SALIH AMELIN MÜKAFATI CENNETTIR
“Iman edip amel-i salih isleyenlere ne mutlu!
Onlarin sonunda varacaklari yer ne güzel!”
(Rad, 29) Rabbimizin emri ve müjdesi böyle.
Bu emir ve müjde pek çok ayette ve hadis-i serifte
tekrarlaniyor.
Dünya hayatimizda nasil bir grafik çizecegiz ki, salih
amel çizgimiz hem en yukarida olacak hem de bir ömür
boyu bu üstünlügü birakmayacak? Imandan sonra
hepimizin buna ihtiyaci var. Sik sik tekrarlanan, tavsiye
edilen bir emr-i Ilahi, sünnet-i Resulullah.
Salih amel çizgimiz daima canli ve yüksek olmakla
birlikte kötü amelden kaçisimiz da ayni hassasiyette
olacak. Bu denge, fert olarak bizlere telkin edildigi gibi;
fertleri bu hassasiyeti kazanmis bir toplumda huzur,
bereket, birlik ve dirlik, candan dostluk en ileri seviyede
yasanir.
Bu bir kazan kazan sistemidir; hem dünyada hem
ahirette kazanacagimiz bir yol. Salih ameller yoluna
girmis biri salihlerdendir. Dualar, onlarla birlikte olmamiz
içindir.
Fesadin ne oldugunu, dünyayi ve ahireti nasil yaktigini
bilirsek salih amele sarilmamiz, onun kiymetini daha
iyi anlamamiz çok daha elzem bir hal alir. Zira, salah,
salih olmak ve salih amel, fesadin ziddidir. Fesat ve fitne
kötülüklerin kapisi; salih ameller iyiliklerin kapisidir.
Açtigimiz kapidan ve gidecegimiz yoldan ilk kendimizin
geçecegini hiç unutmamaliyiz. Yolun sonunda da
elbette bir yere varacagiz.
Salih amelin özünde iyi duygularla insana hizmet vardir.
Sulh, insanlar arasindaki nefreti gidermek demektir.
Bozgunculardan mi olacagiz, düzelticilerden mi? Bu
ikisinin ayarini, ölçüsünü, miktarini, dengesini Allah’in
ve Resul’ünün razi olacagi sekilde kurmamiz gerekir.
Düzelticiyim deyip de bozguncu olmak da ne büyük
fesat ne büyük hainliktir.
Bizler yeryüzünde barisin, kardesligin, imanin, inancin,
salih amellerin yasatilmasi ve yüceltilmesi için variz.
Bunlarla geçerse ömrümüz Rabbimizin ahiret müjdesine,
cennet halkindan olma müjdesine nail olacagiz.
Enes bin Malik (ra) diyor ki: Resulullah söyle buyurdu:
“Allah bir kulu sevdigi zaman onu çalistirir.” Ashab-i
kiram sordu: “Nasil çalistirir ya Resulallah?” Hazret-i
Peygamber söyle cevap verdi: “Ölümden önce onu salih
amel islemeye muvaffak kilar.” (Tirmizi, Kader, 8)
Allah’in sevdigi kullarindan olmamiz, salih amellerde
devamli çalisip da yorulmamamiz duasiyla.
SALIH KIMDIR, SALIH AMEL NEDIR?
PROF. DR. SÜLEYMAN ULUDAG
Ku’an-i Kerim ve hadis-i seriflerdeki temel kavramlardan
biri amel-i salih deyimi ile ifade
edilir. Kur’an’da ve hadislerde sikça geçen ve
tekrarlanan amel-i salih; iyi is, faydali eylem,
uygun davranis gibi anlamlara gelmektedir.
Amel-i salih deyimindeki amel kelimesi fiil, is, davranis,
eylem, hal ve hareket anlamina gelir. Amel, imandan
sonra gelir ve onu tamamlar. Kuvvetli ve hakiki bir
imanin mutlaka ibadet ve ahlakla ilgili sonuçlari ve yansimalari
olur. Iman, kendini amelde disa vurur, belli eder
ve geçeklestirir. Iman sebep, ibadet ve ahlak hayatini
kapsayan amel onun sonucudur ve bu ikisi birbirinden
ayrilmadigindan birçok alim ameli imanin ayrilmaz bir
parçasi olarak görmüstür.
