ILIM VE IRFAN | Ekim | 2016 | AYIN KONUSU | Okunma: 1171
ASIL GÜNDEM: KALBI SADAKAT

Dünyanin imtihan yurdu oldugunu sik sik söyleriz. Buna inandigimizi da belirtiriz her firsatta. Dünyanin geçiciligini hatirlatan sohbetler dinler, kendimiz de bundan baskalarina dem vururuz. Ama bu fikri, bu görüsü, bu cümleleri tekrarlamanin ötesinde, kalben duymak, kalben ikna olmak bambaska bir seydir. Bu bilginin dilden kalbe inmesi, ilme’l-ya¬kin seviyesinden hakka’l-yakin seviyesine dönüsmesi anlamina da gelir. Ve aslinda tasavvuf, bu ve benzeri bilgilerin tahkik seviyesinde idrakine erismek için yapilan çaba anlamina da gelir. Islam’dan, imana, imandan ihsana geçmek, bu seviyeleri birlestiren bir donanim kazanmak. Tasavvuf budur.
Dünyanin bir imtihan yurdu oldugunu kabul etmenin dogal bir sonucu, dünyada sikintilarin bulunmasinin normal oldugunu kabul etmektir. Imtihan yurdunda imtihan olur. Bize tavsiye edilen, bu imtihanlarda, maddi basarilar saglayarak imtihanlari ve sikintilari tamamen yok etmek, onlari bir daha ortaya çikmamacasina imha etmek degildir. Bizden beklenen sikintilar karsisinda kalbi durusumuzu, kalbi metanetimizi, kalbi sadakatimizi bozmamaktir. Sikintilari yok etmeye ne kadar çalisirsak çalisalim basaramayiz. Bu imtihan yurdu olmanin tabiatina terstir. Bir sikinti biter, yenisi baslar. Ama sikintilari imtihan sartlari içinde avantaja dönüstürebiliriz.
Müslümanin asil gündemi, dünyayi faniligi içinde idrak etmektir. Dünyada binlerce yildir ne olaylar cereyan etti, ne sikintilar görüldü. Hepsi bitti, yenileri geldi. Bunlar bitecek baska yenileri gelecek. Allah Teala, her seyin sahibidir ve her seyi bir kader, bir ölçü ve bir bilgi dairesinde gerçeklestirmektedir. Fani dünyanin fani isleri bitmez. Bu fani isler ve gelismelerle mesguliyeti, baki olan kudrete ve hikmete baglamadigimiz taktirde aldaniriz. Müslümanin gündemi fani olanla degil, baki olanla mesguliyettir. Fani olanla ilgilendiginde bile baki olanla mesgul olmayi becermektir. Fani olanla mesguliyeti, baki olana raptettigimiz taktirde, artik fani olanla degil baki olanla mesgul olmaya baslamisiz demektir.
Dosyamiz, bu kadim prensibi hatirlatan kiymetli yazilardan olusuyor. Allah Teala tesirini halk etsin.

