ILIM VE IRFAN | Eylül | 2020 | AYIN KONUSU | Okunma: 1959
Zulüm, Hak’tan Sapmaktir

Zulüm, zalim, mazlum insan hayatinin en mühim kavramlarindandir. Bunun yaninda adalet de öyledir. Kur’an-i Kerim ve hadis-i serifler bu kavramlar ve ikazlarla doludur; adil olunuz, zulmetmeyiniz.
Insan; zayif, aceleci, hirsli, cimri, sabirsiz, azgin, tartismaci ve cahildir. Bu vasiflar beser olmamiz münasebetiyle hepimizde vardir. Bunun yaninda insan; esref-i mahlukattir. Nur, hidayet, takva, seref ve takva gibi bizi yücelten kavramlarla ve vasiflarla mücehheziz.
Iste dünya hayatinin çekiciligi, nefsin arzu ve istekleri bir de seytanin saptirmasi yakamizi birakmamakta, olumsuz vasiflarimizin galebe çalmasi için var güçleriyle saldirmaktadir.
Nasil bedenimiz sihhatini kaybedince, -parayi ve pulu hiç gözümüz görmüyor- solugu dogruca hekimin odasinda aliyorsak ruhumuzun da hastaliginda kapisini çalacagimiz bir manevi hekime, tasavvufi ibareyle mürsid-i kâmile ihtiyaç vardir. Biz söyle mi zannediyoruz: Bütün zalimler tarihte yasadi, geçti gitti. Yani zulüm artik yok veya biz hiç zulmetmeyiz, zulüm nedir bilmiyoruz, sayet zulüm ve zalim varsa onlar nerededir, kimlerdir bilemiyoruz, bizden uzaklar.
Böyle olsaydi güzel olurdu belki. Ancak gözümüzü hem içimize hem de disimiza çevirdigimizde zulmün de zalimin de aynen var oldugunu görürüz. Dünya üzerindeki her mazlum ve her mazlum Müslüman bir zalimin zulmü altindadir. Rabbim, mazlumlarin yardimcisi olsun; onlari zalimlerin elinden kurtarsin.
Içimizde de sirk, fisk, inançsizlik, itaatsizlik, deizm, ateizm, sapkinlik, cahillik kisaca iman disi ne kadar huy, düsünce, fikir ve amel varsa hepsi manevi bir zulme, manevi bir karanliga ve hatta manevi bir kansere isarettir. O hücrelerin sökülüp atilmasi; adaletle, hikmetle, tevbeyle, hidayetle temizlenmesi gerekir. Kendi kendine tedavi olan bir kanser hastasi biliyor musunuz? Manevi hastaliklarimiz için de ehli bir hekime müracaat sarttir.
Bu sayida mühim bir meseleyi, zulüm kavramini isledik. Hayirlara vesile olmasi duasiyla.

Yüce Allah Zulmü ve Zalimleri Sevmez
Prof. Dr. Ali Akpinar

Bir seyi yerli yerine koymak adalettir. Adaletin tersi zulümdür. Buna göre zulüm; bir seyi ait oldugu/hak ettigi yere koymamaktir. Kültürümüzde zulüm kavrami, her türlü haksizlik ve kötülük için kullanilir olmustur. Zira her haksizlik ve kötülükte, bir seyi yerli yerine koymamak yahut hak etmedigi yere koymak vardir. Baskasinin hakkini gasbetmek/çignemek/yemek, haddi asmak, haktan sapmak yüce Allah’in insan için çizdigi sinirlari çignemek, haramlara düsmek hep zulüm içerisinde degerlendirilmistir. Ayetlerde Allah’in, Resülüne indirdigi hükümler, ibadet hükümleri, evlenme ve bosanma kurallari, miras taksimi gibi konular Allah’in sinirlari/hududullah olarak tanimlanmis ve bu sinirlari asanlar zalimler olarak nitelendirilmistir. “Iste bunlar Allah’in koydugu sinirlardir. Sakin onlari asmayin. Kim Allah’in sinirlarini asarsa iste onlar zalimlerdir.” (Bakara, 229) Buna göre yüce Yaratici’yi tanimamak, O’na herhangi bir seyi ortak kosmak, O’nun haklarini çignemek en büyük zulümdür. Çünkü yüce Allah büyüktür, O’nun haklari da büyüktür. O’nu inkar etmek, O’na ortak kosmak, O’na karsi hadsizlik, O’nun indirdigi ile hükmetmemek de zulümlerin en dehsetlisidir. Nitekim ayetlerde söyle buyrulmustur: “Inkar edenler ancak zalimlerdir.” (Bakara, 254) “Allah’in indirdigiyle hükmetmeyenler, iste onlar zalimlerdir.” (Maide, 45) “Yalan sözlerle Allah’a iftira edenden veya O’nun ayetlerini yalan sayandan daha zalimi kimdir? Süphe yok ki zalimler kurtulusa eremezler.” (Enam, 21) “Lokman, ogluna ögüt vererek: Yavrucugum! Allah’a ortak kosma! Dogrusu sirk, büyük bir zulümdür, demisti.” (Lokman, 13) “Iste güven; o inananlara, inanip imanlarina zulüm/sirk karistirmayanlaradir. Onlar dogru yoldadirlar.” (Enam, 82)

