RESULULLAH SÖYLEDI, ISITEN MÜSLÜMAN OLDU
Hadis-i serifler, Resulullah Efendimizin
mübarek sözleridir. Resulullah Efendimiz,
Allah Tealanin kulu ve elçisidir. Döneminden
kiyamete kadar bütün insanlar mü’min ve Müslüman
olmak, olabilmek için O’nun (sas) teblig ettigine
uymakla mükelleftir. Kim, Resulullah’tan koparsa,
ayrilirsa, hadis-i seriflere ittibadan vaz geçerse, Allah’in
dininden vaz geçmis demektir. Böyle bir sapkinliktan
bütün kalbimizle, bütün gücümüzle Allah’a siginiriz.
Bir ilim olarak hadis-i serifler, daha Resulullah hayattayken
kayit altina alinmaya, sahabeden sahabeye
ulasmaya baslamis, asirlar içinde çesitli zahmetler,
zorluklar, sikintilar da barindirarak bugüne kadar gelmistir.
Ilim sahasi içinde olan ve ilim erbabinca, hadis
ehlince vuzuha kavusturulmasi gereken bazi meselelerin
-hasa dinimizde bir problem varmis gibi- asli
astari olmayan, yalan yanlis çikislarla toplum önünde
tartisilmasi son derece yanlis ve yakisiksizdir.
Ilahi vahyin tebligcisi ve yasayicisi olan Hazret-i
Peygamberin sözleri, hareketleri, davranislari, kisisel
özellikleri kisacasi bütün hayati Müslümanlar
için büyük bir önem tasimistir ve tasimaktadir. Ilk
Müslüman nesil olan sahabe efendilerimizden itibaren
Resulullah’in söyledikleri ve yaptiklari rivayet yoluyla
nesilden nesile aktarilmistir. Sahabe efendilerimiz bu
meselede büyük bir titizlik göstermis, Resulullah’a dair
bilgileri dogru bir sekilde aktarma ve genis kitlelere
ulastirma gayreti içinde olmuslardir. Hadis metinlerinin
dinimizdeki yeri ve önemi kadar, günümüze intikalinin
de bilinmesi, hem ilim ve hem de dinimiz bakimindan
ehemmiyet arz etmektedir.
Resulullah Efendimiz, hadis kelimesini bizzat kullanmistir.
Sahabe efendilerimiz de Resulullah’in
huzurunda O’nun (sas) sözlü ifadeleri için hadis kelimesini
kullanmislardir. Hadis ve çogulu olan ehadis
kelimeleri Kur’an-i Kerim’de de geçmektedir. Hadis; az
veya çok söz, haber ve sözlü ifade demek olup; eski anlamina
gelen kadim kelimesinin ziddidir. Hadis terimi,
Hazret-i Peygamberin yalniz sözleri için degil fiilleri,
olaylar karsisinda takindigi tavri, vasiflari, ahlak ve
semaili için hatta sahabe ve tabiuna izafe edilen haberler
için de kullanilmistir.
Resulullah’in hepimize örnek hayati, sözleri, hareketleri
bu dünyada Müslüman ve mü’min olarak nasil yasanilacaginin
en açik delilidir. O’nu (sas) örnek almayan,
O’nun (sas) gibi yasamayan biri Islam’in hangi hayat
ilkesine bagli kalabilir?
Büyük tasavvuf klasikleri; Hilyetü’l-Evliya, el-Hadikatü’n-
Nediyye, el-Lüma’ gibi eserler bu yolun basi olarak
Resulullah Efendimizi anmislar ve hayata O’nunla (sas)
baslamislardir. Silsile, saglam bir senetle Resulullah’a
baglanirsa makbuldür ve mürsidler, O’nun (sas)
varisidir.
Kainatin efendisi, canlar cani, nebiler sultani
Muhammed Mustafa (sas) Efendimiz, yaratilis ve
ahlakça gelmis ve gelecek bütün insanlarin en güzeliydi.
Biz de O’nun (sas) güzelligine, rehberligine, sefaatine,
yoluna talibiz ve bagliyiz. Rabbimiz, bizleri ve sizleri
O’ndan (sas) ayirmasin duasiyla, sizi dosyamizla basbasa
birakiyoruz.
