ILIM VE IRFAN | Ocak | 2025 | DIGER YAZILAR
HAYAT IMAN VE CIHAT
PROF. DR. KADIR ÖZKÖSE

Asr-i saadet döneminden beri Müslümanlar fetih suurunu diri tutmus, kendi varliklarina kastedenlere karsi serefli direnis gerçeklestirmisler, varolus mücadelesinde nice az topluluklar nice güçlü ve kalabalik ordulari Allah’in yardimiyla yenmislerdir. Allah’in vahyini, Peygamber Efendimizin mesajini, Islam’in evrensel degerlerini cümle cihana ulastirmak için Müslümanlar davalarinin ve inançlarinin önündeki engelleri bir bir asmislar, kendilerinin varligina kastedenlere karsi gazalar yapmis, seferler düzenlemis ve tepkilerini ortaya koymuslardir. Müslümanlara, müstekbirlerin Allah yolundan alikoymak için çikardiklari engelleri yok etmek üzere cihat etmelerini, bütün güçleriyle gayret göstermelerini farz kilan Rabbimiz gerektiginde cihat etmeyi en karli ticaret olarak su sekilde tavsif etmektedir: “Ey iman edenler! Elem verici bir azaptan kurtaracak bir ticareti size göstereyim mi? Bu, Allah’a ve Resulü’ne inanmaniz, mallarinizla ve canlarinizla Allah yolunda cihat etmenizdir. Bilirseniz bu sizin için daha hayirlidir.” (Saf, 10-11)

YOLA ÇIK, YOL AÇIK
DR. KUTBEDDIN AKYÜZ

Bulundugu cografyadan ayrilmayan bir insanin ufku yasadigi vadinin sinirlari kadar dardir. Böylesi bir kimse yetistigi çevrenin dogrularini “mutlak hakikat” olarak kabul eder ve baska bir gerçekligin varligina ihtimal dahi vermez. Böylece kendi dünyasinin disinda kalan her seyi yadirgar hatta reddeder. Oysa bir kez yola çikip yeni iklimlerle, farkli cografyalarin rüzgarlariyla tanisan kimse hakikatin sadece bir çizgiden ibaret olmadigini anlar. Gördügü her yeni kültür, duydugu her farkli ses ona hakikatin ne kadar zengin ve çok boyutlu oldugunu fisildar. Böyle bir insan karsisina çikan her seye düsmanlikla degil merakla yaklasir. Onu anlamaya, kavramaya çalisir; çünkü bilir ki dünya kendi adimlarinin ötesine uzanabildiginden çok daha genistir. Her farkli cografya, her yeni insan ona kendi içinde sakli olan baska bir aynayi tutar. Dolayisiyla seyahat eden kisi sadece bir yerden bir yere gitmez ayni zamanda nefsine ve ruhuna dogru bir yolculuga çikar. Yeni gördügü her sey kendi dar kaliplarini sorgulamasina, zihnindeki taslasmis düsünceleri yumusatmasina vesile olur.
Seyahat etme suretiyle bir çölün sabrini, bir okyanusun sonsuzlugunu ve daglarin vakur durusunu tanima firsati bulan kisi, hayati daha genis bir perspektifl e degerlendirme yetisi kazanir. Farkli cografyalarda insanlarin yasam mücadelelerini ve kültürel zenginliklerini gözlemleyen kisi, insan dogasinin ne denli çesitli ve renkli oldugunu daha derinlemesine kavrar. Öte yandan çesitli toplumlarin hayat tarzlarini, geleneklerini ve hayata bakis açilarini incelemek, kisinin kendi düsünce dünyasini genisletmesine katkida bulunur. Bu süreç, insanlarin farkli kosullarda hayatta kalma çabalarini ve insani takdir etmesine imkan tanir. Ayni zamanda bu sayede kisi kendi yasamina dair de farkindalik kazanir; kendi sartlarinin kiymetini daha iyi anlar ve daha derin bir sükran duygusu gelistirir. Söz konusu gözlemler, insanin empati yetenegini güçlendirir, onu baskalarinin bakis açilarini, deneyimlerini anlamaya ve onlardan istifade etmeye tesvik eder.

