MÜSLÜMANCA YASAMAK VE DUAYA SARILMAK
Islam dünyasi maddi ve manevi birçok sikintiyla bogusuyor, adeta el yordamiyla yönünü tayin etmeye çalisiyor. Felaketler, kara bulut misali basimizda dolasiyor, cografyamizin her kösesinden hiçkiriklar ve gözyaslari yükseliyor. Her karisinda ayri bir dram, ayri bir hüzün. Her karesinde yürek daglayan manzaralar.
Dogrusu Müslümanlar olarak yasadiklarimiz hiç de iç açici degil. Bela ve sikintilar azalmak söyle dursun maalesef katlanarak büyüyor. Islam cografyasi üzerinde kötü emelleri olanlar buralara huzur ve sükunun gelmesine firsat vermemek için her seyi planliyor. Tüm bunlar dogru ama sunu da hesaplamamiz lazim: Allah var, O’nun da bir hesabi ve bir plani var. Çok sükür. Çünkü O’nu devreden çikararak yapacagimiz tüm yorumlar eksik olacaktir. Evet sikintilar büyük ama Islam dünyasi da, Allah’a yaslanarak, O’ndan yardim dileyerek, bedeli ne olursa olsun bu badireyi atlatmak zorunda, bu durumdan kurtulusun çarelerini düsünmek ve üretmek zorunda. Bu dinin mensuplari siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel projeler gelistirip bu kara bulutlari dagitmanin yollarini aramalidir. Bunlari yapmali ama barisa çagiran ve adi da baris olan bu dinin müntesipleri sikintilarini asmakla kalmamali, tüm yeryüzüne de, özlemini duydugu kardeslik ve saadeti armagan etmelidir. Çünkü Islam disinda, insanligi düstügü bu çukurdan çikaracak baska bir seçenek yok. Sadece Islam dünyasinin degil tüm insanligin huzuru ve saadeti için Islam sart. Baska da bir çözüm yolu yok.
Peki bu durumdan nasil kurtuluruz? Çare nedir? Zor bir soru ama basit de bir formülü var. O da su: Müslümanca yasamak. Eger biz Islam’i ve onun ilkelerini hayatimiza tasir, onlari hakkiyla yerine getirirsek çikis yolunda en önemli adimi atmis oluruz. Çünkü Müslümanca yasamak ve Allah ile Resulü’nün diledigi gibi bir hayat sürmek, kurtulus reçetesinin bizatihi kendisidir. Tabi tedbirleri düsünecek, strateji ve politikalar gelistirecegiz ama önce elimizdeki bu nimetin ve imkanin farkina varmamiz, onu yasamamiz, hayatimiza tasimamiz lazim. Ondan sonrasi, çorap sökügü gibi pesi sira gelecektir. Iste bunun için bolca dua etmeliyiz.
Dua, en büyük silahtir
Dua çünkü, sadece zor zamanlarda degil, her zaman basvuracagimiz en önemli silahimizdir. Yalnizca darlikta ve sikintida degil, bollukta ve refahta da en fazla ihtiyaç duydugumuz sey duadir. Duaya sarilmak, kalbimize dönmek, içimize bakip “Nerede hata yaptik?” demektir.
Bu yönüyle dua bizlere bir muhasebe imkani sunuyor. Her zaman bu böyledir fakat musibetler arttiginda duanin da artmasi çok tabiidir. Peygamberler de veliler de hep böyle yapmistir. Bundan dolayi su günlerde en fazla ihtiyaç duydugumuz sey olan duaya sarilmaliyiz. Iste bu sayimizdaki “dua” dosyasini bu duygularla hazirladik. Müslümanlarin kurtulusu ve refahi için dua yerine geçmesini dileyerek dergimizin bu sayisini düzenledik. Ve bizim duamiz sudur: Kerim ve her seye gücü yeten Allah, bu sikintilarimizi huzura çevirsin. Basimizdaki bela ve musibetleri dagitsin. Kardesligimizi pekistirsin, aramizdaki ihtilaflari kaldirsin. Ve bizi Müslümanca yasamaya muvaffak kilsin.
Hiç süphesiz O’nun her seye gücü yeter.