dergide dikkat çeken yazilarin basinda Rabia C. Brodbeck’in kaleme aldigi “Islam’in Hayatima Kattigi Anlam” baslikli yazi yer aliyor. Bu yazi, Rabia Hanimin hidayete ermesini, Islam’la müserref olmasini hem hadise hem de duygu yönüyle çok etkili bir biçimde ortaya koyuyor. “Allah Teala insani yaratirken ona kendisini tanima ihtiyaci vermistir. Ademoglu, Ilahi suur ihtiyaci içerisindedir, kalp gözüyle görme, ahiretin tatli kokusunu içine çekme, asli yuvasina dönme ihtiyaci içerisindedir. Bu insan nefsinin en büyük özlemidir.” diyen Rabia Hanim halen de yasamakta oldugu irfani hayat çizgisine ait pek çok güzelligi bu yazida kalplere sunuyor. Rabia Hanim ilk duygularini söyle ifade ediyor, “Islam diniyle ilk defa karsilastigim zaman beni etkilen sey; güzel insan degil, insanin güzellikleri, insandan tecelli eden cemalulluah, insanin gizli hazinesidir. Hidayet nurunu idrak ettigimde, zerre kadar Muhammedi varligi tattigimda sarhos oldum.” Müslüman olduktan alti sene sonra Türkiye’ye hicret ettigini belirten Rabia Hanim, bunun tarihi cevabini söyle veriyor: Din yasayarak ögrenilir ve ögrenilerek yasanir.
Prof. Dr. Süleyman Uludag imzasini tasiyan “Ilim Nedir Ne Degildir?” baslikli yazi, ilim kavramina yeni bakis ve yorum getiriyor. Bu kavramin tarihi süreç içinde nasil anlam kazandigini anlatan Prof. Uludag, Kur’an’da hadislerde en fazla ilim üzerinde duruldugunu, bilenlerin ve alimlerin övüldügünü, cahiliye döneminin Islam’la birlikte kapandigini vurguluyor. Bugünkü anlamda bilim-ilim iliskisine de deginen Prof. Uludag, Islam’da asil makbul olan ilmin Hakk’a ulastiran ilim oldugunu beyan ediyor. Tasavvuf ve ilim iliskisine degenin Prof. Uludag, sufilere göre ilmin, Kur’an’da hadislerde anlatilan, sahabe ve tabiin tarafindan anlasilan ilim oldugunu belirtiyor.
Kutbeddin Akyüz imzasini tasiyan ve bir alim ve arif-i billah olan Seyyid Taha-i Hakkari Hazretlerinin portresini sunan yazi bu sayiya özel bir önem katiyor. Naksibendi-Halidi silsilesi içinde çok önemli bir mevkide bulunan Seyyid Taha Hazretleri manevi kimliginin yaninda dönemindeki, sosyal ve bölgesel meselelerde daima yapici görev almis, toplumsal barisin temininde önemli roller üstlenmis bir gönül adami olarak biliniyor. Anadolu’da Naksibendiligin Halidiye kolunun yayilmasindaki vazifesi ise bugün içinde ayri ve özel bir degere sahip. Semdinli’de bulunan kabr-i serifi bölgenin önemli maneviyat merkezlerinin basinda geliyor.
Ilim ve Irfan dergisinin Temmuz sayisinda yer alan diger yazilar ise söyle: Prof. Dr. Ali Akpinar, Talut Kissasi: Dua, Sabir ve Zafer; Mona Islam, Insan Neden Bayram Eder?; Yrd. Doç. Dr. Cüneyt Gökçe, Inanilmaz Kampanya; Said Yavuz, Hikmete Ayna Tutmak; M. Nezihi Pesen, Kirkambar ve Kemal Özer, Sade Iftar Sade Sahur.
Her ay usta çizer Hasan Aycin’in çizgileriyle gönül dünyamiza yeni pencereler açan Ilim ve Irfan dergisi Ailemiz ekiyle birlikte okuruna yeni bir nefes sunuyor.