Zalimin Zulmü Yanina Kâr Kalmaz
Prof. Dr. Selahattin Yildirim

Genel kabule göre adalet, esyayi hak ettigi ve layik oldugu, zulüm ise bunun tam tersi olarak hak etmedigi ve layik olmadigi yere koymak seklinde tarif edilir. Ragib el-Isfahani ise zulüm kavramini, zaman ve mekan unsurlarini da dikkate alarak daha kapsamli bir biçimde söyle tanimlamistir: “Bir seyi zamanindan önce veya sonra, uygun olamayan yerde yapmaktir.” Bunun içindir ki geç gelen adalet, adalet degildir denmistir.
Tabiinin büyüklerinden Hasan Basri’nin (ks) basindan geçen su aci olay konuya açiklik getirmesi bakimindan çok ibret vericidir. Bir gün fakirin biri karnini doyurmak için Hasan Basri’den bir seyler ister. O da ihmal edip fakirle ilgilenmez. Ertesi gün adamcagiz mescidin bir kösesinde ölü olarak bulunur. Ölüm haberini alan ve çok üzülen Hasan Basri, hatasini telafi etmek için dirisiyle ilgilenemedigi adamin ölüsüyle ilgilenip kefen alir ve defin islemlerini yerine getirir. O gece rüyasinda aldigi kefen yüzüne firlatilir ve, senin birkaç metre bezine ihtiyacimiz yok, diye azarlanir. Çok üzülen Hasan Basri, bu olaydan sonra hiçbir yardim istegini geciktirmez.

Zulüm, Kalpteki Karanliktir
Doç. Dr. Ibrahim Baz

Insanin her türlü haddi asmasi ve zorbaligi olarak tanimlayabilecegimiz zulüm, kelime manasi itibariyla adaletsizlik ve karanlik anlamlarina gelmektedir. Adaletin ziddi olarak zulüm, yalniz hukuki bir boyuta sahip olmadigi gibi aydinligin ziddi olarak karanlik anlamindaki zulüm de yalniz maddi bir boyutta degildir. Hem adaletsizlik hem de karanlik daha ziyade soyut ve manevi bir boyuta ve anlam derinligine sahiptir. Esasinda disa yansiyan adaletsizlik ya da karanlik, içteki karaligin ve karanligin yansimasidir. Karanlik bir gecede, ayin aydinligi nasil ki günesin varligina isaret ediyorsa; bir insanin ya da bir toplumun zulmü de onun gücünden daha çok kalbinin karanligina ve kalbinin kaybina delalet etmektedir. Bu nedenledir ki her türlü zulüm, kalbin karanligina isaret eden ve onu gösteren birer aynadir. Eger yasadigimiz su dünyada zulüm bu denli artmis, mazlumlarin ahi duyulamayacak kadar bastirilmis, örtülmüs ya da kulaklar onu duymaz hale gelmisse, dünya ve insanlik kalbini kaybetmeye ve zulüm hüküm sürmeye baslamis demektir. Iste bu nedenledir ki sufiler, gerek toplumun islahi gerekse insanin irfani imari için öncelikle kalbin egitimine önem vermisler ve hatta tasavvufu bütünüyle kalp egitimi olarak görmüslerdir.


(Dosya yazilarinin tamami derginin EYLÜL, 2020 sayisinda.)

Muhterem hazirun, Hazret-i Muhammed’in peygamber olarak gönderilmesi...

Insanin fitrati tertemizdir. Ne var ki zamanla disardaki enkazin, toz dumanin külleri üzerine düser....

Ilim ve Irfan dergisinin 2024 Aralik sayisi sahsiyet dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2024