ILIM VE IRFAN | Mart | 2018 | AYIN KONUSU | Okunma: 1565
ILIM, IRFAN VE HIKMET REHBERI: IMAM GAZZALI

Islam devletinin sinirlari, Efendimizin (sas) ardindan, birkaç nesil içinde çok genislemisti. Kuzey Afrika’dan Hindistan sinirlarina degin genis bir alanda Müslümanlara rastlamak müm¬kündü. Bu genislikteki sinirlar ve bu sinirlarin içindeki Müslümanlarin gezer durumda olmalari, birçok kültürel ve fikri karsilasmayi da gerekli kiliyordu. Müslümanlar, farkli milletlerden ve dinlerden kelamcilarla, felsefe¬cilerle karsilasiyor, onlarin görüsleriyle hesaplasmak zorunda kaliyorlardi. Bu yolda birçok kelam aliminin, mütefekkirin önemli çabalari oldugunu söyleyebiliriz. Her biri, Islam’in müdafaasi ya da yeni durum karsisinda bocalayan zihinleri aydinlatma ve rahatlatma yolunda çabalar gösterdiler.
Bu karsilasmalarin elbette bazi kazalara ve istenmeyen etkilenmelere yol açtigini da kabul etmek gerekir. Bazi Müslüman zihinlerin, Yunan akli karsisinda büyülenmis olmasini bu etkilenmelere bir örnek olarak sayabiliriz.
Yani sira, tasavvufun da, Islam toplumu içinde, ana akima eklemlenen bir yapi kazanmasi gerekiyordu. Çünkü bazi tasavvufi akimlarin olumsuz imajlari sebe¬biyle, tasavvufi çevrelerin de saibe altinda kaldiklari görülmekteydi.
Imam Gazzali’nin islevi ve üstlendigi rolün büyüklügünü, bu etkenlerin tamamini dikkate alarak takdir etmeliyiz. Bir yandan yabanci felsefelerin etkilerine maruz kalan bir Islam akli, öte yandan tasavvufla ilgili mütereddit bir ilim kadrosu karsisinda, o da önce kendi kisisel sancisini yasamis, ardindan da bu sanciyi, bütün toplumu kusatacak bir açiklamayla asmaya çalismistir.
Imam Gazzali, felsefeyi iyi ögrenip özetleyen bir kitap yazmis ve ardindan da Yunan felsefesini takip eden felsefecileri elestiren bir basyapit ortaya koymustur. Bir yandan ilimle maneviyatin beraber yürümesi gerektigi yönündeki kanaatini Ihya gibi bir kitapla taçlandirmistir. Yazdigi birçok risale ve kitap sayesinde, tasavvufun, Islam toplumu içindeki yerini belirgin kilmis ve tahkim etmistir.
Imam Gazzali’nin kendi zamaninda yasadigi sartlarin ve karsilasmalarin dogurdugu hesaplasmanin benzerini yüz elli senedir Islam milleti yasamaktadir. Bu sebeple onu anlamaya ve ele almaya her zamankinden daha çok muhtaciz.
Bu düsünceler ve niyetlerle bir Imam Gazzali dosyasiyla karsinizdayiz. Hayirlara vesile olmasi niyaziyla

