Cennet Umudu Cehennem Korkusu Bu dünyanin sonundaki iki sonsuz yer: Cennet ve cehennem. Her zaman duamizdir; nar-i cahiminden azat olmak cennetine dahil olmak. Rabbimizin lütfuna, keremine, af ve magfiretine siginarak cennetine ve cemaline ermeyi ümit ediyoruz. Sebepsiz ve delilsiz varilmaz yollar yamandir, deniliyor bir arif sözünde. Amellerimiz bize eslik edecek yol boyunca. Sözlükte, agaçlari her tarafi kaplayan bahçeye deniliyor cennet. Bu dünyada da cennet misali yerler pek çok; öncelikle vatanimiz. Burasi asil yurdun bir izdüsümü, istiaresi, yansimasi. Hakikat ve bütün güzellikler orada. Gözlerin görmedigi, kulaklarin isitmedigi türlü çesitli nimetler hem de sonsuz. Bize düsen, iman edip salih amel islemek. Müjde Peygamberimizin müjdesi; vaad Rabbimizin vaadi. Firdevs, Adn, Naim, Darü’l-Huld, Meva, Darü’s-Selam ve Illuyyun gibi isimleri var cennetin. Bütün cennet nimetleri Rabbimiz tarafindan bizim için hazirlanmis ve bize sunulacak; hangimiz bu nimetlere ermeyi, Rabbimizin lütfuna mazhar olmayi istemeyiz ki; bir de cemaliyle müserref olmayi! Tasavvuf sahasinda, Cennetü’l-efal (Fiiller cenneti), Cennetü’l-verase (Verase cenneti), Cennetü’s-sifat (Sifatlar cenneti) ve Cennetü’z-zat (Zat cenneti) gibi adlandirmalar da yapilmis. Cennetin sekiz kapisinin oldugu ilk dönemlerden beri kabul edilegelmis. Cehenneme ait yedi kapinin mevcudiyeti Kur’an-i Kerim’de açikça zikredildigi halde cennetin sadece kapilarinin -ebvab- bulundugu ifade edilmis ve sayilari hakkinda herhangi bir isarette bulunulmamis. Cennet, nimetler yurdu, güzel. Bir de imandan ve salih amelden kaçanlar, her türlü sapikliga düçar olanlar için Rabbimizin tehdidi ve azabi var; bu da cehennem. Cehennem; yüce Allah’in tutusturdugu atesin adidir. Kur’an-i Kerim’in yetmis yedi ayetinde yer alan cehennem, herhangi bir sözlük anlami tasimaktan çok kafirlerin, münafiklarin, zalimlerin, gerçege boyun egmeyenlerin azap görecekleri yer olarak tasvir edilir. Kur’an-i Kerim’de ve hadis-i seriflerde cennet tasvirleri son derece tesvik edici, cehennem tasvirleri ise son derece korkutucudur. Ortalama yetmis senelik bir ömürden sonra bizi bekleyen ebedi bir hayat için Rabbimiz peygamberleri vasitasiyla insanoglunu uyarmis, ikaz etmis; nimetini de cezasini da beyan etmistir. Ölçü, hesap, mizan, ameller, alacaklar verecekler, defterler bir bir açilacak, görülecek ve insana vaad edilen akibet gelip çatacaktir. Sair Nabi, mealen; cennet, bize pederimiz Hazret-i Adem’den mirastir; o, oradaydi, bizler de onun oglu olarak bu mirasa konmaya layigiz; Rabbimiz bizi bu mirastan mahrum birakmasin, diyor. Tasvirler, ameller, tehditler ve tesviklerle dosyamizda cenneti ve cehennemi isledik. Yararli olmasi duasiyla, buyurun. Hangisini Istersin: Cennet mi Cehennem mi? Dr. Ibrahim Tozlu Dünya, sonsuz hayatin bazi izdüsümleri olan misal âlemidir aslinda. Mü’minin yemesi, içmesi, gezmesi, her türlü hevesi ve umutlari kendisini tam olarak tatmin etmez. Bu dünyada daha baska tatlar ve mutluluklar arar durur. Bir, bir daha. Bir, bir daha. Doymayan sadece nefsi mi, degil elbette. Ruhu da mutmain