ILIM VE IRFAN | Nisan | 2025 | AYIN KONUSU
SADE YASAMAK IMANDANDIR

Sade kelimesi “süsü, gösterisi olmadan, yalin biçimde, gösterissiz olarak” manalarina gelmektedir. Sadelik edebiyatta, anlatimda, üslupta vardir. Bir eser ne kadar sade olursa anlasilmasi, sevilmesi, benimsemesi, tekrar tekrar okunmasi o kadar çabuk ve muhabbetli olur. Insan hayati da böyledir. Dünyaya ragbet etmeyen, az ile yetinen, sadeligin ihtisamiyla yol alan bir hayat ne güzeldir. Süphesiz bu hayatin öncüsü, önderi, rehberi, kilavuzu, mürsidi, örnegi Resulullah Efendimizdir. O’nun hayati dünya ile iliskisi bakimdan bütünüyle sadededir ancak ahiret bakimindan bütünüyle mana ile donanmis bir hayattir.
Bize düsen de budur. Dünyaya dalmamak, dünyada kaybolmamak, süse, lükse, gösterise bogulmamak daima ahiret hayatini ve saadetini talep etmek bizim de ufkumuz, gayemiz, ilkemiz, idealimizdir. Bütünüyle dünya nimetleri içinde olabiliriz ancak kalbimizi hiçbir sekilde bu nimetlere baglamamak, bu nimetlerin asil sahibinin rizasini talep etmek gayemizdir. Baskaca da gayemiz yoktur.
Zühd ve rekaik bu hususta iki temel kavramdir. Zühd; Hazret-i Peygamberin ve ashabinin hayat tarzini örnek alarak onlar gibi yasamaya çalismak, dünyaya gereginden fazla deger vermemek, bu konuda basarili olmak için de insani dünyevi arzularin baskisindan kurtarip iç huzuruna götürecek, dünya ve ahiret dengesini saglayacak ayet ve hadisleri kendine rehber edinmektir.
Rekaik ise “ince ve yumusak” anlamindaki rakikin çogulu olup hadis kitaplarinda zühd hayatini öngören hadislerin bir araya getirildigi bölümlere “kitabü’r-rikak” ve “kitabü’z-zühd ve’r-rekaik” adi verilmistir. Rikak da “yumusak kalplilik” anlamindaki rikkat kelimesinin çoguludur.
Sufiler zühdü çesitli sekillerde tarif etmislerdir: Kalbi esyadan, esyanin Rabbi olan Allah’a çevirmektir; helali talep etmektir; kanaatkar olmaktir; dünya mal ve metaindan eli, dünyaligin pesinden gitmekten de kalbi çekip korumaktir vb. Dünyaya düskün olan dünyadan düskün çikar, buyurmus arifler. Zahitlikler ve incelikler pesinde yol alan bir kalp ve onunla ete kemige bürünen bir ömür, dünyaya düsmez, dünya ile düsmez, dünyayi dost bilmez; ahiret saadetini, cenneti ve elbette Allah’in rizasini arar.
Sade hayat, sade yasamak Resulullah’in ömrünü rehber edinmek ve öylece yasamaktir. Hele hele bu devirde sosyal medyanin tamamen bir teshir, gösteris, lüks, tüketim, israf saldirisi altinda kalbini, bedenini, ömrünü ve ailesini bu yalan âlemden koruyanlara ne mutlu!


SADE HAYAT DÜNYADA
SONSUZ HAYAT AHIRETTE
PROF. DR. ALI AKPINAR

Hucurat, hücreler/odalar demektir. Bununla, Peygamber Efendimizin ailesiyle yasadigi odalar kastedilir. Kaynaklarimizdaki bilgilere göre bu odalar, Medine’de mescidin hemen bitisigine yapilan 42 metre karelik bir mütevazi evcik seklindeydi. Zaten mescidin yapiminda O (sas), “Musa’nin gölgeligi gibi bir sey yapin yeter.” buyurmustu. Odanin içerisinde de içi ot dolu bir silte, bir yastik, birkaç kap kacak bulunmakta idi. Bu dönemde Iran Kisralari, Bizans Kayserleri saraylarda yasiyordu. Medine’de de bazi Yahudi zenginleri saray evlerde yasiyordu. Nitekim bunlardan bir kisminin kalintilari günümüze kadar gelmistir. Yahudi reislerinden Ka’b bin Esref’inin köskünün günümüze ulasan kalintilari bunlardan biridir.
Mescidin genisletilmesi esnasinda sahabiler: “Peygamberin odalarindan birini yikmasaydiniz da bu ümmetin sonraki gelenleri, peygamberlerinin nasil bir evde yasadiklarini görseydiler.” diye aglasmislardi. Tabiinden Said bin Müseyyeb de “Vallahi, onlarin olduklari hal üzere birakilmalarini ne kadar arzu ederdim. Medinelilerden yeni yetisenler ve Medine’ye disaridan gelenler Resulullah Aleyhisselamin hayatinda neyle yetindigini görürler de insanlar mal çogalisina ve bununla ögünüse ragbet etmezlerdi.” demistir.

