Farzlarin Kalkani
Nafile Ibadetler
Ellerimizi açtigimizda Allah’tan
hiç az bir sey istiyor muyuz?
Maldan mülkten, bagdan bahçeden,
handan hamamdan,
evlattan ve dahi bütün dünya nimetlerinden
sonra da cennetten her seyin
en çogunu, en güzelini, en iyisini, en
bolunu istiyoruz. Aslinda bu bizim
sanimizdan ve liyakatimizden midir?
Hayir. Bütün bunlari bize verebilecek
olanin sanindandir. Verecek olan
sonsuz zengin, sonsuz mülkün sahibi,
her seye gücü yetendir. Biz ise, ancak
ellerini açarak isteyebilen muhtaçlariz.
Elbette isteyecegiz, çünkü vermek istemeseydi
istemeyi vermezdi, buyurmus
büyükler.
Isterken bu kadar rahatiz. Peki, kulluguna
gelince nasiliz? Farzlarimizi
en güzel sekilde, infakimizi en yüksek
derecede, sünnetleri en adapli
biçimde ve nihayet kullugumuzu en
üst seviyede yerine getiriyor muyuz?
Bize düsen nedir?
Kulluk suurumuzda, dünya ve ahiret
nimetlerine kavusmanin ümidi içinde
asil gayemiz Allah’in rizasini kazanmak,
O’nu (cc) sevmek ve O’nun (cc)
tarafindan sevilmek gibi bir esas yok
mudur? Elbette vardir.
Nafile; fazlalik, ziyade demektir. Allah
ziyade etsin deriz, nimetler için. Allah
ziyade eder. Peki biz ibadetlerde bizden
beklenen ziyade için hangi durumdayiz,
hangi gayretteyiz? Zaman içinde
maalesef, nafile kelimesi için, “bos, faydasiz,
beyhude” gibi bir anlam ortaya
çikmis. Ilimden nasipdar olmayanlar
için nafile denilince ister istemez
zihinlere böyle bir anlam da geliyor.
Hiç lüzumsuz, gereksiz, beyhude bir
ibadet olur mu, hasa? Bu anlam, dünya
islerimiz için geçerlidir. Ahiret için,
Allah için ibadetlerimiz fazilettir, berekettir,
rahmettir, ganimettir.
Nafile; ganimet ve bagis demektir.
Bunu elde etmek için, farz ve vacip
niteliginde olmayan mali ve bedeni
ibadetlere siki sarilmak ve devam
etmek gerekir. Nafile namazlar, nafile
oruçlar, nafile sadakalar, kelime-i tevhidler,
salavat-i serifeler, istigfarlar
bizi kime yaklastirir? Bütün nafileler
Allah’a dogru bir adim atmak degil
midir? Karsiliginda kaç adimla karsilandigimizi
ve neticenin ne olacagini
Peygamber Efendimiz müjdelememis
midir? O zaman büyük bagislar, büyük
lütuflar için elimizden geldigince nafile
ibadetleri de ifaya çalismaliyiz.
Ahiret Nafilesine Saril, Dünya Nafilesinden Uzak Dur
Prof. Dr. Süleyman Derin
Nafile kelime olarak; ilave,
ziyade ve fazlalik manalarina
gelir. Fikihta ise
nafile; farz, vacip ve sünnet
ibadetler disinda kisinin daha
fazla sevap kazanmak için kendi
istegiyle yaptigi mali ve bedeni
ibadetleri ifade eder. Uhrevi islerin
nafilesi oldugu gibi dünya islerinin
de nafilesi vardir. Sufiler ibadetler
konusunda fazlaya/nafileye talip
olurken, dünyevi islerde nafile/bos
ve lüzumsuz islerden uzak durmayi
tercih etmislerdir. Mesela onlar;
kusluk, evvabin, teheccüt, sükür ve
hacet namazlarini, pazartesi ve persembe
nafile oruçlarini ellerinden
geldikçe islemeye çalisirlar. Bilirler
ki nafileler sünnetleri, sünnetler de
farzlari korur. Bir insan nafileleri
tamamen terk ederse bir süre sonra
nefsi ona sünnetleri terk ettirmeye
çalisir. Sünnetleri terk ettirttikten
sonra da farzlari ihmal ettirtmeye
gayret eder.
Sükür ve Sevgisinin Ifadesi Nafile Ibadetler
Doç. Dr. Ibrahim Baz
Insan imtihan için yaratilmis ve yaratilmislarin
en üstünü olarak takdir
edilmistir. Bu imtihanin bir geregi ve
kendisine sunulan sayisiz nimetin ve
güzelliklerin sükrü için kulluk görevini
yerine getirmesi teklif edilmistir. Bu teklifi
kabul ederek elest bezminde verdigi kulluk
ahdine sadik kalmaya karar verdiginde ise
ahdine vefasini ispat edecek bir kisim ibadetler
yapmasi istenmistir. Allah’in rizasini
kazanmak için günlük, haftalik, yillik veya
ömürde bir kez yapmasi gereken zorunlu
ibadetler farz veya vacip, bunun disindakiler
ise genel bir ifadeyle nafile olarak adlandirilmistir.
Kelime anlami itibariyla nafile; “hak
edilen miktara veya paya eklenen, ziyade,
ilave, fazlalik” gibi anlamlara gelmektedir
ve görevden ziyade gönül boyutuna isaret
etmektedir. Hazret-i Peygambere bes vakit
namaz haricinde gece kendisinden kilmasi
istenilen teheccüt namazi bu nedenle nafile
kelimesiyle ifade edilmistir. Ayetin sonunda,
Hazret-i Peygamberin nafile olarak teheccüt
namazi kilmasi durumunda Allah tarafindan
makam-i mahmuda yani övülmüs bir
makama yükseltecegi ifade edilerek, nafile
ibadetlerin Allah katindaki kiymetine, sonuç
ve semeresine dikkat çekilmistir. (Isra, 79)
Bazi alimler, “Allah adaleti ve ihsani emreder…”
(Nahl, 90) ayetindeki adalet kelimesinin
farzlara, ihsan kelimesinin ise nafilelere
isaret ettigini dile getirmislerdir. Nafile
ibadetlerle ilgili unutulmamasi gereken en
temel husus, bunlarin farzlarin terkiyle yeni
bir tercih yapilmasi degil, aksine farzlarin
üzerine bir ilave oldugudur. Dikkat çekildigi
üzere, zaten nafile kelimesi de bu ilaveyi ifade
etmektedir.
Dosya yazilarinin tamami derginin Ocak, 2023 sayisinda.