Günümüz Müslüman çocuklarinin
içinde bulundugu;
dinden uzaklik, inançta
zayiflik, ahlakta yozlasma,
Allah’in emirlerini terk etme,
haramlara dalma ve zamanlarini
bosa harcama gibi vahim durumlarina
bakacak olursak inancimizi
hedef alan sinsi savaslarin, bela ve
musibetlerin ne denli ciddi oldugunu
görürüz. Cenab-i Hakk’in
huzurunda bundan hepimiz sorumluyuz!
Herkesin kendi durumuna
ve konumuna göre sorumluklari
vardir. En büyük sorumluluk ise,
Seyh Hazretlerinin medreselerinde
yetisen ve ümmeti zayi olmaktan
korumak ve insanlari dogru yola
iletmek için ilim ögrenen alimlerin
omuzlarindadir.
Ama büyük bir üzüntüyle görüyoruz
ki -Cenab-i Hakk’in lütuf
ve ikramda bulundugu kimseler
hariç- ilim okuyanlarin birçogunun
ilimleri kendilerine vebal olmus,
insanlari dünya sevgisinden kurtarmak
yerine kendileri dünya
sevgisinde bogulmus ve dünya sevgisi
batakliginda kaybolmuslardir.
Insanlari dünya sehvetlerine karsi
ikaz edecekleri yerde, ona kapilmis
ve dünyanin avi haline gelmislerdir.
Kalbi dünya sevgisi ile dolu olanlari
ikaz edeceklerine -maalesef- niceleri
ayni kaptan içmisler ve o ayni
hastaliga yakalanmislardir. Taat
ve ibadetlerde yarisacaklari yerde
rehavete kapilmislar, zevklere
yönelmisler, dünyalik biriktirmede
ve ün kazanmakta yarisir hale gelmislerdir.
Alimleri bu halde olan bir ümmet
nasil düzelsin! Rol modelleri bu
durumda olan bir millet nasil
hakim olabilsin! Ne mümkün! Asla!
“Ey alimler; ey memleketin tuzu
alimler! Tuz bozulursa sayet, tuzu
kim islah eder!”
Yazinin tamami derginin 2025 Nisan sayisinda.