Yeryüzünde Gezip Dolasmak
“Sizden önce de nice hayat tarzlari gelip geçmistir. Yeryüzünde gezip dolasin da hakikatleri yalanlayanlarin akibetinin nasil olduguna bir bakin!” (Al-i Imran, 137)
Rabbimiz bu ayet-i kerimede hepimize bir emir buyurmakta, yeryüzünde gezip dolasmamizi istemektedir. Bu istek, eglenmemiz için degil insanlarin basina gelenleri görmemiz içindir. Biz, her isin sonuna akibet diyoruz. Insan için de toplumlar için de bir akibet vardir. Akibetimizin hayir olmasi tek arzumuz, tek duamizdir.
Zira çetin bir hesap bizi bekliyor. Bu hesaba hazirlanirken dünya hayatinda gafillerden olmamak gerekir. Gaflet, ahireti ve akibeti unutturur, burada ebedi kalacagimiz hissiyle bizi Allah’tan uzak bir bir hayata iter.
Yeryüzünde gezip dolasacagiz. Bugün hem vasita hem de imkan olarak yeryüzünde gezip dolasmak daha kolay bir hale gelmistir. Sadece kendimizle kendi hayatimizla sürdürmeyecegiz bu ömrü. Baskalarinin ve baska toplumlarin hayati da gözümüzün önünde olacak. Zira bizim geçtigimiz dünya hayatindan insanlik sinavindan onlar da geçmistir. Iyi ve salih amel isleyenlenlerin bu dünyada huzur içerisinde bir ömür sürüp ahirete de kazançla gitmeleri gibi; simariklik, israf, haksizlik, adaletsizlik, zevk ve safa içinde yüzmek gibi belalara düçar olanlar bu dünyada en büyük zulmü kendilerine etmisler, ahirete de elleri bos gitmislerdir.
Ayet-i kerime; bize tarih, cografya, sosyoloji, arkeoloji, antropoloji, dinler tarihi, turizm, ulasim gibi alanlarda kapilar ve ufuklar açmakta yeme-içmeden ve beden hazlarindan ibaret olan tatillere karsi da ikaz etmektedir.
Öncelikle, yasayanlar, aile bireyleri ve büyükleri, akraba ve taallukat, hocalar, alimler ziyaret edilmeli; ardindan imkanlar ölçüsünde salih amele, tefekküre, tecrübeye, insani münasebetlere, kültür hayatina, toplumsal yarara kapi açan adimlar atilmalidir.
Midemizi ve bedenimizi doyurmanin degil; kalbimizi, aklimizi, ruhumuzu, tefekkürümüzü, kültürümüzü doyarmanin ve genisletmenin derdine düsmeliyiz.
Bu ömrü hakikatin pesinde, Hakk’in yolunda, ibretler ve salih amellerle zenginlestirmenin yöntemi olarak tatil kavramina yeni bir bakis getirmeli hem yazlarimizi hem de kislarimizi bu vüsatte degerlendirmeliyiz.
Elbette helalinden ve hassasiyetle yiyip içmek gezip tozmak hakkimizidr. Hakkimizi sadece bunlara sinirladirmamak lazimdir.
Tatil Kültürümüz Nasil Olmali?
Prof. Dr. Ibrahim Baz
Hayatimizin her anini kusatan ve sekillendiren modern dünya, bütün geleneksel yasam tarzlarini ve düsünce biçimlerini tüketim endeksli kapitalizmin potasinda eritmekte ve teklestirmektedir. Bu dönüsümü ya kadim kavramlarinin anlamlarini degistirerek ya da zihinlere yeni kavramlar yükleyerek gerçeklestirmektedir. Örnegin, “bir ise ara vermek” veya “isi durdurmak” anlamina gelen ve tembellik anlamindaki “atalet” kelimesiyle ayni kökten gelen “tatil” kelimesi, yapilan reklamlarla birlikte ya bir deniz kenarini yahut yurt disina gitmeyi çagristiran tüketime yönelik bir faaliyete dönüsmüstür. Üstelik bu tatil planlamalari, özellikle aileleri ve akrabalari birbirine baglayan dini bayramlar gibi özel günlerde veya yillik izinlerin kullanildigi yaz mevsiminde gerçeklesmektedir. Daha ilginç olani ise evlenecek bazi genç kizlarin, nikahin sarti bir mehir gibi eslerinden kendilerini modern bati sehirlerinden birine götürmesini istemeleri gibi taleplerin moda haline gelmesidir.
(Dosya yazisinin tamami derginin Haziran, 2023 sayisinda.)