MERHAMET EDEN MERHAMET BULUR
Hayatin iki yönü var; teori ve
pratik. Teori, olmasi gerekeni
dile getiren düsünce; pratik ise
onun hayata aktarilmasi yani
yasanmasi. Bizim teorimiz kalp ve akil;
pratigimiz yasadigimiz hayattir. Yasanmayan bir teorinin hiçbir anlami ve
gelecegi olmaz. Din, yasamak demektir.
Nasil yasarsaniz o yasama biçimi sizin
dininiz olur. Islam; Resul-i Ekrem Efendimiz gibi yasamaktir. Hayat bizim için
O’dur (sas) ve O’ndan (sas) ibarettir.
Suriye, Pakistan, Afganistan gibi mazlum
ve magdur Islam ülkelerinden hicret ederek Avrupa ülkelerine siginmaya çalisan
kardeslerimizin, halini bilhassa denizlerde veya sinirlarda neler yasadiklarini
görüyoruz degil mi? Korkunç dayak, çiplak birakilma, denize atilma, yaralama ve
nihayet öldürme. Bu zulümler ve merhametsizlik daha Avrupa’nin sinirlarinda
basliyor.
Merhametsiz bir dünyada yasamiyoruz;
kafirlerden merhamet ummak yanlisligina düsüyoruz. Islam ahlak ve adabiyla
yetismis, hayat tecrübesinde görgülü
ve nihayet ensar ve muhacir kardesligini tecrübe etmis bir Islam milletinin
merhametsiz ve vicdansiz olmasi nasil
düsünülebilir?
Bizi, Islam terbiye etmediyse ne yaparsak
bosunadir. Camiden, cuma namazindan
çikan birisi, disarida en küçük bir hadisede
agzina gelen bütün kötü sözleri ve hakaretleri karsindaki insana sayabiliyorsa
nerede kaldi bizim imanimiz, namazimiz, merhametimiz? Elbette bireysel ve
toplumsal suçlara karsi kanunlar vardir,
bu suçlarin cezalari vardir ve insanlar
gerek bu dünyada gerekse ahirette suçlarinin karsiligini bulur, cezalarini çekerler.
Bu husus, merhamete aykiri olmadigi gibi
adaletin ve hukukun tecellisi bakimindan
da olmasi gerekendir.
Hepimizi hem rahman hem rahim olan
Allah yaratti. Üzerimizde ne nimet ve
güzellik varsa O (cc) verdi. Bu dünyada
bizi azade kildi, kendisini tercih etmemizi
arzuladi; seytandan ve onun yoldaslarindan sakindirdi. Ahirette de tercihlerimizin
mükafatini bizlere sunacak; orada da Rabbimizin rahmetine, merhametine, affina
muhtaciz.
Merhamet ve rahmet gökten yagar. Allah
bizden merhametini ve rahmetini esirgemesin. Hangimizin parasi pulu, oglu kizi,
makami mevkii, evi arabasi merhametten
daha üstündür ve yararlidir? Biz âleme
merhamet gösterecegiz ki, biz yetimin
garibin, çiçegin böcegin, atin inegin basini
oksayacagiz ki, bize de hem dünyada hem
de ahirette merhamet gösterilsin.
Allah, sizleri merhametli, vicdanli ve
yürekli sadiklarla, salihlerle karsilastirsin ve dost kilsin!
VARLIGIN ILAHI MAYASI: MERHAMET
PROF. DR. ALI AKPINAR
Sefkat, acimak, esirgemek, insafli
davranmak anlamlarina gelen merhamet, yüce Allah’in rahman isminin
bir yansimasidir. Kur’an-i Kerim’de
merhamet kelimesi bir ayette geçerken (Beled, 17) rahmet 114 defa tekrar
edilmistir. Ayrica 260 kadar ayette
Allah’in rahman ve rahim isimleriyle
ayni kökten olan çesitli fiil ve isimler yer almaktadir. Kur’an-i Kerim’de
geçen rahmet kelimesi doksan iki
yerde zat-i Ilahiyeye nispet edilmistir. Ayrica 119 yerde fiil kalibinda,
elli yedi yerde rahman ve 114 yerde
rahim ismi seklinde yine Allah’a
izafe edilmistir. Cenab-i Hak dört
ayette, “erhamü’r-rahimin”, iki ayette
“hayrü’r-rahimin” olarak nitelendirilmistir. Merhamet kaynagi olan yüce
Allah, merhametlilerin en merhametlisi ve en hayirlisidir.
KALBIMIZDE MERHAMET ADLI BIR ÇINAR VARDIR
DOÇ. DR. IBRAHIM BAZ
Insan, kalbi kadardir.” der irfan ehli. Çünkü onu biyolojik varlik boyutu olan beser olmaktan, insan olmaya yücelten bütün
erdemlerin merkezinde kalp vardir. Iman, sevgi, sefkat ve merhamet hep kalbin eylemleridir. Aslinda hepsi birbiriyle irtibatli
olan bu kavramlar arasinda merhametin özel bir yeri bulunmaktadir. Çünkü merhamet, Allah’in, peygamberin ve insanin
ortak sifatidir.
Kul olarak Kur’an’a baktigimizda karsimiza çikan ilk kavram
hamddir. Kendi varligimiz dahil bütün nimetleri veren Allah’a
sükrümüzü ifade eden bu kavram, kulun dilinden düsürmemesi
gereken ilk ödevdir. Buna mukabil, Allah’in zikredilen ilk iki
ismi, rahman ve rahimdir. Buradan anlasiliyor ki bütün nimetler
ve lütuflar Allah’in merhametinin bir tecellisidir ve insan bu
nimetleri verene daimi bir sükür halinde bulunmalidir. Rahman
olanin rahmetini dilemeli, tefekkür etmeli, ögrenmeli ve nihayetinde hayatina tatbik etmelidir. Çünkü merhamet, imaninin
alameti ve semeresidir.
KALBIN PUSULASI MERHAMET
GÖKHAN ERGÜR
Inancimiz odur ki insan, tüm safligi ve temizligiyle dogar. Yeni
dogmus bebekleri tanimlarken,
nur topu gibi deriz. Çünkü biliriz
ki, insan dünyaya bir nurun parçasi
olarak gelmis ve bu güzelligi dünyaya
yaymakla vazifelendirilmistir. Insana
bahsedilen o mübarek nur birbirinden
güzel hasletler barindirir, bu güzelliklerin içerisinde yer alan merhamet ise
insana en çok yakisan huydur.
Merhamet dog ustan gelir. Her
insan dogumuyla beraber kalbinde
merhamet hazinesini tasir, dünyayla tanistikça ve yasadikça bu
duygu bazen gelisir bazen de körelir. Çocuklari düsünün, içlerinde en
ufak bir kötülük yoktur; tanimadigi
insanlari, hayvanlari, oyuncaklari,
agaçlari yaratilmis ne varsa hepsini
sever ve merhamet gösterirler. Fakat
büyüdükçe yavas yavas ailesinden
ve çevresinden etkilenir, onlar gibi
konusmaya, davranmaya ve hissetmeye yönelir. Çocugun kalbi yetistigi
iklime göre boy verir ya da körelir. Iste
bu sebepten dolayi kalp merkezli bir
yasam sürmek, iyiyi, güzeli ve dogruyu toplumun her alaninda yaymak,
öncelemek bize bir hediye olarak
sunulan merhamet duygusunu çogaltmamiza yardimci olacaktir.
(Dosya yazilarini tamami derginin Mart, 2022 sayisinda.)