GÜNAHIN KÜÇÜGÜNDEN DE BÜYÜGÜNDEN DE SAKINALIM
Günahsiz olmak ancak tevbe ve istigfarla mümkün olur. Insan; nefsinin ve seytanin tuzaklariyla yasiyor. Rabbimizin sinirlari, sinir taslari var. Bunlari asinca, büyük veya küçük günaha batiyoruz. Günah, batakliktir; buradan ancak tevbe ve istigfar yoluyla çikabiliriz.
Tertemiz bir halde ve tertemiz fitratla yaratiliyoruz. Iyiligin bütün kodlari var yaratilisimizda; Rabbimizin emrine itaat edelim; Resulü’ne tâbi olalim, diye. Bunun yaninda büyük bir imtihan dünyasindayiz. Mihnetle yüklüyüz. Kiyamete kadar kendini, insani saptirmaya adamis bir seytan ve içimizde kötülügü emreden bir nefs var. Arinmadikça, Hak yolunda mesafe almadikça onlardan kaçinmamiz, dünya için hos gibi görünen tekliflerine kanmamamiz mümkün görünmüyor.
Günahsiz olanlar peygamberlerdir. Onlar da her hallerinde Rabbimize iltica etmisler; nusret, magfiret ve bagislanma dilemislerdir. Ya bizler; bütün bunlara daha çok muhtaç degil miyiz?
Büyük günahlari ele aldik bu sayimizda. Özellikle ayet-i kerimelerde ve hadis-i seriflerde sayilmis onlar. Bir de, günahin kime karsi islendigine dikkat ediniz, buyuruyor arifler.
KIRMIZI VE SARI ÇIZGILER: KEBAIR VE SEGAIR
PROF. DR. SÜLEYMAN ULUDAG
Günah kelimesi Kur’an-i Kerim’de sikça geçen
cünah kelimesinin Farsçadaki telaffuz seklidir
veya cünah kelimesi Farsçadaki günah kelimesinin
Arapçalasmis seklidir. Sözlükte; meyletme,
meylettirme, sakinca, vebal, suç gibi anlamlara gelir.
(Bkz. Ragib, s. 100; Asim Efendi, Kamus, terc. Cilt 1,
s. 869) Burada meyletmekten maksat kötülüge yönelmektir.
La-cuhahe kelimesi genellikle Kur’an’da, “Bir
beis yoktur; mahzur/sakinca yoktur.” anlaminda geçer.
(Bkz. Bakara, 59, 198, 229)
Fakat özellikle Osmanli kültürünün hakim veya galip
oldugu bölgelerde ve Iran’da gerek dini gerekse ahlaki
olsun, her türlü kötü söze, ise vaziyet hale, baskiya, haksizliga
ve suça günah; günah isleyene de günahkar denir.
Bir seyin dinen günah olmasi o seyin Kur’an’da ve
hadislerde nehyedilmis, haram kilinmis, yasaklanmis
ya da kerih ve nahos görülmüs olmasiyla anlasilir. Bu
anlamda büyük-küçük (kebire-sagire) günahlardan
bahsedilir.
INSANI HELAKE GÖTÜREN GÜNAHLAR
PROF. DR. SELAHATTIN YILDIRIM
Islam alimleri günahlari küçük, büyük ve en büyük seklinde üçlü bir tasnif içerisinde ele alip incelemislerdir. Küçük günahlar segair, büyük günahlar kebair, en büyükleri ise ekberü’l-kebair seklinde isimlendirilmistir. Günahlarin bu üçlü tasnifi ve söz konusu isimlerle adlandirilmalari kula nispetledir. Mesele Allah’a bakan yönüyle ele alindiginda böyle bir siniflama ve adlandirma uygun görülmemistir. Çünkü Islam alimlerinin ortak kanaatine göre günahin küçük ya da büyük olusu önemli degildir. Önemli olan, kime karsi islendigidir. Günah her seyi yaratan, her seyi bilen, isiten ve gören yüce zata karsi islendigine göre nerede, ne zaman, ne sekilde ve ne miktarda olursa olsun her günah önemlidir, büyüktür ve kaçinilmasi zorunludur. Bununla birlikte günahlarin hadislerde, Islam alimlerinin yukarida sözü edilen tasnif ve adlandirmalarina kaynaklik edecek biçimde ve ifadelerle ele alindigi görülmektedir. Örnegin Hazret-i Ebu Bekir’den rivayet edildigine göre Hazret-i Peygamber (sas) üç defa: “Size büyük günahlarin en büyügünü bildireyim mi?” demistir. (Buhari, Sehadat 10, Edep 6; Müslim, Iman 143,144) Ibn Abbas’dan (ra) rivayet edildigine göre o söyle demistir: “Allah Tealanin cehennem, azap, gazap ve lanetle bitirdigi günahlar büyük günahtir.” Ebu Amr bin Salah ise büyük günahlari küçüklerinden ayiran vasiflar hakkinda sunlari söylemistir: “Had cezasini gerektirmek, cehennem azabiyla cezalandirilmayi hak etmek, sahibini fasiklikla tavsif etmek ve laneti gerektirmek.” Ebu Muhammed bin Abdüsselam da söyle demistir: “Günahlarin küçügünü büyügünden ayirmak istiyorsan dogurdugu mefsedetlere bakmalisin.” (Kemal Pasazade, Serhu Riyazi’s-Salihin, II, 516-517)
GÜNAH, ALLAH'IN EMIR VE IRADESINI REDDETMEKTIR
DOÇ. DR. IBRAHIM BAZ
Insanin hayat boyu yapip ettikleri iyi ve güzel isler genel olarak sevap, yasaklanmis ve hos karsilanmayan kötü ve çirkin isler ise günah kavramiyla ifade edilmistir. Bir baska ifadeyle Allah’in mükafatini kazandiran salih ameller sevap, cezayi gerektiren suçlar ise günah olarak tanimlanmistir.
Günah kelimesi, suç anlamina gelen Farsça bir kelime olup; Arapça zenb, masiyet ve isyan gibi kelimelerle ifade edilmistir. Kur’an-i Kerim’de günah anlaminda genel olarak ism, cünah ve zenb kelimeleri kullanilmistir. Bu kelimelerden ism; hayir islerinde yaya kalmak anlamina gelmektedir. Cünah ise bir yana meyletmek yani hayirdan serre dogru meyletmektir. Zenb ise günah anlamina gelmektedir. Seyyid Serif Cürcani, bir kisim günahlarin seran yasak, bir kisim günahlarin ise Allah’a perde oldugunu söyler. Bunlardan ilki ism, ikinci ise zenb olarak görülmüstür. Bu kelimeler haricinde cürm, hatie, sû, sirk, dalalet, tugyan, isyan, fücur, fisk, küfür ve nifak kelimeleri de ceza gerektiren suçlar olarak günah kavrami çerçevesinde ele alinmistir. Günah manasina gelen kelimelerin genel anlamina baktigimizda bunlarin, hakikatten ve bütünden ayrilis ve bütüne ters düsme, kaos, karanlik, kötüye ve çirkine yenik düsme gibi anlamlara geldigi görülmektedir.
(Yazilarin tamami Ilim ve Irfan'in Ocak, 2019 sayisinda.)