DAIMI MESELEMIZ ALLAH'A KUL OLMAYA ÇALISMAK
YRD. DOÇ. DR. IBRAHIM BAZ

Modern dünya, insani en çok kendinden ve yaraticisindan uzaklastirdi. Varlik sebebini tefekkür etmesine imkan ve zaman birakmayacak sekilde görsel imajlarla, paket program halinde rol model hayatlar, yildizlari solduran ve unutturan renkli isiklarla süslü sehirler sundu. Böylece, beserden insana dogru yükselise yardimci olacak enfüsi ayetlerin kitabi olan insani, bizzat kendisinden gafil kildigi gibi, afaki ayetlerin kitabi olan kainattan da uzaklastirdi. Halbuki kutsal kitaplardan sonra insanin okumasi gereken bu iki kitap yani insan ve kainat, mavera merdivenidir. Insana, gönlünün ve gögün kapilarini açarak oradan yaraticisina yol gösterir.
Dünyanin egemen güçlerinin insana dayattiklari din ve manadan uzak sistemler, huzur ve saadet getirememistir. Çöken sosyalist ve komünist sistem, dinini elinden aldigi ve karin tokluguna çalistirdigi insani mutlu edemedi. Degerler degersizlestirilerek, insan ancak bir isçi gibi görüldü. Kapitalist sistem ise, insani güya özgürlestirerek yine bütün degerleri yikti. Hayvani hazlarin özgürlügü içinde, insani bedenine mahkum etti. Renkli isiklarin altinda maneviyat körlügüne sürükledi. Gecesi gündüzüne karisti. Nihayet esref-i mahluk olan insani, üreten bir makine ve tüketen bir hayvan haline dönüstürdü. Hasili kapitalizm de insana makyajli bir mutluluk sunabildi. Görünüste mutlu, ancak iç dünyasinda huzursuz. Necip Fazil Kisakürek’in ifadesiyle kapitalizm, bireyin hürriyeti adina toplumu; komünist ve sosyalist sistem ise toplum adina bireyi yok saydi. Iste tam da bu nedenle, 1990’li yillarda biten soguk savasin ardindan ismi geçen sistemlerin ortak hedefi Islam ve Müslümanlar oldu. Çünkü onlar Müslümanlardan daha iyi biliyorlardi ki, bu çaga söz söyleyebilecek potansiyele sahip tek alternatif Islam’di. Ancak, Müslümanlar bunun farkina varmamali ve kendi gündemlerine dönmemeliydi.

MÜSLÜMANIN DEGISMEYEN GÜNDEMI: ÖLÜM VE SONRASI
PROF. DR. ALI AKPINAR

Yüce Yaraticimiz, insani yaratip sinav için dün¬yaya gönderdi. O (cc), ilk insani ilk peygamber kildi ve ona ilk kitabini -suhuf- verdi. Dolayisiyla insan için sinav, hayatla birlikte basladi. Insan, sinavinda basarili olsun ve hayatinda mutlu olsun diye de ona kitap verildi. Zira kitap olmadan, insan yanlis yapabilirdi, dogru yoldan sapabilirdi. Çünkü kitap, insanin gündemini, yolunu, yönünü, rotasini belirleyecekti. Öyle de oldu, ilk peygamberden son peygambere kitap gel¬meye devam etti. Yüce Rabbimiz, insani kitapsiz ve hitapsiz birakmadi.
Son peygamberin peygamberlik görevi de kitapla basladi. Son kitap, oku emriyle inmeye basladi. Peygamberlik de bu emirle basladi. Son peygamberin son günlerine kadar da -vefatindan dokuz gece öncesine kadar- kitap inmeye devam etti. O’na (sas) kitap bir celsede inmedi. Oysa yüce Allah’in buna gücü yeterdi. Zira O (cc), ezeli ve ebedi ilim sahibi idi. Zaten son peygambere indirilecek son kitap Ilahi arsiv/Levh-i mahfuz’da hazirdi. Ama kitap, toptan degil de ayet ayet, sure sure indi. Iyice ögrenilsin, ezberlensin, sindirilsin ve hayata tasinsin diye. Çünkü son Peygamberin ve O’nun (sas) izindeki mü’minlerin gündemini Kur’an belirleyecek ve onlari kendi ilkeleriyle sekillendirecekti.
Sorun varsa çözüm de var
“Inkar edenler, Kur’an ona bir defada indirilmeliydi, derler. Oysa biz onu böylece senin kalbine yerlestirmek için parça parça indirir ve onu agir agir okuruz.” (Furkan, 32)
Konustuklari ancak vahiy olan Hazret-i Peygamber, kendisine gelen sorulari cevaplamak ve yasanan sorunlari çözmek için vahyin gelmesini beklerdi. Zihar konusunda kendisine soru soran kadina, ancak ayetler inince cevap veriyordu. Ifk hadisesinde yasanan sorunlar ancak vahiyle çözülüyordu. Kiblenin degisiminde yasanan sorunlar ve gelebilecek sorular ancak inen ayetlerle açiga kavusturuluyordu. Onun için Peygamberimiz soru ve sorunlar karsisinda vahyi gözlüyor, vahiy meleginin gelmesi gecikince beklentiye giriyordu.
Nitekim kible ayetlerinde bu hususa söyle isaret ediliyordu: “Yüzünü göge çevirip durdugunu görüyoruz. Hosnut olacagin kibleye seni elbette çevirecegiz. Artik yüzünü Mescid-i Haram tarafina çevir.” (Bakara, 144)

