HAYA BÜTÜNÜYLE HAYIRDIR
Namaz, oruç, zekat gibi görünür ibadetler kisinin Müslümanliginin isareti, simgesidir. Bu görünür ibadetlerin ve kullugun manevi bir kalkani, manevi bir zirhi vardir. Sayet bu manevi zirh olmazsa ibadetler sekilden, merasimden öteye geçmez. Ibadetlerin, kullugun sahtecilikle degil sahicilikle yerine getirilmesi elzemdir.
Haya, imandandir. Iman sahibi bir mü’min, sadece ibadet olarak degil bütün düsünüs ve yasayis biçimiyle haya elbisesine bürünür. Takva elbisesinin kumasidir haya. Haya, bir kimseden alinirsa onun ne hallere ne rezilliklere sahip olacagini kimse tahmin bile edemez.
Edep ve haya ikizdir, birlikte anilir birlikte bulunurlar. Rükumuz, secdemiz hep edep ve haya elbisesiyle hayat bulur. Allah’tan utanmayan, kuldan hiç korkmaz.
Dinimiz, haya sahibi olmamizi, ömrümüzü haya zirhiyla yasamamizi emretmektedir. Aksi halde ne içimizde iman ne de disimizda ibadet kalir.
Ar, haya, namus, edep birbirinin yerini tutabilen, birlikte açiklanan ve birlikte anlam kazanan kelimelerdir. Sadece dindar olmak için degil bu dünyada hür biçimde ve insan olarak ömür sürmek için iste bu dört mucize kelimeye ihtiyaç vardir. Bunlardan birisi bizden alinirsa geriye etten ve kemikten bos bir ceset kalir ki, o da nefsin ve seytanin silahina dönüsür.
Kimi sosyal medya uygulamalari ve maalesef toplumumuzun yapisi içimizden ve aramizdan hayayi, edebi, ar ve namusu çekip almakta geriye aç gözlü bir canavar çikarmaktadir.
Insanlar utanmamakta, utanmadikça da diledigini yapmaktadir. Bu özgürlük degil alçalis, düsüs ve yokluga yuvarlanistir.
Haya; “utanma, çekinme; tevbe, vazgeçis” gibi anlamlara gelmektedir. Bir anlami da, “nefsin çirkin davranislardan rahatsiz olup onlari terk etmesi”dir.
Dinimiz bütünüyle güzeldir ve bizlere güzelligi emretmektedir. Çirkinlik, seytanin ve nefsin istegi ve amelidir. Bize düsen çirkinligin degil güzelligin pesinde kosmak, asil güzellik olan ahiret yurdunda cennete erismektir.
BÜTÜN PEYGAMBERLERDEN INSANLIGA EVRENSEL ÇAGRI!
PROF. DR. SELAHATTIN YILDIRIM
Bir ahlak terimi olan haya,
sözlükte “utanma, çekinme,
vazgeçme” gibi anlamlara
gelmektedir. Haya terimi Islam
alimleri tarafindan, “insanin nefsin
çirkin davranislardan rahatsiz
olup onlari terk etmesi, kötü bir
isin yapilmasindan veya iyi bir
isin terk edilmesinden dolayi kisinin
yüzünü kizartan sikinti” gibi
degisik sekillerde açiklanmistir.
Kur’an-i K erim’de ü ç y erde h aya
kelimesinin türevleri geçmektedir.
Ahzap suresinde bazi Müslümanlarin
Resul-i Ekrem’i uygun olmayan
zamanlarda rahatsiz ettikleri, fakat
O’nun (sas) hayasindan dolayi bu
rahatsizligini ifade edemedigi,
ancak Allah’in gerçegi bildirmekten
haya etmeyecegi (Ahzap /53)
bildirilmektedir.
Islam alimleri “Süphesiz Allah
gerçegi açiklamak için sivri sinegi
ve onun da ötesinde bir varligi
misal getirmekten haya duymaz.”
(Bakara, 26) ayeti ile, “Allah haya
sahibidir, kullarinin kusurlarini
örter, hayayi ve setr etmeyi sever.”
(Münavi, Feyzü’l-Kadir, no: 1729)
mealindeki hadisi delil göstererek
haya kavraminin Allah hakkinda
kullanilabilecegini, ancak bu
durumda kelimenin beseri duygulari
ifade eden utanma, sikilma
gibi anlamlarda degil, kötü ve
çirkin bir isi yapmayi zatina layik
görmeme, daima iyi olani yapma
seklinde anlasilmasi gerektigini
bildirmislerdir. Hadis sarihlerinden
et-Türbesti söyle demistir: “Bu hadis
insanlara Allah’in ahlaki ile ahlaklanma
özelligi kazandirmaktadir.”
HAYA SADECE IYILIK GETIRIR
DOÇ. DR. MAHMUD ESAD ERKAYA
Utanma, Allah’a karsi hos olmayan bir davranis sergilemekten kaynaklandiginda degerlidir. Bunun disinda insanin günlük olarak hayatini etkileyen, sorumluluklarini yerine getirmesini engelleyen, sosyal yasantida hakkini almaktan veya iyilik yapmaktan alikoyan bir utanma, haya anlayisina aykiridir. Bu sekildeki bir utangaçlik insanin kendisine zarar vermesi itibariyla haya düsüncesiyle bagdasmayacaktir. Haya, ayni zamanda sosyal etkilesimleri besleyen temel bir faktördür. Toplum içerisinde hos görülmeyen davranislardan uzaklasmak insani diger insanlarin da sevdigi bir konuma çikaracaktir. Nitekim güzel ahlakin haya ile dogrudan bir iliskisi bulunmaktadir.
HAYA DINDARLIK VASFIDIR
MERVE SAGAN
Haya, sözlükte “utanmak, çekinmek, tevbe etmek, edepli olmak” gibi anlamlarda kullanilmaktadir. Bir tasavvuf istilahi olarak ise haya, “Allah’a karsi gelmek korkusuyla insan nefsinin bir seyi yapmaktan yahut yapmamaktan çekinmesi” demektir. Kur’an-i Kerim’de üç ayette hayadan bahsedildigi görülmektedir. Birincisi, Kasas suresinin 25. ayetinde, Hazret-i Suayb’in (as) kizlarinin birinin Hazret-i Musa ile utanarak konusmasiyla; ikincisi, Ahzap suresinin 53. ayetinde, bazi Müslümanlarin Hazret-i Peygamberi uygunsuz zamanda rahatsiz etmeleri ve Hazret-i Peygamberin onlara bu rahatsizligini ifade edememesi üzerine Allah’in onlari uyarmasiyla; üçüncüsü ise Bakara suresinin 26. ayetinde, müsriklerin Kur’an-i Kerim’de bazi durumlara yönelik ari, örümcek, sinek gibi küçük yaratiklarin örnek olarak getirilmesinin fesahat ile bagdasmadigini söylemelerine binaen Allah’in bu tür örneklik getirmekten haya etmeyecegine dair cevabiyla ilgilidir. Söz edilen ayet-i kerimelerden de anlasildigi üzere, haya kavrami sadece kullar için degil Allah için de kullanilabilmektedir. Bu kavram Allah için kullanildiginda, insanlara ait durumlari ifade eden “utanma” anlamindan farkli olarak “kötü bir isi yapmayi zatina layik görmeme” anlamini ihtiva etmektedir.
Yazilarin tamami derginin 133. sayisinda.