ILIM VE IRFAN | Temmuz | 2016 | AYIN KONUSU | Okunma: 1852
ANNESIZLIK ÖKSÜZLÜK, BABASIZLIK YETIMLIKTIR:
ONLARIN DUASINI ALALIM, BEDDUASINI DEGIL

Anne-baba meselesi Adem babamiz ile Havva annemizin yaratilisindan ve izdivacindan beri vardir. Bu mesele, bütün insanligin meselesidir. Hepimiz onlarin çocuklariyiz, hepimiz peygamber neslindeniz ve bunun degerini her peygamber ümmetine yeniden hatirlatmistir.
Basta peygamberler olmak üzere insanlik tarihi ve bilhassa Müslümanlarin tarihi anne ve babaya itaat konusunda son derece zengin ve engin bir tecrübeye sahiptir. Kur’an-i Kerim’den zengin evliya menkibelerine kadar kaynaklarimiz, adeta bu büyük duayi kulagimiza, dudaklarimiza ve kalbimize fisildamaktadir: Rabbim, hesap gününde, beni, anne ve babami ve bütün mü’minleri affeyle!
Insani tek basina bir birey olarak kabul eden, onu öncesi ve sonrasiyla irtibatsizlastiran bir anlayis süphesiz hakkaniyetli olamaz. Anne ve baba sadece maddi sorumluluk ve yükümlülükleriyle degil manevi rehberlikleriyle de evlatlari için essiz birer nimettir. Allah Teala insani küçüklügünde anne ve babasina emanet etmis, emanet olma sirasi yaslaninca anne ve babaya gelmistir. Dünyaya saglikli gelisimiz, burada hayirla ve güzellikle yasamamiz ve buradan memnuniyetle gidisimiz bu emanet anlayisinin tezahürüyle mümkün¬dür. Bu hukukta, maddi meseleler degil daima güzel ahlak, sefkat, merhamet, hayir, dua, iyilik, tebessüm ve fedakarlik gibi kalbin amelleri öncü ve ölçüdür.
Hazret-i Peygamberin hadis-i seriflerinde isaret ettigi dogrultuda, anne ve babaya iyi muamele etme ve onlarin gönlünü almanin, -birrü’l-valideyn- diger bazi dini görevlerle mukayesesi yapilmistir. Birrü’l-valideyn farz-i ayn oldugu için normal hallerde farz-i kifaye sayilan cihattan da üstün tutulmustur. Bizler, üzerimize birer farz olan anne ve babamiza iyilik vazifesini daima, hakkiyla, layikiyla ve en güzel sekilde yerine getirmekle mükellefiz. Onlara karsi sefkatimizin, hürmetimizin, saygimizin ve hizmetimizin, Allah Tealanin emriyle baslayan ve fitratimizla zaten bütünlesen güçlü bir arka plani vardir.
Dergimizdeki zengin yazilar bizlere anne ve babaya hürmetin ana mecrasi konusunda yeni pencereler açmakta, evladi onlarla onlari da evlatla adeta duygu ve sevgi planinda yeniden bütünlestirmekte, bulusturmaktadir. Hepimiz onlarin güzel dualarina layik oluruz, çocuklarimizi da dualarimizdan eksik etmeyiz insallah.

EN GÜZEL MIRAS GÜZEL AHLAKTIR
PROF. DR. SELAHATTIN YILDIRIM

Ebeveyn, evlatlarin dünyaya gelis sebepleri; evlatlar ise ebeveynin göz nuru, gönül süruru varliklaridir. Her ikisinin digerine karsi haklari ve sorumluluklari vardir. Konu evlatlar açisindan ele alindiginda onlarin itaatkar, hayirli insanlar olmasi istendigi gibi ebeveyn açisindan da durum aynidir. Bir anne ve baba için Islam inancindan sonra en büyük nimet hayirli ve salih bir evlada sahip olmak oldugu gibi evlat için de en büyük bahtiyarlik salih bir babanin evladi olmasidir. Said bin As’tan (ra) rivayet edilen bir hadislerinde Peygamberimiz (sas) söyle buyurmuslar¬dir: “Hiçbir baba çocuguna güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez.” (Tirmizi, Birr, 33)
Hizir aleyhisselamdan ilim ögrenmek isteyen Musa aleyhisselamin basindan geçen sir dolu olaylar Kehf suresinde yer alir. Bu karsilasmada Hazret-i Musa’nin anlamakta zorlandigi olaylardan birisi de kendilerini misafir etmekten kaçinan köy halkindan birinin yikilmak üzere olan duvarina Hazret-i Hizir’in omuz verip düzeltmesi olmustur. Hadise Kur’an’da söyle ele alinmistir: “Duvara gelince, sehirde iki yetim çocugun idi; altinda da onlara ait bir hazine vardi; babalari ise iyi bir kimse idi. Rabbin istedi ki, o iki çocuk güçlü çaglarina erissinler ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çikarsinlar. Ben bunu da kendiligimden yapmadim. Iste, hakkinda sabredemedigin seylerin iç yüzü budur.” (Kehf, 82)
Tefsir kitaplarinda konu ele alinirken oldukça dikkat çeken bir hususa isaret edilir: Bu iki yetim çocugun babalari oldugu bildirilen sahsin yedi göbek önce yasamis dedelerinden biri oldugu anlasilmaktadir. Bu salih insanin güzel hali yedi göbek sonraki torunlarina fayda saglamistir.
Evlat açisindan böyle oldugu gibi, ebeveyn açisindan da durum farkli degildir.
Ebu Hüreyre’den (ra) rivayet edildigine göre Peygamberimiz (sas) söyle buyurdu: “Insan öldügü zaman sadaka-i cariye, faydalanilan ilim ve dua eden salih evlat disindaki bütün amelleri son bulur.” (Müslim, Vasiyye 14; Tirmizi, Ahkam 36) Bu hadis-i seriften anliyoruz ki vefat etmis olan ebeveynin arkasindan dua etmeye devam eden salih ve hayirli bir evlat anne ve baba için en büyük dünya nimeti oldugu gibi dua etmek de bir insanin salihlerden sayilmasina vesiledir. Hatta bazi alimler demislerdir ki ibadet ehli salih bir evlat ebeveyni için dua etmese dahi onun varligindan anne ve babasi istifade eder ve hayir görür. Söyle ki tarafindan herhangi bir tarlaya meyve agaci dikilir de uçan kuslar ve geçen yolcular o agacin meyvesinden faydalanirlarsa agaci dikenin sevap kazandigi gibi, ibadet ehli bir evlat ebeveynine dua etmese dahi amel defterlerine sevap yazilmaya devam eder.