Burada amelden maksat dinimizin yapilmasini emir
veya tavsiye ettigi, dünyada ve ahirette ise yarayan
farzlar, sünnetler ve ahlak kurallarina uygun davranislardir.
Dinimizde yapilmasi yasaklanan veya sakincali
görülen veyahut da hos karsilanmayan haramlarin ve
mekruhlarin terk edilmesi de amel kavraminin kapsamina
girer. Mesela içki içmemek ve yalan söylememek
terk türünden amellerdir. Bu anlamdaki ameller sevap
kazandirir, dünya ve ahiret saadetinin kazanilmasini
saglar.
SALIHLERIN AMELI: AMEL-I SALIH
DOÇ. DR. IBRAHIM BAZ
Tarih boyunca dünyanin her yerinde ve hayatinin
bütün alanlarinda en etkin olgu din
olmustur. Insan ve mekan isimlerinden kültürel
ve sosyal hayata dair her boyutta din,
en belirleyici, egemen ve görünen unsur olagelmistir.
Ancak Bati’da baslayan ve bütün dünyayi kusatan
Aydinlanma düsüncesinin ve bunun sonucu ortaya
çikan dünyevilesmenin bir neticesi olarak din, maalesef
kisisel bir boyuta indirgenmeye baslanmistir.
Hayat, dini ve din disi alan -profan- olarak görülmeye
baslanmis, din yalniz iç dünyaya havale edilmeye
çalisilmistir. Iste bu ortamda, Müslümanlarin, dinin
bireysel olmaktan öte toplumsal bir boyutu bulundugunu
ve bu toplumun huzur, saadet ve selametinin
sürekliligi için bir Kur’an tabiri olan ve iman ile birlikte
zikredilen amel-i salih kavraminin ne oldugunu iyi
bilmeleri ve tatbik etmeleri büyük önem arz etmektedir.
Zira Müslümanlarin insanliga sunacaklari toplum
modelinin sosyal boyutunda amel-i salih kavrami
önemli bir yer tutmaktadir.
SALIH AMELLERIMIZI KORUMAK IÇIN
DOÇ. DR. ABDULCEBBAR KAVAK
Kur’an-i Kerim’de iman ve salih amel birlikte
zikredilir. Bu yönüyle salih amel, mü’min
olmanin açik bir göstergesi ve bu konudaki
samimiyetin önemli bir belirtisidir. Gönülden iman
eden ve bunu yaptigi salih amelleriyle ortaya koyan
her kadin ve erkek, Allah’in dünya ve ahirette onlar için
takdir ettigi ve müjdeledigi güzelliklere nail olacaktir.
“Erkek ve kadindan kim mü’min olarak salih -sevapliamel
islerse, elbette onu -dünyada- güzel bir hayatla
yasatiriz. Ve -ahirette- onlara mükafatlarini, yapmakta
olduklarinin en güzeliyle verecegiz.” (Nahl, 97)
Salih amel nedir, sorusunun cevabi Kur’an-i Kerim’e ve
Resulullah’in sünnetine bakildiginda en kisa ve öz olarak
söyle tanimlanabilir: Salih amel; Allah rizasi için iyi
niyet, ihlas ve firasetle yapilan amel demektir. O halde
salih amelin gönülden yapilmasi esastir. Ancak gönül
terazisinden geçmis bir amel makbul olabilir. Sadece
zahiri sartlari yerine getirilen ameller, fikhi açidan
tamam kabul edilebilir. Fakat Allah katinda bir amelin
makbul olmasi için zahiri sartlarla beraber o amelin
gönülden ve takvayla yapilmasi gereklidir. Bu hususta
Kur’an-i Kerim’de verilen kurban örnegi konuyu apaçik
ortaya koymaktadir: “O kurbanlarin ne etleri ne de
kanlari Allah’a ulasir. Fakat sizden O’na yalniz takvaniz
-saygi ve itaatiniz- ulasir.” (Hac, 37)
Yüce Rabbimiz kendisine kavusmak hususunda samimiyetin
ölçütü olarak salih ameli sart kosmustur. Bu
nedenle Allah’a ve ahiret gününe inanan ve Rablerine
kavusacaklari günü hasretle bekleyen mü’min ve
mü’mineler, salih amellerle bu konudaki samimiyetlerini
toplumsal alanda ifade etmis olurlar.
(Dosya yazilarini tamami Ilim ve Irfan dergisinin Haziran sayisinda.)