ÜÇ ÖZEL GERÇEK: ÖLÜM, KABIR VE KIYAMET

Kiyamet saati, büyük saat gelip çatacak. Kainat, yaratildigi ilk günden itibaren o büyük ana hazirlaniyor. En çok, ne zaman sorusu geldi akillara o gün için. Bu sorunun cevabi Rabbimizin katinda. Ancak emir gelince Israfil aleyhisselam o ani baslatacak.
Hikmet ehli, insanin kiyameti ölünce kopar demislerdir. Bu dünya hayatinin sonu gelmis, ahiret hayatinin baslangicina geçilmistir, ölümle. Ölümden topyekün kalkis için, bir kalkisla Arasat meydaninda toplanmak için bekliyoruz o saati. Bütün peygamberler insana bu büyük haberi vermek için gönderilmistir. Hangi insan Allah’in huzurundan kaçabilir? Hesaplar o gün görülmezse ne zaman görülecektir?
Dünya hayati zehirli bir sarmasiktir. Gaflet uykusunun mekanidir. Nefs ve seytan bizi sürekli oyalamakta, aldatmaktadir. Dünyayi süslü göstermekte, buraya dalip gitmemizi istemektedir. Bütün bu kusatma altinda, bizi Rabbimize, Rabbimizin yoluna, Resulullah’in hayatina, Kur’an’in nuruna çagiran bir kalbimiz vardir. Bu sese kulak vermek zorundayiz. Her uzak yakindir. Allah’in her vaadi haktir, gerçektir. Saati gelince yerine gelecektir. Kelam-i kadimde kiyameti tasvir eden ayetlerin sayisi dört yüze yakindir. Resulullah Efendimiz cenneti, cehennemi tasvir etmis, ölümden, kiyamet hallerinden haber vermis, bizleri uyarmistir. Artik, kainatin kulagi Israfil aleyhisselamin surundadir. O gün gelip çatinca bu büyük emre daglar, kayalar, irmaklar, denizler de uya¬cak, her varlik emrin geregince herc-ü merç olacaktir. Kabirler içindekini disari atacaktir. Nihayet insan, son¬suz bir hayatin ilk ani için birden ayaga kaldirilacaktir. Hepimiz Hakk’in divanina duracagiz.
Artik hesap zamanidir. Süphesiz hesap da azap da çok çetindir. Diller susar, azalar konusur. Amel defterleri birer birer açilir ve geçirilir mizandan. Ameller, niyetler tek tek ölçülür, tek tek tartilir. Sirat, önümüzde geçilmesi istenilen mutlak bir köprüdür. Cennete uçani da cehenneme sürükleneni de görecegiz. Ümidimiz, dua¬miz Resulullah Efendimizin sefaati; Rabbimizin lütfu, keremi, magfireti, ihsani ve affidir.
O çetin gün için büyük bir hazirlik yapmamiz gerekmektedir. Bütün hazirlik bu dünyada, ölmeden önce yapilacaktir. Ölüm, hazirligin sonudur. Hikmet ehlince söyle denilmistir: Ölüme ve ahirete hazirlik yapan kisinin dört alameti vardir: Dünya islerini kanaatle idare eder, acele etmez; ahiret islerinde hirsli ve aceleci olur; dini vazifelerini yerine getirirke
n ilme ve gayrete yapisir; halkin islerinde nasihat ve idare yolunu tutar. Sizlere bu önemli gün için birbirinden kiymetli yazilarla bir dosya hazirladik. Hayirlara vesile olmasi duasiyla.

YAKLASIYOR YAKLASMAKTA OLAN!
PROF. DR. ALI AKPINAR

Bu dünya sinav dünyasidir ve bizim kalici yurdumuz degildir. Bizim kalici yurdumuz ahiret yurdudur. Kiyamet, bizim geçici yurttan kalici yurdumuza hicretin aracidir. “Bu dünya hayati sadece bir eglence ve oyundan ibarettir. Asil hayat ahi¬ret yurdundaki hayattir. Keske bilseler!” (Ankebut, 64)
Kiyamet, dünya hayatinin sonu, ahiret hayatinin baslangicidir. Dolayisiyla, insanlik için çok önemli bir dönüm noktasidir. Kiyamet, bir seyin ayaga kalkmasi, kaldirilmasi demektir. Çünkü kiyametle birlikte, ilk yaratilistan itibaren, kiyamete kadar yasamis ve ölüp gitmis, isimleri unutulmus, kemikleri çürümüs toprak olmus tüm canlilar diriltilip ayaga kalkacaklardir. En önemlisi de kainatin efendisi, yeryüzünün halifesi insanin diriltilip ayaga kalkmasidir kiyamet. Evet, insan yaptiklarinin hesabini vermek için, yaptiklarinin karsiligini görmek için diriltilip ayaga kalkacaktir. O gün, boynuzlu koçtan hakkini almak üzere boynuzsuz koyunun diriltilecegi bir gündür. O güne kadar geçici bir süre de olsa zalimlerin, azmanlarin dedikleri olmus, birtakim haksizliklara firsat verilmistir. Ancak o gün her konuda ve herkes için yalnizca Cenab-i Hakk’in hükmü geçerli olacaktir. Zira o gün hükümranlik, bütünüyle yalnizca kahhar olan yüce Allah’a ait olacak ve bu gerçegi, inanan inanma¬yan herkes görecek ve kabul edecektir. Iste tüm bu sebeplerden dolayi o günün adi kiyamettir. Canlilarin kiyam ettigi, hakkin hakim ve kaim oldugu gün. Batilin sesinin bütünüyle kisildigi ve yalnizca hakkin gündemde oldugu gün.

