Irfan dünyamiza önemli katkilar sunan Ilim ve Irfan dergisi her sayisinda tasavvuf merkezli olarak hayatimizda yeni pencereler açmaya devam ediyor.

Haziran sayisinda, “Mürsid-i Kâmil: Marifet Kapisi” baslikli dosya ile okuruyla bulusan dergi, dinin, hayatin ve tasavvufun yüzyillardir süzülerek gelmis naif ama ciddi meselelerini asil hakikatiyle bugünün insaniyla bulusturuyor. Mürsid ihtiyaci meselesinde bilhassa ülkemizde yersiz, mesnetsiz ve acimasizca yapilan elestiriler bir ara zihinlerin bulanmasina sebep olmus idi. Dogrudan bu elestirilere hiç deginmeden, bütünüyle irfan ve tasavvuf kültüründen hareketle mürsid kavramini bu sahanin kiymetli ilim adamlarinin katkilariyla okuruna sunan dergi, aydinlik, bembeyaz ve gönüllere hitap eden yazilarla meseleyi gündeme tasiyor.

Tasavvuf yolu, ruhun derinliklerine ve nefsin kuytu bölgelerine isik düsüren, kisiye kendisini tanitan bir yoldur. Kisinin kendisini tanimasinin zorlugu ortadadir. Bazi kaynaklarda hadis-i serif olarak da anilan bir sözde, nefsini taniyanin Rabbini taniyacagi ifade edilmistir. Yani Allah’i tanimak nefsi tanima sartina baglanmistir. Nefsi tanimak nefsi terbiye etmekle mümkündür. Terbiye edilmemis bir nefs kendi asli özelligini gizler. Ancak terbiye edildikçe, nefsin ne oldugunu, ne ise yaradigini, niçin yaratilmis oldugunu anlamak mümkün olur. Terbiye edilen bir nefs, üzerindeki yaniltici örtüleri ve maskeleri çikartir ve bize aslini gösterir.

Nefs terbiyesi ve insanin Rabbini taniyabilmesi yolunda mürsid, vazgeçilmez bir rehberdir; marifetin kapisidir.

Mürsid-i kâmil kimdir?
Mürsid-i kâmil dosyasi kapsaminda Prof. Dr. Süleyman Uludag, “Mürsid-i Kâmil Kimdir; Ona Neden Ihtiyaç Duyulur?” baslikli yazisinda tasavvuf hayatindan ve tarihinden süzerek baslikta sordugu sorularin yetkin ve genis bir cevabini veriyor. “Peygamberlerin varisleri, halifeleri, naibleri ve vekilleri olan kâmil insanlar ilim ve irfan, akl-i selim/ kalb-i selim ve vicdan sahibidirler. Bunlara delil, kilavuz, rehber, mürsid, hâdi, mehdi, imam, pir ve seyh gibi isimler verilir.” diyen Prof. Uludag, insan olmak için bu yolda irfan ve marifet tahsil etmek gerektigine bunun da kâmil mürsidler vasitasi ile mümkün olacagina isaret ediyor. Yine, bir veli Allah Tealanin sifat, isim ve fillerinden nasip ve hisse aldigi nispette kâmil bir mürsid ve kâmil bir insan olur, diyen Prof. Uludag, mürsinin Allah ile irtibatina da vurgu yapiyor.

Prof. Dr. Süleyman Derin ise rehbersiz, mürsidsiz kemalatin olamayacagina isaret ediyor. Tasavvuf terbiyesinde bir seyhe baglanmanin önemine yazi boyunca deginen Prof. Derin, bu baglanmanin bir sebebinin de tasavvufun sözden çok hal transferi ile gerçeklesmesi oldugunu belirtiyor. Mürsid çogu zaman müridini hali ve davranislari ile terbiye eder, diyen Prof. Derin, gerçek ile sahte seyhin nasil ayirt edileceginin de yolunu su cümleleriyle anlatiyor: “Gerçek mesayihi taklitçilerinden ayirmanin yolu, Kur’an ve Sünnet mihengidir. Mürsid, Hazret-i Peygamberin Sünnet’ine ve Islam’in bütün emirlerine uydugu miktarda kâmil ve mükemmil olacaktir.”

Doç. Dr. Selahattin Yildirim ise dosya kapsaminda, kalbimizi kime teslim sorusu etrafinda, kalbimizi teslim edecegimiz bir mürside olan ihtiyaca vurgu yapiyor. Insan kullukta uzmanlasmak istiyorsa nefsini islah etme mecburiyetindedir, bu ise ancak bir mürsid vasitasiyla gerçeklesebilir, diyen Doç. Yildirim, kulluk kavraminin bir mürsidin rehberliginde derinlik ve anlam kazanacagini isaret ediyor.