DININ KAYNAGI OLARAK HADIS-I SERIFLER
PROF. DR. SELAHATTIN YILDIRIM
Islam ümmeti bir bütün olarak, Hazret-i
Peygamberin risaletinin ortaya çiktigi ilk
andan günümüze kadar, Ilahi söz olarak
Kur’an ile Hazret-i Peygamberin sünnetini birlikte
benimseyip içsellestirmis, dinin bu iki ana kaynagini
asla ayri düsünmemistir. Bu anlayisin bir yansimasi
olarak sahabe neslinden itibaren her asirda yasayan
Müslümanlar Allah’in kitabi Kur’an’i ibadet askiyla
ezberledikleri gibi Hazret-i Peygamberin hadislerini de
ayni inanç ve askla ezberleyip sonraki nesillere ulasmasini
saglamislardir.
Hazret-i Peygamberin sünnetinin sözlü/yazili ifadesi
olan hadisler, Hicri ikinci asirda kitaplara geçirildigi
döneme kadar, bazi safhalardan geçmistir. Bu safhalar
sunlardan ibarettir: Hifz dönemi (Hadislerin ezberlenmesi);
Kitabet dönemi (Hadislerin yaziya aktarilmasi);
Tasnif dönemi (Tasnifu’l-kütüb); Tedvin dönemi
(Sistematik kitaplarin olusmasi).
Hadis külliyatina kuskuyla bakanlar, söz konusu birikimin
sözlü kültür ortaminda uzun süre dilden dile
aktarildigini, yazili kültüre geçis asamasinin ise ciddi
ölçüde karanlik ve bilinmezliklerle dolu oldugunu,
dolayisiyla meshur kitaplarda kaydedilerek günümüze
ulasan hadislere bir bütün olarak güvenmenin mümkün
olmadigini iddia etmektedirler. Özellikle modernlesme
dönemi boyunca oryantalist arastirmacilar tarafindan öne sürülen bu ve benzeri iddialar Islam alimleri tarafindan
çesitli sekillerde cevaplanmistir. Biz burada söz
konusu cevaplarin bütün muhtevasina temas etmeyecegiz.
Ancak bunlar içerisinde bir hususu özellikle öne
çikarmak istiyoruz.
SÜNNET OLMADAN ÜMMET OLMAZ
DOÇ. DR. IBRAHIM BAZ
Kulluktan maksadin ne oldugunu dogru anlamak
için, Allah’in ve O’nun (cc) elçilerinden
maksadin yani nübüvvetin dogru anlasilmasi
ve kavranmasi gerekir. Hazret-i Adem’den itibaren
dinin ortak adi olan Islam, peygamberlerin fiili rehberligiyle
hayata aktarilmistir. Bu baglamda Kur’an-i
Kerim, mü’minlere ne yapmasi gerektigini anlatirken,
hadisler daha ziyade nasil yapmasi gerektigini beyan
etmistir. Kur’an ayetlerini, kendisine nazil olan Hazret-i
Peygamberden ayirma ve ayri anlama sansi olmadigi
gibi, Hazret-i Peygamberin hadislerini de Kur’an ayetlerinden
ayri tutma ve anlama imkani yoktur. Islam’in
esaslarini yalniz Kur’an olarak görmek ve hadisleri yok
saymak, öncelikle Hazret-i Peygamberi devre disi birakmak
ve nübüvvet olgusunu kavramamaktir.
Bu ayrilmaz birlik ve bütünlüge ragmen, tarih boyunca
oldugu gibi günümüzde de zaman zaman hadisler
üzerinde degisik boyutta tartismalar yapilmaktadir.
Özellikle son on yildir bir kisim sahislar ve mahfiller
tarafindan yürütülen bu tartismalar, medyanin etkisiyle
genis kitleler tarafindan duyulmaya baslanmistir.
Yapilan polemikler zihinlerde bir karisikliga sebebiyet vermekte, temel dini konular çagin temel sorunlarindan
biri olan sathilikle usul ve edepten uzak sekilde medyada
yahut medya agziyla tartisilmaktadir. Konunun
teknik yönü yani hadis usulü açisindan ele alinmasi
gereken tarafi ve bunun öncelikle ehli arasinda yapilmasinin
lüzumu bu yazinin konusunun disindadir. Ancak
bu tartismalarin tarihi arka plani, muhtemel niyetin ne
oldugu konusu ve topluma yansiyan sonuçlari özellikle
günümüz Islam dünyasi açisindan büyük önem arz ettiginden
kisaca ele alinmaya çalisilacaktir.
(Dosya yazilarinin tamami Ilim ve Irfan'in 76. sayisinda.)