MALUMATTAN MARIFETE: IMAM GAZZALI
ISLIM GÜMÜSTEKIN

Çok yönlü bir ilim adami, essiz bir mütefekkir ve mutasavvif. 1058’de Horasan’in Tus sehrinde dünyayi tes¬rif eden Imam Gazzali, bütün alanlarda etkili izler birakmis büyük bir Islam alimidir. Asil adi Muhammed, künyesi Ebu Hamid, nisbesi Gazzali, unvani ise Hüccetü’l-Islam’dir.
Imam Gazzali’nin babasi dokumacilikla ugras¬makla birlikte ilme ve tasavvufa büyük hayranligi olan bir zatti. Bu sebeple o, bir yandan yün egirirken diger taraftan ilim erbabiyla irtibat kurarak onlardan istifade etmeye çalisiyordu. Gönlü ilim meclislerine bagli babanin elbette en büyük arzusu ogullari Muhammed ve Ahmed’in iyi bir egitim görmelerini saglamakti. Ancak ömrünün buna vefa etmeyecegini anlamis ve evlatlarini güvendigi sufi dostu olan Ahmet Razikani’ye belli bir maddi destekle teslim etmis¬tir. Bu anlamda dindar bir ailede yetisen Imam Gazzali, ilk egitimini sufi olan bu baba dostun¬dan almistir. Dolayisiyla hem babasinin hem de Ahmed Razikani’nin tasavvufi egilimli kimseler olmasinin, Gazzali’nin iç dünyasini etkiledigini ve ileride tasavvufi kimliginin olusmasinda müessir oldugunu söyleyebiliriz.
Ahmed Razikani tarafindan Kuran-i Kerim, okuma yazma, dil bilgisi gibi geleneksel ilk egi¬timini tamamladiktan sonra kardesiyle birlikte Tus’ta bir medreseye yerlestirilen Imam Gazzali, burada fikih dersleri almistir. Daha sonra ilmi yolculuga çikmaya karar veren Imam Gazzali, ileri düzeyde egitim veren Cürcan’a gider. Cürcan’da fikih ve hadise dair üç yila kadar ileri düzeyde egitim alir. Çok genç yasinda büyük bir ilme ulasan Imam Gazzali, memleketine dönmek üzere yola çiktiginda, içinde bulun¬dugu kafilenin eskiyalar tarafindan yolu kesilir. Eskiyalarin arkasindan giden Gazzali onlara, “Bu ilimleri ögrenmek için memleketimi terk ettim. Cürcan’a gittim, bütün ilimler bu notlarin içeri-sindedir.” diyerek hiç degilse ders notlarini geri vermeleri için israrda bulunur. Eskiyalardan biri, Gazzali’ye ders notlarini geri verir ancak söyle der, “Bildigini iddia ediyorsun ama senden bunlari alinca bilgisiz kaliyorsun. Bu nasil is?” Gazzali eskiyanin serdettigi bu cümlelerden çok etkilenir ve Allah tarafindan bir ikaz oldugunu düsünür. Tus’a döndügünde üç yil boyunca Cürcan’da aldigi notlarin tamamini ezberler ve hafizasina yerlestirir. Bu olayin Gazzali’ye farkli bir ufuk açtigini ve onun ilmi istiyakini kamçila¬digini ifade etmek mümkündür.

IMAM GAZZALI’NIN AZ BILINEN YÖNÜ: TASAVVUF PSIKOLOJISI
PROF. DR. SÜLEYMAN DERIN

Hüccetü’l-Islam Imam Gazzali çok yönlü bir kisilige sahiptir; kendisi fikih, kelam, felsefe, mantik, tasavvuf gibi pek çok ilimde yetkin bir alimdir. Onun klasik Islam ilimlerindeki söhreti herkesçe bilinir, biz onun çokça bilinen bu yönlerini degil de son zamanlarda farkina varilmaya baslanan psikoloji alanindaki katkilarini ele almaya çalisacagiz.
Psikolojinin Arapçasi ilmü’n-nefs yani ruh/nefs ilmidir. Peki, nefs ve ruh hakkinda en çok kafa yoran kimlerdir diye sorulursa süphesiz bu sorunun cevabi sufiler ola¬caktir. Zira tasavvufun ana konulari; nefsin emmare, levvame, mülhime, mutmainne gibi onun gelisim süreçleridir. Her ne kadar yüce kitabimiz ruh hakkinda az bilgi verildigini ifade etse de bu azin çogu Kur’an ve sünnet sayesinde Müslümanlarda, Müslümanlar arasinda da bu konuya olan özel ilgileri sebebiyle sufilerdedir. Sufiler psikolojinin de konusu olan meseleleri hem pratik hem de teorik olarak ele almis, eserlerinde bugün dahi asilamayan teorileri ortaya koymuslardir. Bu sebeple Islami ilimler arasinda psikolojiye en yakin ilmin tasavvuf oldugunu rahatlikla söyleyebiliriz.
Gazzali insan nefsi hakkinda vahiyle aldigi bilgileri tefekkür ve gözlemleriyle gelistirmis bir sufidir. Basta Ihya olmak üzere eserlerinde, insanin hayvani dürtü¬lerinin; kiskançlik, haset, kibir, hilim, tevekkül, riza gibi olumlu ve olumsuz duygularinin psikolojik tahlillerini yapmistir. Kanaatimizce onun Islam âleminde çokça sevilmesinin nedeni, verdigi eserlerde insanin psikolojisini göz ardi etmemesi ve tasavvufi kavramlari bu açidan bizlere sunmasidir.
Onun Ihya’sinin Kitabü Acaibi’l Kalb bölümü özellikle bu iliskiyi derinlemesine ele alan bir yapi arz eder. Gazzali burada ruh, beden, akil, kalp ve insana kendi disindan etki eden melek ve seytan gibi güçlerin tahlilini detayli bir sekilde anlatir. Negatif düsüncelerin kaynaklarini ve bunlarin nasil tesirsiz hale getirilecegini bizlere talim eder. Seytanin vesvese ve havatirindan nasil kurtulunacagini, nefsin isteklerinin nasil dizginlenecegini ve bu süreçte tasavvufun rolünü herkesin anlayabilecegi sekilde anlatmaya çalisir.