HAZRET-I PEYGAMBERIN YEME ADABI
ISLIM GÜMÜSTEKIN

Hazret-i Peygamber yemekle alakali temizligi ise dikkat çekici bir sekilde bereketle irtibatlandirmistir. “Yemegin bereketi yemekten önce elleri, yemekten sonra da elleri ve agzi yikamaktir.” buyurmustur. (Tirmizi, Etime 39; Ahmed bin Hanbel, Müsned, 1/441) Kisinin gün içerisinde elleri etrafindaki seylere dokunup kirlendigi için fiziksel temizlige dikkat çekilir ancak burada sadece fiziksel temizlikle yetinilmez ve bunun manevi boyutuna da isaret edilir. Bu hususta bereket kavrami ile genel olarak yemegin hayir ve faydasini artirmak kastedilmistir diyebiliriz. Bu özellik, sadece bireysel temizlik veya karin doyurmayla irtibatlanmayacak daha üst bir anlama bizi iletir.

EL-BAIS (cc)
AHMET EDIP BASARAN

Kadim hükümdür, bilirsiniz; ölümü anlamayan hayati anlayamaz. Hayatin kadrini kiymetini bilmek ölümün verdigi hakikat dersinden geçer. Nedir o ders? Cenab-i Hak, Mülk suresinin ikinci ayetinde mealen söyle buyurur: “O ki hanginizin daha güzel davranacagini sinamak için ölümü ve hayati yaratmistir.” Dikkat edilirse buradaki Ilahi siralamada ölüm hayattan önce gelir. Bu da ölümün hakikatine dair bir isaret tasimaktadir. Ölüm olgusundaki hikmet onun ayni zamanda bizi bir hayattan baska bir hayata baglayan bir köprü olmasinda saklidir. Ölüm bir dirilmeden bir baska dirilmeye dogru giden insan için bir hikmet kapisidir. Bu kapi bizi dünya tarlasinda ektiklerimizin bir toplami olan “yasamak yükü”yle öteye baglar.

ALLAH’IN LÜTFU GECIKIR MI?
DR. ABDULLAH TAHA ORHAN

Zaman ve mekanla sinirliyiz. Einstein’a göre, dört boyutlu bir dünyada yasiyoruz bu yüzden. Mekanin üç boyutu ve bir de zaman boyutu olmak üzere. Fakat tam olarak bu sinirlarla kayitlanmamis varliklar bu dünyada bile mevcut. Örnegin melekler, ruhlarimiz vd. Beden ve nefsimizi esas alarak yasadigimizda ise kendimizi bir kapana kisilmis gibi hissetmemiz normal. Insani kabaca üç merkezden; beden, nefs ve ruhtan olusan bir varlik olarak ele aldigimizda eger beden ve nefsin sözü varligimizda ruhtan fazla geçiyorsa bu durumda zaman ve mekan kisitliligimiz artiyor. Üzülüyoruz, daraliyoruz, sikiliyoruz. Mesela böylesi durumlarda en fazla söyledigimiz sözlerden birisi de “bir seylere geç kalmak” oluyor. Çünkü kendimizi zamana asiri bagimli addediyoruz. “Benden geçti” diyoruz ya da “Artik benden adam olmaz.” Yahut “Bu yastan sonra mi ögrenecegim?” diye omuz silkiyoruz. Baska örnekler de mümkün. Mesela biri bize bir hata yaptiginda ve üzerinden belli bir “zaman” geçtikten sonra özür dilediginde, kabul etmek istemiyoruz: “Artik geçti…” Nefsimiz sazi eline aliyor ve hem kendimizin hem de baskalarinin geç kalmisligina bizi inandirmaya çalisiyor.

