RÜYA ILHAM GIBIDIR
Peygamber Efendilerimiz vahiyle sereflendiler. Onlarin Ilahi kaynaktan aldiklari vahiy sayesinde insanoglu bu Ilahi kaynaktan haberdar oldu. Vahyi ahlaklariyla ve güzel yasantilariyla destekleyerek görünür kildilar. Böylece biz ümmet olanlar, o yüce elçilerin Ilahi bir kaynaktan haberler aldiklarini daha kolay ve severek kabul ettik.
Peygamberler vahiy aldilar ama onlari izlemeye çalisan, ayak izlerini takip eden sufiler ve veliler için vahiy söz konusu degildi. Onlarin varisleri ilhama mazhar oldular, olmaktalar. Ilham-i Ilahi, vahiy gibi Ilahi bir kaynaktan süzülüp gelerek, yol gösterdi, göstermeye devam ediyor.
Ama elbette vahiyle ilham arasinda bariz bir fark var. Vahiy, peygamberlerin vazifeleri ve islevleri geregi baglayicidir. Vahye muhatap olan bir mü’min, vahye eksiksiz inanmakla yükümlüdür. Vahyin bir kismini kabul edip bir kismini reddetmesi düsünülemez. Bu oldugu takdirde mü’min olmaktan çikar. Ilhamda ise bir baglayicilik yoktur. Bir velinin seveni, takipçisi o velinin ilhamini kendisine bir isaret, bir emir kabul edebilir ve onu izleyebilir. Mesela bir mürsid, bir ilham eseri olarak tarikatta bir içtihatta bulundugunda ve bu içtihat neticesinde tarikat adabinda bir degisiklik yaptiginda, müridleri bunu kabul ederler ve eski adabin yerine yeni adabi takip ederler. Ama dedigimiz gibi bu bütün Müslümanlari baglayan bir farz hükmündeki emir cümlesinden degildir. Bu ilham, o mürsidin takipçilerini ilgilendirir.
Yine vahiy, kural koyucudur. Dolayisiyla vahyi denetleyecek ikinci bir üst merci yoktur. Oysa ilham, üst merci olan vahye tâbidir. Vahiyle çelisen bir ilham geçersizdir.
Rüya da bir yönüyle ilham gibidir ve ilhamin tâbi oldugu hükümlere baglidir. Sufiler için rüya bir bilgi kaynagi olarak da kabul edilebilir. Ama bu durumda bile, kisisel bir bilgi kaynagi olmayi sürdürür. Görenden baskasini ilgilendirmeyebilir.
Rüyayla ilgili söylenebilecekler elbette bu birkaç cümle degil. Zaten bütün sözü bu sunus yazisinda söylemek de gereksiz. Çünkü doyurucu yazilardan olusan bir rüya dosyasi sizi bekliyor.
MUTASAVVIFLARIN GÖZÜYLE RÜYA
PROF. DR. SÜLEYMAN ULUDAG
Düs dedigimiz rüya insan hayatinin önemli bir parçasidir. Insan uyudugu zaman duyu organlari ve akli faaliyetler maddi âlemle ve dis dünya ile olan ilgilerini en aza indirir, bazi durumlarda kisa bir zaman ve bir an (lahza, lemha) için baska bir âleme, gayb ve mana âlemine dalar. Bu anlik bakista o âlem¬den birtakim bilgiler veya bilgi içeren semboller alir. Bu bilgiler veya bilgi içerikli semboller rüya görenle veya baska biriyle veyahut da toplumun mukadderatiyla ilgili olabilir. Bazi durumlarda bu bilgiler ve bilgi içerikli semboller rüya gören kisiye yapmasi veya yapmamasi gereken hususlarla ilgili tembihler, ikazlar, uyarilarda bulunabilir, isaretler verebilir.
Bir hadiste, rüyanin üç çesit oldugu ifade edilir: Allah’tan olan rüya. Buna rüya-i saliha ve rüya-yi saliha adi verilir. Genellikle verdigi bilgi açiktir, yoruma muhtaç degildir. Seytandan olan rüya. Üzücü ve günaha özendirici niteliktedir. Nefsten olan rüya. Insanin bedeni ve biyolojik hayatiyla ilgilidir. Susamis bir insanin rüyada pinar veya su görmesi gibi. (Buhari, Tabir, 26; Müslim, Rüya, 1, 6)
Melekten olan rüya sembolik nitelikte oldugundan tabire muhtaçtir. (Ibn Haldun, Mukaddime, s. 45)
Asli olmayan bedensel ve nefsani rüyalara adgasu ahlam denir. (Bkz. Yusuf, 44; Enbiya, 5) Bu deyim, hayal ve malihülya anlamina da gelir.