olmak ister. “Dünya benim neyime! Dünya ile benim misalim, bir agacin altinda gölgelenip sonra onu terk ederek giden bir yolcuya benzer.” (Tirmizi, Zühd, 44 ) hadisini bu baglamda tefekkür etmek gerekir. Hepimiz biliriz ki isteyip de ulasamadigimiz bütün mutluluklar cennette, kötülüklerin karsiligi ise cehennemdedir. Peki, nedir kisiyi sonsuz hayat cennet ve cehenneme götürecek tutum ve davranislar? Kisaca bir bakalim. Insanoglunun, süfli yerden -dünyadan-, ulvi makama -cennete- çikmasi hiç de kolay degildir. Efendimiz, “Benim ve sizin durumunuz, geceleyin yaktigi atese üsüsen pervanelere engel olmaya çalisan adamin durumuna benzer. Ben sizi atesten korumak için kusaklarinizdan tutuyorum. Siz ise benim elimden kurtulup atese girmeye çalisiyorsunuz!” (Buhari, Rikak, 26) hadisinde bu zorluga isaret etmektedir. Kur’an’da Cennet ve Cehennem Tasvirleri Prof. Dr. Ali Akpinar Sözlükte cennet, yesilligiyle zemini örtülmüs, yesillikler arasinda topragi gizlenmis bahçe anlamina gelmektedir. Cin, cinnet, mecnun, cenin kelimeleri de ayni kökten gelir. Cennet, ilk insan Hazret-i Adem’in esiyle beraber bir müddet kaldigi sonra çikarildigi, dünya hayatindaki sinavdan geçtikten sonra insanin yeniden dönecegi esenlik, ebedi huzur, rahat ve nimet yurdunun adidir. Insanligin ilk ailesi, cennet hayatini yasamis, cennet kültürüyle donatilmis olarak dünyaya gelmistir. Insanlik, atalarinin sahsinda kaybettikleri yitik cenneti yeniden kazanmak için su dünya hayatinda sinava tâbi tutulmaktadir. Cennete talip olmak ve cenneti istemek, yüce Allah’in riza ve hosnutlugunu istemeye mani degildir. Zira cennete nail olmak, yüce Rabbin rizasina erdikten sonra gerçeklesecektir. Dolayisiyla cenneti isteyen aslinda Rabbinin rizasini istemis olmaktadir. Onun için Peygamberimiz, “Allah’tan cennetin en yüksegi olan Firdevsi isteyin.” (Buhari, Tevhid 22; Tirmizi, , Sifatu’l-Cenne 4; Ahmed bin Hanbel, el-Müsned, II, 285) buyurmustur. Cennet, dünyada iman eden ve imanin geregi salih ameller isleyen iyi insanlara yüce Rabbin bahsedecegi ahiret ödülünün adidir. Resulullahin Dilinden Cennet ve Cehennem Hamza Toprak Ebu Hureyre (ra), Resulullahtan söyle rivayet eder: “Allah Teala Hazretleri cenneti yarattigi zaman Cibril Aleyhisselama, ‘Git ona bir bak!’ buyurdular. O da gidip cennete bakti ve, ‘Ey Rabbim, senin izzetine yemin olsun, onu isitip de ona girmeyen kalmayacak, herkes ona girecek.’ dedi. Allah Teala Hazretleri cennetin etrafini mekruhlarla çevirdi. Sonra, ‘Hele git ona bir daha bak!’ buyurdu. Cebrail gidip ona bir daha bakti. Sonra da, ‘Korkarim, ona hiç kimse girmeyecek!’ dedi. Cehennemi yaratinca, Cebrail’e, ‘Git, bir de, suna bak!’ buyurdu. O da gidip ona bakti ve, ‘Izzetine yemin olsun, isitenlerden kimse ona girmeyecektir.’ dedi. Allah Teala Hazretleri de onun etrafini sehvetlerle kusatti. Sonra da, ‘Git ona bir kere daha bak.’ dedi. O da gidip ona bakti. Döndügü zaman, ‘Izzetine yemin olsun, tek bir kisi kalmayip herkesin ona gireceginden korkuyorum!’ dedi.” (Ebu Davud, Sünnet, 25/4744) (Dosya yazilarinin tamami derginin Aralik, 2019 sayisinda.)