BÜYÜK IMAM’IN HAKIKAT ARAYISI
YRD. DOÇ. DR. IBRAHIM BAZ

Imam Gazzali, Islam düsüncesini en derinden etkileyen alimlerden biridir. Gazzali’yi özellikle iki açidan yeniden okumak, anlamak ve degerlendirmek büyük önem arz etmektedir. Bunlardan ilki, bilim alaninda branslarin daralmasi nedeniyle konu¬lara külli bakabilen ilim sahiplerinin azalmis olmasidir. Ikincisi ise bilgiyi son nokta olarak gören, ilimden irfana, hükümden hikmete ve hakikate dogru yol alma geleneginin azalmasidir. Pozitivist aklin ve kapitalist sistemin esyayi kutsamasi gibi, salt bilginin de kutsanmaya baslanmis olmasidir. Iste Imam Gazzali, birçok alanda oldugu gibi, özellikle bu iki hususta da örnek olmus çok yönlü bir Islam entelektüeli ve münevveridir. Simdi Gazzali’nin önce hayatini, sonra hakikat arayisini ve son olarak da tesirlerini kisaca ele alalim.
Imam Gazzali, eserleri ve fikirleriyle Islam’in delili anlamina gelen Hüccetü’l-Islam ve dinin zineti anla¬mina gelen Zeynü’d-Din seklinde anilmis çok yönlü bir alimdir. 1058 yilinda Horasan bölgesinde bulunan Tus sehrine bagli Taberan’da dogmustur. Tam adi, Ebu Hamid Muhammed bin Muhammed bin Muhammed bin Ahmed el-Gazzali’dir. Yün egiren ve ticaretini yapan bir babanin oglu oldugu için Gazzali unvaniyla taninmistir.
Gazzali, Tus’daki egitiminden sonra devrin büyük alimi ve kelamcisi el-Cüveyni’den ders almak için Nisabur’daki Nizamiye medresesine gitmis ve hocasinin 1085 yilinda vefatina kadar yaklasik sekiz yil ders almistir. Bu sürede büyük sufi Imam Kuseyri’nin talebelerinden Ebu Ali el-Farmedi’den de ders almistir. Hocasinin vefatin¬dan sonra, yirmi yedi yasindayken Bagdat’a gitmis ve dönemin Selçuklu veziri Nizamü’l-Mülk ile tanismistir. 1091 yilinda otuz üç yasina geldiginde Bagdat’taki Nizamiye medresesinin bas müderrisligine atanmistir. Bu dönemde ilmi, hitabeti, devletin ve toplumun sorunlarinin çözümü hususundaki isabetli görüsleriyle kisa sürede büyük ün kazanmistir. Bas müderris atanmasindan bir yil kadar sonra Nizamü’l-Mülk ve Selçuklu sultani Meliksah’in öldürülmesi gibi önemli olaylarin yasanmasi, onu da derinden etkilemistir. Bu dönemde bir yandan da okuttugu ilmin gayesi ve haki¬kati hakkinda kafa yormaya baslamistir. Birçok büyük kafa ve gerçek entelektüel gibi derin buhranlar ve iç dünyasinda derin bir muhasebe dönemi yasamistir. Bu durum bir sufiden etkilenmesi neticesinde degil, büyük bir zekanin ruhunun mutmain olmak yönündeki kanat çirpinmasi seklinde gerçeklesmistir. Bu dönem Gazzali’nin hakikat arayisinin gün yüzüne çiktigi bir dönemdir.

