SAADETTIN ACAR | Kasım | 2013 | BASLARKEN
Yeryüzündeki en güzel tüylü hayvanin tavus kusu oldugu söylenir. Rengarenk kanatlarini açtiginda, bu güzellige hiçbir kimsenin kayitsiz kalamayacagi iddia edilir. Bu hayvan nerede yasar, varligini nasil sürdürür bilmem ama onunla ilgili dikkate deger bir anektot bilirim:

Hayvanlar arasinda, güzelligiyle bunca söhrete sahipken, bütün diger kuslar onun yerinde olmak için adeta can atarken, tavus kusu devamli mahzun ve basi önüne egik bir sekilde düsünüp durmaktadir. Oysa normal sartlarda bu güzellige sahip olan birinin, çok mutlu, havali ve hatta burnunun biraz kalkik olmasi bile beklenir. Ama gel gör ki tavus kusu adeta yas tutmaktadir. Peki bu kocaman cüsseli ve o güzelim kanatlarini açtiginda adeta bir gökkusagini andiran hayvani böylesine hüzünlendiren nedir dersiniz? Denir ki, tavus kusunun simsiyah ayaklari vardir. Kus, ayaklarina bakip bakip üzülürmüs. Güzel tüyleri, rengarenk kanatlari, herkesin kendisine hayranca bakisi umurunda degildir: Bacaklari simsiyah ve çirkindir. Halbuki kanatlariyla örttügü için kimsenin gördügü de yok, kaldi ki bu olaganüstü güzelligin içinde kimsenin siyah ayaklariyla ilgilenecegi de yok. Ama tavus kusu bunlarin hiçbirisine aldanmaz: Simsiyah bacaklari vardir ve bu onun nesesini kaçirmaktadir. Bu durumu ünlü yazar Montaigne, Denemeler’inde “Tavus kusuna haddini bildiren, ayaklaridir” sözleriyle tablolastirmaktadir.

Simdi bu anektodu zihninizin bir tarafinda sakli tutun. Hemen ardindan da su menkibeye kulak kesilin: Büyük bir Allah dostu, ihvaniyla birlikte bir sefer halindedir. Mevsim yaz ve havalar kavurucak denli sicaktir. Yollarinin bir yerinde bir köpek lesine rastlarlar. Öldükten sonra diger hayvanlar tarafindan paramparça edilmis çok kötü bir koku yaymakta, bu igrenç kokuya birkaç metre mesafede bile tahammül edilememektedir. Bununla birlikte lesin üzerinde uçusan bir sinek bulutu hayvanin yanindan geçisi daha da zorlastirmaktadir. Lese yaklastikça ihvanin kimi yollarini degistirmekte, kimi de yüzünü ters yöne çevirerek lesin yanindan hizla geçmeye çalismaktadir. Kimisi ise burnunu kapatip aceleyle bu çirkin manzaradan uzaklasma telasindadir. Allah dostunda ise telastan öte bir dikkat var, hatta gitgide adimlari yavaslamaktadir. Çok yakin bir yerde durur ve hayranlikla hayvana bakar. Sevenleri durumdan bir sey anlamamis, uzaktan meseleyi anlamlandirmaya çalismaktalar. “Efendi, bu çirkin manzarada, tahammül edilmesi güç bu kokunun içinde ne aramaktadir?” Bir süre seyrettikten sonra, sinek viziltilarina aldiris etmeden uzaklasir Efendi. Ihvanin saskinligi dorukta. Gözlerinde ve tavirlarinda ayni soru: “Ne oldu?” Efendi bir seyler söyleme geregi duyar. Açiklama çok kisa: “Dikkat ettiniz mi hayvana! Ne güzel disleri vardi?” Hepsi bu kadar. Simdi bu iki ‘durum’u birlikte okumayi deneyelim:

Birisinde çok büyük bir güzellige sahipken kendinde bir eksik bulan tavus kusu. Digerinde çok kötü bir manzarada bile güzellik arayan bir bakis.

Ve sufilerden biri dedi ki: “Insan nefsine karsi, kendisi söz konusu oldugunda tavus kusu gibi olmali; kendisinde ne kadar güzellik ve ön plana çikarilmaya deger özellik bulunursa bulunsun, daima eksiklerini aramali, günahlariyla mesgul olmaldir. Baskasina karsi, öteki söz konusu oldugunda da, o Allah dostu gibi hep güzel bir seyler aramali.”

Muhterem hazirun, Hazret-i Muhammed’in peygamber olarak gönderilmesi...

Insanin fitrati tertemizdir. Ne var ki zamanla disardaki enkazin, toz dumanin külleri üzerine düser....

Ilim ve Irfan dergisinin 2024 Aralik sayisi sahsiyet dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2024