RÜYADA TEMEL ÖLÇÜ NEDIR?
YRD. DOÇ. DR. IBRAHIM BAZ
Bütün insanlar rüya görür. Bu nedenle insanoglu tarih boyunca rüyalara büyük bir ilgi duymus ve onu anlamak için gayret göstermistir. Rüyanin neden görüldügü, görülen rüyadaki nesnelerin yahut renklerin hakikatinin ne oldugu ve ne sekilde yorumlanmasi gerektigi gibi konulari arastirmistir. Kutsal kitaplarda rüyalarin anlatilmasi ve onlarin gerçeklestiginin beyan edilmesi, insanlarin, gördükleri rüyalara karsi daha duyarli olmalarina neden olmus ve insanlar sürekli bir anlama arayisi içerisine girmislerdir.
Insanoglunun bu denli ilgi duydugu rüyalarin kaynagi, çesitleri ve yorumlanmasi ile ilgili bilgilere geçmeden önce belirtmek gerekir ki rüyalar, içerisinde yasadigimiz âlemin yalniz görünenin ve bes duyuyla algilananin ötesinde baska boyutlarinin da olduguna yani âlemin içinde nice âlemlerin bulunduguna isaret eder. Ayni sekilde insanin da âlem gibi iç içe âlemlerden olustuguna, ruhun varligina ve uyku halinde bedeni terk ederek misal âleminde dolastigina delalet eder. Ayrica sadik rüyalar, kaderin nasil tecelli ettigini ve Yusuf peygamberin zindandaki iki kisinin rüyasina yaptigi yorumda görüldügü gibi, bunlarin bir kisminin Allah’in bildirmesiyle önceden bilinebilecegini anlatir.
Rüya, Arapça bir kelimedir ve insanlarin uykularinda gördükleri seyin adi olarak tanimlanmistir. Arapça ru’ya kelimesi Kur’an’da alti yerde geçerken, yine rüya anlaminda kullanilan menam kelimesi iki yerde (Enfal, 43; Saffat, 102) geçmektedir. Ayni sekilde Kur’an’da üç kez geçen ahlam kelimesi (Yusuf, 44; Enbiya, 5) iki yerde rüya anlamina gelmektedir.
RÜYALAR GÖRMEZDEN GELINEMEZ
PROF. DR. ALI AKPINAR
Rüya, görmek anlamina gelen ru’yet kökünden gelir. Kur’an’da korkunç ve anlamsiz rüyalar için hulm kavrami kullanilir. Peygamberimiz, “Hulm seytandan, rüya rahmandandir.” (Buhari, Tabir 2, 4; Müslim, Rüya 2) buyurmustur.
Rüyalarin insan hayatinda önemli bir yeri vardir. Çocuklar dahil her insan rüya görür ve çogu zaman rüyada gördüklerinden etkilenir. Bu yüzden rüyalar, görmezden gelinemez.
Insanla ilgili hemen her önemli konuya temas eden Kur’an-i Kerim, rüya gerçegi üzerinde durmus ve bazi rüya örneklerine yer vermistir. Peygamberimiz de rüyayi önemsemis, zaman zaman rüya yorumlari yapmistir. Nitekim O (sas), salih rüyayi, peygamberligin parçalarindan saymistir. O’na (sas) ilk vahiy, sadik rüyalar seklinde gelmis, peygamberliginin ilk alti ayinda rüyasinda gördükleri gerçek hayatta aynen vuku bulmustur. Peygamberimizin peygamberlik süresi yirmi üç yildir. Bunun ilk alti ayi sadik rüyalarla geçmistir. Alti ay, yirmi üç yilin kirk altida biri oldugu için, sadik rüya nübüvvetin kirk altida biri sayilmistir. “Salih bir kimsenin görmüs oldugu sadik rüya, peygamberligin kirk altida biridir.” (Müslim, Rüya, 8)
Rüya tabiri ilmi, kehanete degil Ilahi kaynaga dayanir. Rüya tabiri, zannidir, kesin ve baglayici degildir.
Rüyalar bizi hayata hazirlar. Kur’an’da geçen rüyalar ve yorumlari, rüya yorum ilminin ipuçlaridir.
(Dosya yazilarinin tamami derginin Mayis sayisinda, 57. sayi)