ÖZEL BIR TECRÜBE: DALALETTEN HIDAYETE
AHMET EDIP BASARAN

Islam âlemi tarih boyunca iki büyük hesaplas¬manin esiginde varlik yokluk savasi verdi. Ilki Islam alimlerinin Yunan klasikleriyle karsilastigi, bu klasiklerin yogun bir sekilde Arapçaya çevrildigi ve okundugu 10-11.yüzyillar. Bu hesaplasmada Imam Gazzali gibi mümtaz sahsiyetlerin yazdigi kitaplar muhkem bir yapi kurdu. Akla, bilgiye perestis eden, imani, kupkuru bir rasyonalizme kurban eden algiya karsi vahyi ve nübüvveti öne çikaran dipdiri soluguyla Gazzali Hazretleri bir yeniden insa sürecine girdi.
Onun, Din Ilimlerin Ihyasi anlamina gelen o büyük, mufassal eseri bile tek basina esasli bir cevapti aslinda. Ikinci büyük hesaplasma halihazirda maruz kaldigimiz Bati modernitesine karsi içinde bulundugumuz ahval ki, bu basli basina bir baska yazinin konusudur. Sadece sunu söylemekle iktifa edelim: Gazzali Hazretlerinin eserleri bugün bile bize bu hesaplasmada neye ve nelere dikkat etmemiz gerektigi hususunda çok önemli, ufuk açici öneriler ve uyarilar içeriyor.
Gazzali Hazretlerinin Kimya-yi Saadet’ten Miskatü’l Envar’a, Mukasefetü’l Kulûb’tan Tehafütü’l-Felasife’ye yazdigi onlarca eser, Islam’in bir felsefe gelenegiyle olan karsilasmasinda Müslümanlarin yasadigi artçi sarsintilara karsi iman denilen kaleyi korumanin yolunu yordamini gösteriyor bize. Gazzali’yi, onun yeniden insa ve kesif yolunda sarf ettigi çabayi görmezden gelen kafalarin ona yönelik, “Felsefeyi öldürdü.” seklindeki hezeyanlari sadece cehaletle açiklanamaz elbette. Islam’a, Islam’in yüzlerce yillik ilim ve irfan gelenegine sirt çevirmenin gavurluktan baska açiklamasi olamaz. Birbirimizi kandirmanin rasyonel bir gerekçesi yok!

IMAM GAZZALI’NIN BAZI ESERLERI
HAMZA TOPRAK

Imam Gazzali Hazretlerinin her bir eseri ilim, akide, fikih, tasavvuf sahasinda bir kandil olmus, yüzyillardir mü’minlerin gönlünü ve aklini aydinlatmaktadir. Bu kandiller hele akillarin karis¬tigi, gönüllerin bulandigi çaglarda dogruyu görebilenler ve hakikati seçebilenler için bulunmaz bir cev¬her, sönmez bir mesaledir.
Asagida Imam Gazzali Hazretlerinin eserlerinden belli baslilarindan bazisi hakkinda bilgiler verilecek, bu kiymetli eserlerin önemi bir kez daha vurgulanmaya çalisilacaktir.

(Dosya yazilarinin Ilim ve Irfan’in Mart sayisinda.)

Muhterem Müslümanlar, sahabe-i kiramdan rivayet edildigine göre Ramazan-i serif yaklastiginda...

Mübarek Ramazan ayinin gölgesi üzerimize düstü. Çok sükür yeniden ulasiyoruz bir kutlu zaman dilimine....

Ilim ve Irfan dergisinin Mart 2024 sayisi Ramazan dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016