TEMSIL VE TEBLIG: YASAMAK VE ANLATMAK
Temsil; “bir kimse veya topluluk adina davranma; belirgin özelliklerini aksettiren simgesi durumunda olma” gibi anlamlara geliyor. Bu yönüyle mü’min ve Müslüman olarak bizler Islam’i, Resulullah’i ve hatta Allah’i temsil ediyoruz; yeryüzünde birer halifeyiz. Kendi adimiza degil Allah adina, resulü Muhammed Mustafa (sas) adina yasiyor, hareket ediyoruz. Biz, onlar adina degil de herhangi bir baskasi adina temsilci olsak ve yasasak hakki ve hakikati yasamis olur muyuz? Ahlakimiz, tavrimiz, dilimiz, yasayisimiz kimi temsil etmektedir? Elbette büyük bir mesuliyet. Bu sebeple halifeyiz, bu sebeple Allah’in rizasina talibiz, bu sebeple cennetle ve cemalle sereflenecegiz. Yük agir, yol mesakkatli, zahmetler çok; sonu sonsuz rahmet, bereket ve saadet.
Biz öncelikle kendi nefsimizde, canimizda temsili hakkiyla eda ederken diger canlari da bu mübarek, bu kutlu yola davet ediyoruz. Bunun en canli örnegini Gazzeli kardeslerimiz sergiliyor bütün dünyaya. En zor sartlarda Allah’a baglilik, O’nu (cc) ve Resulü’nü temsil etme kudreti. Sonuç, onlar sehadet serbetini içerken veya bunun için sirada beklerken yeryüzünün farkli cografyalarindan binlerce insan bu gücün asil kaynagina, Allah’a, Islam’a kosuyor. Bu berekete elhamdülillah.
Teblig; hem dil ile hem hal ile en güzeli anlatmak, sunmak, takdim etmek. Bu güzellik karsisinda Rabbini bulan insanlarin bahtiyarligina sahitlik etmek.
Temsil ve teblig, güzel ve düzgün yasanti olmayinca aci bir sekilde dinden uzaklasan binlerce insan da yüregimizi yakiyor.
Seytan, nefs, kötülük, dis güçler, iç hainler acimasizca saldiracak fakat Allah’a ve Resulullah’a iman eden bizler bütün ümit ve imkanlarimizla irsada, davete, temsile ve teblige devam edecegiz.
Biz eristirmez, ulastirmaz, nakletmezsek kalpler, vicdanlar, zihinler çorak ve kurak kalir.
Rahmet, bereket, magfiret için kalplerimizde yeseren iman nurunu, Islam ahlak ve yasantisini her kulaga, her dimaga, her kalbe, her akla ulastirmayi nasip etsin Allah bize.
TEMSIL VE TEBLIG
PROF. DR. SELAHATTIN YILDIRIM
Misyonerler batil inançlarini
yaymak için mallariyla canlariyla
çalismaktadirlar. 1985 yilinda Amerika’nin
Kolorado eyaletinde bir
konferans tertip edilmis, katilan
kirk ilim adamindan Müslümanlar
arasinda Hristiyanligi nasil
yayacaklari konusunda tebligler
alinmistir. Bu is için de bir milyar
dolar bütçe ayrilmistir. 1819 yilinda
Sion daginda misyonerlik teskilati
kurulduktan sonra gönüllü pek çok
misyoner Anadolu topraklarina
Hristiyanlik propagandasi için
gelmis, Anadolu topraklarinda at
sirtinda ve çok zor sartlarda binlerce
kilometre yol katetmisler, gittikleri
her yerde önce giden misyonerler
tarafindan sevinçle karsilanmislardir.
Bunlardan birisine misyonerlik
ilahiyat yüksekokulunda profesörlük
teklif edilmis, ancak o, “Ben
Anadolu topraklarinda misyonerlik
yapacagim.” diyerek bu ünvani
reddetmistir. Türkiye Için Sirada Ne
Var? adinda kitap yazan bir misyoner
söyle demektedir: “Misyonerlik
faaliyetleri için Anadolu topraklarina
ilk gelen misyonerler topraga
tohum atti. Onlardan sonra gelenler
topraga atilan bu tohumu sulayip
büyüttüler. Daha sonra gelenler
mahsul aldilar.”
Adamlardaki aska bakar misiniz?
Diyanet kanali ile Avrupa ülkelerine
yüzlerce imam gönderiliyor. Bunlardan
kaç tanesi bir Hristiyanin
veya bir ateistin Müslüman olmasina
vesile olayim düsüncesi ile bu
göreve talip oluyor? Heyhat!