ASIL GÜNDEMIMIZIN ÖNÜNDEKI ENGELLER
ISMAIL ACARKAN

“Onlar ki, faydasiz islerden ve bos sözlerden yüz çevirirler.” (Mü’minun, 3) “Bizim yaptiklarimiz bize, sizin yaptiklariniz da size. Biz, sizin için de ancak iyilik ve selamet dileriz. Ama bilgisizlik ve bos seyler açisindan yakin münasebetimiz olsun da istemeyiz.” (Kasas, 55)
Lagv, bos olan, fayda ve menfaat elde edilmeyen söz, düsünmeden ve tefekkür etmeden söylenen söz anlaminda kullanilir. Mü’minlerin lagv’dan yani bos sözden kaçindigini ifade eden ayetlerin yani sira yine mü’minlerin cennette bos söz dinlemeyecekleri ve cennette bos sözün olmayacagi da ifade edilmistir.
“Orada ne bos bir söz, ne de günaha sokan bir sey isitirler. Sadece, selam, selam sözünü isitirler.” (Nebe, 35)
Malayani, kelime olarak kisiyi ilgilendirmeyen sey anlamina gelmektedir. Bu nitelikteki her türlü, is, söz, düsünce ve eylem malayani kavraminin içine girer. Imam Gazzali Hazretleri malayani sözün sinirini, söylemedigin takdirde hiçbir zarar çekmeyecegin söz olarak çizer. Kur’an’da, kurtulusa eren mü’minlerin özellikleri anlatilirken onlarin bos sözden, yararsiz konusmalardan ve kendilerini ilgilendirmeyen seylerden uzak durduklari vurgulanir.
“Onlar, yalana sahitlik etmeyen, faydasiz bos bir seyle karsilastiklari zaman, vakar ve hosgörü ile geçip gidenlerdir.” (Furkan, 72)
Mü’min insan, imandan gelen suur ve hikmet sayesinde lüzumsuz, yararsiz, hikmetsiz ve anlamsiz söz ve tutumlardan uzak olmaya gayret eder. Ya hayri konusur ya da susar. Dilinden çikan her sözün muhasebesini yapar, sözünün degerini ve nereye varacagini enine boyuna düsünerek konusur.
Yukaridaki ayetlerde belirtilen manevi kemal ve lütfa ermenin yolu bos, faydasiz, malayani söz ve islerden kaçinmaktir. Mü’min, ne sözlerinde, ne tavir ve davranislarinda, ne de fiillerinde gereksiz ve faydasiz sekilde hareket etmelidir. Kur’an ahlaki ile ahlaklanan mü’min bos yere konusmamali ve kendisini ilgilendirmeyen faydasiz islerle mesgul olmamalidir.

(Dosya yazilarinin tamami derginin Kasim, 2016; 51. sayisinda.)

Muhterem Müslümanlar, sahabe-i kiramdan rivayet edildigine göre Ramazan-i serif yaklastiginda...

Mübarek Ramazan ayinin gölgesi üzerimize düstü. Çok sükür yeniden ulasiyoruz bir kutlu zaman dilimine....

Ilim ve Irfan dergisinin Mart 2024 sayisi Ramazan dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016