Selim Hasimoglu dosyanin tamamlayici unsuru olarak, bir mürsid-i kâmil portresi ve örnegi sunuyor. Sah-i Naksibendilerden, Imam-i Rabbanilerden, Mevlana Halid Bagdadilerden süzülerek bugünlere tasavvuf hayatinin ayni hassasiyetleri, kemalati, feyzi ve irfani bugün de yasattiginin, bu yolda insanlara seyh, rehber, kilavuz ve mürsid oldugunun bir delili olarak Seyh Muhammed Muta’ Haznevi’nin portresini sunuyor.

Evliyaullahin himmeti devam ediyor

Derginin orta sayfalarinda Irfan Kaynagi kösesiyle her ay sohbetleri yer alan Seyh Muhammed Muta’ Haznevi, bu sayida, “Evliyaullahin Himmeti Kesintisiz Devam Eder” baslikli yazisinda, merhum seyhi ve babasindan hareketle velilerin himmetinin vefatlarindan sonra da devam ettigini beyan ediyor. Seyh Muhammed Muta’ Haznevi, ayrica, bu yolun önemine ve bugün de bir irsad yolu olduguna dair su hassas vurguyu yapiyor: “Haznevi seyhinin tarikati dünya çapinda taninmis, adabinin Hak oldugu, Hazret-i Peygamberin seriatina hizmet ettigi herkesçe bilinir hale gelmistir. Herkesin kanaati su ki, Naksibendi-Haznevi tarikati san ve seref mekanidir, üzerinde en ufak bir leke yoktur. Bu yüzden baglilarinin baslari dik, alinlari açik ve Seyh Hazretlerinin prensipleriyle serfiraz, üstün bir halde bulunmaktadirlar.”

Her yazi irfan deryasindan bir damla

Derginin bu ayki portre bölümünde Saadettin Acar imzasiyla önemli bir isim tanitiliyor: Muhyiddin bin Arabi. Ibn Arabi, Islam düsünce ve tasavvuf tarihinin en önemli ve en çok tartisilan isimlerinden biridir, marifetullahi esas alarak hadis, tefsir, tasavvuf, fikih, tarih gibi alanlarda yüzlerce kitap yazmis, bu çerçevede siirler kaleme almistir. Derli toplu ve güvenilir bir portre sunuyor bu yazi.

Prof. Dr. Mustafa Kara, bu sayidaki yazisinda hikmet kavramini bilhassa müfessir merhum Elmalili Hamdi Yazir’in açiklamalarindan hareketle yeniden dikkatlere sunuyor.

Prof. Dr. Ali Akpinar, düzenli olarak Kur’an kissalarini yorumlamaya devam ediyor. Bu sayida Hazret-i Meryem var. Kur’an’da ismi açikça anilan tek kadin olan Hazret-i Meryem’in hayati ve bir mucize olarak dünyaya getirdigi oglu Isa peygamberin, bizim için tertemiz mübarek bir hayati olmustur.

Yrd. Doç. Dr. Cüneyt Gökçe, hayat bir samimiyet sinavidir, merkezli yazisinda samimiyetin berrakligini tanitirken, Mona Islam, “Hangi Ipe Tutunsak?” baslikli yazisinda, “Bir dag tirmanisi gibi hayat. Tirmanis yapmaya niyet ettiginizde öncelikle bir tirmanis yeri seçmelisiniz. Bir grubunuz olmali. Bir de grup lideri.” diyor.

Osman Toprak bu sayida, “Aklin ve Kalbin Yolu: Ilim ve Irfan” baslikli yazisinda ilim ve irfan hayatimizin bütünlügüne, ayrilmazligina vurgu yapiyor.

Lütfi Saglam imzali yazi ise, Selman-i Farisi Hazretlerinin hayat yolculugundan hareketle bir rehbere, mürside olan ihtiyaci farkli bir cepheden gündeme getiriyor. Lütfi Saglam yazida, ayrica, su vurguyu da yapiyor: “Selman’in hikayesi, üstünlügün neseple degil takvayla oldugunu bildirmektedir. Babasi Mecusi olan bir insana Resulullah’in kendisine, “Selman bizdendir, ehl-i beyttendir.” derecesini kazandiran, takvadir.”

Kemal Özer, fitratin çagrisina kula vermeye davet ediyor bizi ve sifa kaynagi olan bitkilere dikkatlerimizi çekiyor.

Ailemiz ekiyle birlikte Ilim ve Irfan, hayatimiza billur bir bakis kazandirmaya devam ediyor.
Irtibat tel: 0 212 694 98 98

Muhterem hazirun, Hazret-i Muhammed’in peygamber olarak gönderilmesi...

Insanin fitrati tertemizdir. Ne var ki zamanla disardaki enkazin, toz dumanin külleri üzerine düser....

Ilim ve Irfan dergisinin 2024 Aralik sayisi sahsiyet dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2024