Misyonerlerin, kendi memleketlerindeki
kiliseleri bos kalmisken
Anadolu topraklarinda misyonerlik
yapmak için gelmeleri, buralarda
kilise evlerini açmaya çalismalari
hangi peygamberin askinadir? Hazret-
i Musa’nin ve Hazret-i Isa’nin
hangi hadisleri bunlari aska getirmistir?
Oysa bizim peygamberimiz
birçok hadislerinde bizleri teblig ve
davet vazifesine tesvik etmistir.
ISLAM’I HAKKIYLA TEMSIL VE YERINDE TEBLIG
PROF. DR. KADIR ÖZKÖSE
Müslümanlar olarak hepimizin
tek ve ortak çabasi
Islam’i anlamak, Islam’i
yasamak, Islam’i anlatmak ve
Islam’a hizmet etmek meslegidir.
Doktor, mühendis, ziraatçi, esnaf ve
tüccar olmamiz rizkimizi temin yollarimizdandir.
Bizlerin dünyadaki
varlik serüvenimiz sadece rizkimizin
pesinde kosmaktan ibaret
degildir. Herkesin, mesleginde en
iyi ve en yetenekli düzeyde olmasi
kadar, asli mesgalesi olan Allah’in
dinine hizmet etmek mesleginde de
profesyonel olmasi gerekmektedir.
Mühendis kendi imkanina göre,
doktor kendi konumuna göre, siyasetçi
kendi mevkiine göre, komutan
islevselligine göre, emniyet mensubu
kendi ortamina göre, ögretmen
kendi aktivitesine göre, tüccar
kendi yapisina göre Islam’in sesi
ve adresi olmak zorundadir. Müslümanlar
olarak hepimiz Allah’in
dinine hizmet etmek mesleginde
maharetli olmak zorundayiz. Kelime-
i sehadet getiren her mü’min
bu davanin ve bu iddianin geregini
yerine getirmek, mensup
oldugu Allah’in dinine hizmet
etmek, Islam’i en güzel sekilde
temsil etmek, Islam’in sesi olmak
zorundadir. Asil meslek budur, diger
meslekler bu amaci gerçeklestirmenin
tali unsurlaridir.
DOGRU ILETISIM VE EGITIM FAALIYETI OLARAK TEBLIG
PROF. DR. IBRAHIM BAZ
Bilindigi üzere geleneksel manada
teblig, ilim ehli tarafindan daha
ziyade sözle, irfan ehli tarafindan
hal ile yapilmistir. Ancak degisen
kültürel ve ekonomik sartlar, dogal
olarak dini tebligi de bu iki temel
alana ilave yeni yol ve yöntemlerle
de yapmayi zorunlu hale getirmistir.
Dünya genelinde bakildiginda
özellikle Hristiyan tebligciler veya
misyonerler bu konuda devletlerin
ve kiliselerin de sundugu maddi ve
teknolojik imkanlarla kendi dinlerini
tebligde yeni yöntemleri daha
basarili kullanirken, Müslümanlar
bu konuda biraz daha geleneksel
teblig yönteminde israr etmektedir.
Insanlara ulasamamanin veya
ulasilsa bile etkisinin az olmasinin
nedenlerinden biri de iste bu
isrardir. Elbette geleneksel yöntemlerin
muhatabi vardir. Ama en çok
sikayet edilen konu olan gençlere
ulasma hususunda bu yöntemlerin
etkisinin istenilen ve beklenilen
düzeyde olmadigi asikardir.
Her tebligci kendi çagini tanimali,
çaginin dilini bilmeli ve tebligde
kullanmalidir. Bu hakikat, insanlara
akillari seviyesinde konusmayi
emreden Peygamber Efendimizin
bir teblig yöntemdir. Bu çerçevede
yasadigimiz çaga teblig zaviyesinden
baktigimizda üç temel baslik
gözükmektedir.
Birincisi, her insanin evine yerlestirilen
ve eline tutusturulan
teknolojik aletler araciligi ile dini
ve milli degerleri yok sayan dünyanin
haz ve lezzetlerine dair
kesintisiz bir davet yapilmaktadir.
Bir baska ifadeyle kapitalist dünyanin
egemen güçleri inançsizlik
ve ahlaksizlik tebligi yapmaktadir.
Üstelik insanlar internet ücreti diye
tanimlanan bir ücret ile bu teblige
bedel ödeyerek gönüllü muhatap
olmaktadir. Televizyon ve sosyal
mecralar araciligiyla yapilan
bu kesintisiz tebligin en büyük
muhatabi ise çocuklar, gençler ve
kadinlardir.
Dosya yazilarinin tamami derginin Eylül, 2024 sayisinda.