BÜYÜK BULUSMAMIZ AHIRETTE OLACAK
DOÇ. DR. AHMET ALBAYRAK

Çogu zaman dilinin altinda saklidir insan. Öyle biliriz. Içindekileri harflere emanet ettiginde ortaya çikar biraz biraz. Ama o harfler ne kadar yardimci olsa da insanin kendisini tanitmasina, yine de yeterli olamaz tam anlamiyla. Çünkü hala bir perde vardir insanin kisiligiyle benligi arasinda. O perdenin kalktigi gün ise dillerde hep ayni sey: Ne yüzler örtermis meger su ince perde.
Nedir saklamak? Korudugunu saklar insan. Neyi koruyoruz acaba? Sakli yüzler ortaya çikmayacak mi bir gün? Çikarin kimlikleri ve yatin yere emirleri gelmeye¬cek mi? Yer de, demir parmakliklar ardinda üç bes gün geçirilecek bir yer olsa hani! Kafamizi dinleyecegimiz, çiktiktan sonra yeni bir yüz edinirim diyebilecegi¬miz! Hani, olsa hiç fena olmaz. En azindan birkaç gün yanimizda maskelerimizi tasimak zorunda kalmazdik. Demirden agir maskeler olmasalar haydi neyse.
Ama öyle olmayacak o gün! Kopacak bir kiyamet. Çalacak düdük ve inecek maskeler bir bir. Bakacagiz her birine tek tek. Kim bu, diye düsünmeye firsat bulamadan cevap gelecek o maskelerin altindakilerden: “Korkma, ben Allah (cc).”
Simdi biraz düsünmeli. Maskelerin düstügü o gün! Insanin kendisinden korkacagi o gün, hangi yüzümüzü yanimizda götürecegiz? Hangi yüzle bakacagiz o dün¬yada? Belki kaçariz annemizden, babamizdan ya da çocuklarimizdan bir seyler istemesinler diye. Ama o maskeleri çikaranlardan kaçamayacagimiz kesin. Ve belki de ilk defa kendimizden kaçamamanin sokunu yasamis olacagiz.

VAIZ OLARAK ÖLÜM YETER
DR. IBRAHIM BAZ

Insanin imtihan için gönderilmis oldugu dünyanin hakikati, dünya hayatinin sonu olan ölüm hadisesi ve ölüm sonrasi baslayan ahiret hayatinin keyfiyeti dinin ana konularindandir. Kur’an-i Kerim’de dünya hayatinin geçiciligine vurgu yapilarak, bir oyun ve eglence olarak tanimlanmis (Hadid, 20), ölümün her nefs tarafindan tadilacagi ifade edilmistir. (Al-i Imran, 185) Bireysel kiyamet olan ölüm ve dünya hayatinin son bulmasi olan kiyamet, hasr ve ahiretteki cennet ve cehennem hayati ibretle bakanlar için dehset verici sekilde tasvir edilmistir.
Gafletle geçen günlerin geri dönüsü olmadiginin idraki ile kiyamet gelmeden kalbi bir kiyam olusturmak ve kalan ömrünü Allah rizasina göre tanzim etmenin gayretinde olmak konusunda günümüz insani daha fazla hassasiyet göstermeye muhtaçtir. Zira maddeyi, makineyi, akli ve dünya hayatinin lezzetlerini merkeze alan günümüz Bati dünyasinin sekillendirdigi hayat tarzi, bütün insanligi kusatmaya baslamistir. Bu seküler sistem, hümanizm felsefesi ile, Allah’a karsi insani kutsarken, Allah’i dünyadan uzaklastirmaya ve gökyüzüne göndermeye çalismaktadir. Dünya boyutlu bu hayat anlayisi, dogal olarak hayatin sonunu, hakki ve hesabi unutturan, firsatlari degerlendirme düsüncesinde olan, haz pesinde kosan, kanun ve adaleti yalniz bu dünyalik düsünen bir anlayisi yaygin hale getirmektedir. Bunun neticesinde; günahi günah görmeyen, kimse görmezse her isi mübah sayan, bütün yapip ettiklerini özgürlük kavrami içerisine sikistiran ve nihayet ölümsüzmüs gibi yasamaya çalisan bir insan toplulugu dogmaktadir.
Tasavvuf ehli, her devirde degisik boyutlarda yasanan bu yoldan saplamalara karsi irfan ve hikmet dairesinde dünyayi, ölümü ve ahiret hayatinin hakikatini detayli sekilde izah etmis, yol arkadaslarini ve insanlari uyar¬maya ve uyandirmaya çalismistir.

(Dosya yazilarinin tamami Ilim ve Irfan dergisinin Mayis, 2018, sayisinda.)