EL OLANA SAHIP ÇIKALIM
SAID YAVUZ

Insani yankisiz birakmak. Sanirim ona yapilabilecek en büyük zulümlerden biri budur. Güzel isler yapan bir kimseyi her neyse yaptigi yapip ettigi ile bas basa birakmak. Merhametten nasip almamis kimselerin zindani bu. Insan için güzel isler yapan bir karsilik beklemez deyip kestirip atmak onun yaratilis ve ihtiyaçlarina bigane kalmak demek olur. Güzel isler yapanlara en büyük ödül o islerin içinde oluslaridir evet dogru. Lakin kim olursa olsun yapmakta oldugu güzel eylemlerin takdir edilmesini “görülmesini” arzu eder. Bu sadece kendi benligine dair bir begenilme arzusu degildir ayni zamanda yaptigi iyiligin yayilmasini, inkisaf etmesini arzu etmesinden de ileri gelir. Ama öyle çok insan vardir ki görülmemis, iltifat edilmemis yalniz birakilmis. Oysa marifet iltifat edildikçe yani yapilip edilenin gönüllerde bir yanki buldugu izhar edildikçe artar, nesv u nema bulur.
Ama sayisiz insani yankisiz birakarak bizler o marifeti sahibinin ellerinde bogarak yok ederiz. Insana bir karsilik vermek gerek. Insan insan oldugu için insanca eylemleri sahiplendigi ölçüde karsiligi hak eder. Ona tesekkür ederek, yaptigi seyi asikar ederek, yayarak bir karsilik veririz, insanin hayrina eylemini daha da gelistirip bir adim öteye tasimasina vesile oluruz.

PAKISTAN’DA NELER GÖRDÜM?
FAZLI DEMIR

Hayat bazen hiç ummadiginiz bir yolculukla size kendinizi yeniden hatirlatir. Kurban eti dagitimi amaciyla Pakistan’a yaptigim bu seyahat de tam olarak böyle bir deneyimdi. Yola çikarken sadece fiziksel bir mesafe kat edecegimi düsünmüstüm ancak oraya vardigimda hem içsel bir yolculuga çikacagimi hem de dünyayi çok farkli bir açidan görecegimi fark ettim. Pakistan’in kalbinde, bazen yüzlerce kilometre uzakta birbirine yardim eli uzatan dostlarin, kardeslerin hikayelerine taniklik ettim. Her bir sokak, her bir köy, her bir yüz, farkli bir hikaye anlatiyordu; bazen bir tebessüm, bazen bir el uzatma, bazen de yalnizca bakislar. Yolda karsilastigim çocuklarin gözlerindeki saf mutluluk, yaslilarin yüzlerindeki huzur ve insanlarin birbirine duydugu karsiliksiz sevgi, bu seyahati bir ömre bedel kildi.
Pakistan-Türk halkinin sahip oldugu güçlü baglar ve birbirlerine olan destekleri, bana dünyada gerçekten önemli olan seylerin ne oldugunu hatirlatti: insanlik, paylasmak, kardeslik… Bu deneyim, sadece gönlümdeki bosluklari doldurmakla kalmadi ayni zamanda Müslümanlar olarak insanlik adina derin bir sorumluluk hissetmemiz gerektigine vesile oldu. Gönül köprüleri kurarak birbirimizi daha yakin hissettigimizde, dünya sadece bir yer olmaktan çikiyor, adeta bir aileye dönüsüyor.

Yazilarin tamami derginin 2025 Ocak sayisinda.

Yüce Allah buyuruyor ki: “Insanlarin hangisinin daha güzel amel isledigini deneyelim diye süphesiz biz yeryüzündeki seyleri ona bir zinet yaptik.” (Kehf, 7...

Imkan, insanoglunun en büyük imtihan sahasidir....

Ilim ve Irfan dergisinin 2025 Ocak sayisi Üç Aylar dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2024