ILIM VE IRFAN | Temmuz | 2017 | AYIN KONUSU | Okunma: 2990
INSAN OLMA YOLU

Ziya Pasa’nin bir beyti vardir:
Asaf’in mikdarini bilmez Süleyman olmayan Bilmez insan kadrini âlemde insan olmayan. Ziya Pasa bu beyitte, Hazret-i Süleyman’in (as) veziri olarak bilinen bilge Asaf’in kiymetini bilmek için Hazret-i Süleyman olmak gerektigini, ayni sekilde, insanin dege¬rini ölçebilecek olanin da yine ve ancak insan oldugunu haber veriyor. Bir baska deyisle, insanin kiymetini bil¬menin yolu insan olmaktan geçiyor. Kitab-i Kadim bize insanin halife olarak yaratildigini haber veriyor. Insanin halife olarak yaratilmasinin ne anlama geldigini hakkiyla, hakikatiyle anlamanin yolu da yine halife olmaktan geçiyor.
Kendisinin bir halife oldugu suuruna sahip olan bir kimse, ayetlerde isaret edilen halifelik sorumluluguna ve makamina saygi duyabilir. Sayet kendisinde bu halifelikten iz ve eser yoksa, bu makami takdir edemeyecektir.Ayni sekilde kendi cevherine, kendisindeki manaya vakif olan bir insan, karsisindaki insanda da ayni cevheri ve manayi görecektir. Bu da onun karsisindaki insana duyacagi saygiyi ve tazimi doguracaktir. Yani saygi göstermeyi bilen esasen saygiya layik olandir. Ihtiram gösterebilen, muhterem olandir. Kisinin insana saygi duymasi, kendisindeki saygiya layik ve hürmete deger manayi tanimasindan dolayidir.
Beser olarak doguyor ve zamanla insan olma mücadelesi veriyoruz. Bazilarimiz bunu gerçeklestiriyor, bazilarimiz da beserlikten hayvan olma mertebesine ve hatta daha da asagilara inebiliyor. Bu yolculugun zirvesi insan-i kâmil olmaktir. Yani hakikaten insan olmak, gerçek manada insan olmak, baska bir ifadeyle halife olmak. Enbiya, evliya, urefa bize insan olma makamina giden yolu gösteren hatta kisa yollari gösteren önderlerdir. Insan olmuslar ve böylece insan olmanin nasil oldugunu bize bizzat sergilemislerdir. Önümüzü aydinlatan öncülerdir onlar.
Bu sayimizda, insan olmanin anlami ve insan olma cehdi üzerine kiymetli yazilarla bir dosya hazirladik. Allah Teala cümlemizi insan-i kâmillerin yolunda daim eylesin.

TASAVVUFI DÜSÜNCEDE INSAN-I KÂMIL
YRD. DOÇ. DR. IBRAHIM BAZ

Tasavvuf, gerek bir yasam biçimi gerekse bir bilim dali olarak en genel manada insanin kemal arayisi üzerinde odaklanmistir. Bu kemal arayisinda örnek ve rehber Hazret-i Peygamber kabul edildiginden, O’nun (sas) siretine ve sünnetine bagli kalmak kemale ermenin ana yolu olarak görülmüs, bu yoldan çikaran duygu, düsünce ve davranislardan uzak kalmaya çalisilmistir.
Tasavvufi tecrübe ve düsünce olgunlastikça, tasavvufun anlam zenginligini ifade etmek üzere birçok kavram ortaya çikmistir. Iste bu kavramlardan biri de insan-i kâmil kavramidir.
Tarih boyunca birçok kimse, insan-i kâmil düsüncesi üzerine kafa yormustur. Bu hususta Dogu ile Bati dünyasi arasinda farkli anlayislar bulunmaktadir. Özellikle modernlesmeyle birlikte dinin kenara konuldugu Bati düsüncesinde, kâmil insanin yerini üstün insan almaya baslamistir. Nietzche’nin dile getirdigi üstün insan kavrami, Islam’in ve tasavvufi düsüncesinin insan-i kâmili ile ayni degildir. Üstün insandan kasit; seçkin, tekebbür ve tahakküm sahibi bir insan tipidir. Bu tipoloji, Bati’nin materyalist, pozitivist ve emperyalist zihniyetinin ifadesi ve ürünüdür. Buna mukabil Müslümanlarin dile getirdigi insan-i kâmil; merhametin, sefkatin, tevazunun ve sevginin sembolüdür. Bu da en güzel örnek (üsve-i hasene) olarak peygamberlerin sahsinda tecessüm etmis ve buna göre kavramsallasmistir.
Genellikle fenafillah makamina ermis yani nefsani iradesini Allah’in iradesinde yok etmis ve eritmis kimse için kullanilan insan-i kâmil kavrami, rehber, önder, mürsid gibi anlamlara gelmektedir. Büyük sufi Ibn Arabi’den sonra tasavvufi düsüncede kullanil¬maya baslayan insan-i kâmil anlayisi, esasinda derin bir felsefi arka plana sahiptir ve yalniz bilgi ve varlik boyutunda degildir, ayni zamanda ahlaki ve irfani bir anlam da içermektedir. Yani insan-i kâmil anlayisinin bir teorik ve felsefi boyutu bir de pratik ve ahlaki boyutu bulunmaktadir.

ESREF-I MAHLUKAT OLAN INSAN
ISMAIL ACARKAN

Veda hutbesinde Allah Resulü söyle buyurmustur: “Ey insanlar, bu günleriniz nasil mukaddes bir gün, bu aylariniz nasil mukaddes bir ay, bu sehriniz Mekke nasil kutsal bir sehir ise, canlariniz, mallariniz, namusunuz ve serefiniz de öylece mukaddestir, degerlidir ve her türlü zulümden korunmustur.”
Her insanin cani, kani, mali, onur ve haysiyeti muhterem, mukaddes ve dokunulmazdir. Ayni Rabbin yarattigi insanlar olmaktan kaynaklanan kardesligimiz geregi, hangi dinden, hangi irktan, hangi renkten, hangi cografya¬dan olursa olsun her insana saygili olmaliyiz. Insana saygi, onu yaratan Allah’a sayginin dogal bir geregidir. Meleklerin hürmet ve hizmet secdesine layik görülmüs olan insana zulmetmek, bu hakikati yok saymaktir. Bu nedenle insan insana haksizlik etmez. Her insanin cani, kani, mali, onur ve haysiyeti muhterem ve mukaddestir.
Resulullah bu konuda bize su hatirlatmada bulunmustur: “Mü’min mü’minin kardesidir; ona zulmetmez; onu yardimsiz birakmaz; onu tahkir etmez.” Resulullah üç defa kalbine isaret ederek: “Takva suradadir. Müslüman kardesini hakir görmesi kisiye kötülük olarak yeter. Her Müslümanin namusu, kani, mali ve onuru Müslümana haramdir.” buyurdu. (Müslim, Birr, 32)

(Dosya yazilarinin tamami Ilim ve Irfan dergisi Temmuz sayisnda. sayi: 59)

Muhterem hazirun, Hazret-i Muhammed’in peygamber olarak gönderilmesi...

Insanin fitrati tertemizdir. Ne var ki zamanla disardaki enkazin, toz dumanin külleri üzerine düser....

Ilim ve Irfan dergisinin 2024 Aralik sayisi sahsiyet dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2024