HAYATIMIZ, RESULULLAH’IN SADE HAYATI OLSUN
DOÇ. DR. IBRAHIM TOZLU

Sade hayat, insanin mutlu olabilecegi kendine özgü yasama biçimidir. Her türlü mesakkat, gösteris ve satafattan uzaktir. Hayat sekli bir mü’min için inanciyla alakali deger kazanirken iman degerleri olmayan kimse için elbette çok daha farkli ölçüler ortaya koyar. Sevgili Peygamberimizin hayat tarzi temelde iki esasa dayanir. Bunlardan ilki dünyevi digeri ise uhrevi denge unsurlaridir. Resul-i Ekrem’in gerek dünyevi ve beseri yönü olsun gerekse ahirete yönelik rehberligi olsun bütünüyle O’nun örnek hayati, sünnetidir. Efendimizin dünyevi hayati yasama biçimi son derece yalin ve anlasilabilir niteliktedir. Kutlu Nebi’nin (sas) yasadigi sade hayati anlayabilmek için en yakin ashabindan Abdullah bin Mes’ud’un (ra) asagida anlatacaklari gerçekten çok mühimdir. Nitekim onun anlattigi devirde de Medine’de her zamanki gibi siradan bir gün yasanmaktadir. Yahudiler para hirsi ve ticaret hayatiyla her seyi dünyevilestirmekte diger taraftan Hristiyanlar sinsi emelleriyle dünyevi yönetim planlari kurmaktadirlar. Mekke- Medine, Kudüs, Iskenderiye, Sam ve Bizans güzergahinda satafatli bir hayatin en girift ve sosyoekonomik yaklasimlarini sergilemektedirler. Bunun sonucu dini, hayatin içine asla katmak istemeyen bir hayat tarziyla devrin insanini hayatin çekiciligi çepeçevre kusatmaktadir. Mekke ve Medine’den ticaret kervanlari güneyden kuzeye büyük bir istiha ile yürütülmekte, eglence ve edebiyatin hakim oldugu kadim Fars kültürü nice zenginlikleriyle görkemli bir hayat tarzi sunmaktadir o günün insanina.

TASAVVUF EHLI RESULULLAH’I ÖRNEK ALIR
PROF. DR. MAHMUD ESAD ERKAYA

Dünyaligi umursamamak, dünyaya deger vermemek, mali mülkü, ihtisam ve rahatligi gaye edinmemek. Buna mukabil ebedi olan ahireti arzulamak, Allah’in rizasini her seye tercih etmek, onun için gayret sarf etmek. Geceleri namazlarla, göz yaslariyla, hasretle yalvarip yakarmak. Gündüzleri halkin içerisinde olunsa da Hak ile birlikte olmak. Salih amellerin ve hayirli islerin pesinden kosarak Allah’in rizasini kazanmaya çalismak. Dini literatürde zühd kavrami ile ifade edilen bu tutum ve davranislar insanin nefsini dizginleyip dünyanin aldatici cazibesine aldanmamakla mümkün olmaktadir. Nitekim dünya hayati insanin nefsinin arzu ve isteklerine karsi koy up onu terbiye etmesiyle anlam kazanir. “Nefsini kötülüklerden arindiran kurtulusa ermis, onu kötülüklere gömen de ziyan etmistir.” (Sems, 9-10) Her türlü kötü düsünce, duygu ve davranistan arindirarak nefsi terbiye etmek insanin dünyaya kapilip gitmesinin önündeki en büyük engeldir. Fakat bunun gerçeklesmesi kolay olmayacaktir. Zira insani bu yoldan alikoyacak pek çok engel bulunmaktadir. Hiç süphesiz insanin nefsini egitme sürecinde karsisina çikacak en büyük engel, dünyevi sehvetler ve dünyevilesmedir. Bundan dolayi Peygamber Efendimiz, dünyaya ve dünyaliga karsi her zaman mesafeli durmustur.

Dosya yazilarinin tamami derginin 2025 Nisan sayisinda.

Günümüz Müslüman çocuklarinin içinde bulundugu; dinden uzaklik, inançta zayiflik,...

Hakikat nedir? Insanoglunun bu sorunun nihai bir cevabina ulasabilmesi mümkün müdür?...

Ilim ve Irfan dergisinin 2025 Nisan sayisi "sade yasamak imamdandir" dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2024