ANNESINI MEMNUN EDEN ALLAH’I MEMNUN EDER
PROF. DR. SÜLEYMAN ULUDAG

Anne ve babaya karsi itaatkar, lütufkar, sefkatli, merha¬metli, fedakar, edepli ve saygili olmak Allah azimüssanin ve Peygamber-i zisanin emri oldugu kadar fitratin ve vicdanin sesi ve hükmü, akl-i selimin de icabidir. Bundan dolayi dindarlar, takva sahibi salih mü’minler, zahitler, abidler, arifler ve evliya ebeveyne karsi, özellikle de anneye karsi terbiyeli, edepli, hürmetkar ve vefakar olmaya büyük önem vermisler, onlara, ihsanda bulunmayi ve iyi davranmayi Allah Tealaya ibadetle esit tutmuslar, ebeveyne isyani ve itaatsizligi aynen sirk gibi büyük ve ölümcül günahlardan saymislardir. Gerçi tasavvuf kitaplarinda bahis konusu husus belirgin bir sekilde yer almaz, açik bir biçimde göze çarpmaz ama dindarlarin, takva sahibi salih mü’minlerin ve evli¬yanin menkibeleri ve hayat hikayeleri okundugunda onlarin bu konuda ne kadar titiz ve duyarli olduklari açik bir sekilde görülür. Pek çok sufi, evliyadan olmayi annesine borçludur.

Önce onlarin rizasi
Anne ve babaya iyi davranmak ve onlarin rizasini almak namazdan, sadakadan, oruçtan, hacdan ve umreden daha sevaptir. (Ihya, II, 256) Cihat etmek istiyorum ama buna gücüm yetmiyor, diyen zata Allah Resulü sordu: “Ebeveynin hayatta mi?” Adam, annem hayatta, dedi. Efendimiz de, “Ona iyi davran, ihsanda bulun. Bunu yaptin mi hac ve umre yapmis ve cihada gitmis gibi sevap alirsin.” buyurdu. (Ihya, II, 216)
Büyüklerden biri anlatiyor: Hacca gitmeye karar ver¬dim. Yola çiktim, Bagdat’a vardim. Ebu Hazm’i ziyarete gittim, uyur bir halde buldum, uyanana kadar bekledim. Uyaninca bana döndü ve dedi ki: Su anda Peygamberi (sas) rüyamda gördüm. Bana senin durumunu haber verdi ve buyurdu ki: Onun üzerine düsen annesine göz kulak olmasi ve rizasini almasidir. Bu, onun için hacdan sevaptir.
Bunun üzerine geri döndüm, annemin rizasini aldim, onu memnun ettim. Sonra Kabe’nin yolunu tuttum. (Attar, Tezkiratü’l-Evliya, 68)

ANA-BABA EVLADIYLA, EVLAD ANA-BABASIYLA… HERKES IMTIHANDA
PROF. DR. ALI AKPINAR

Hayat düsturumuz Kur’an, pek çok salih babanin, evlatlarina düskünlügünü, onlara nasi¬hatlerini anlatarak bizlere örnek kesitler sunar. Hazret-i Adem, Hazret-i Nuh, Hazret-i Ibrahim, Hazret-i Yakup, Hazret-i Lokman gibi. Bu örnekler, evlatlarina gerçek anlamda sefkat ve merhametin nasil olmasi gerektigini ve evlatlarin salih atalarina nasil yarasir kisiler olacaklarinin yolunu gösterir. Hazret-i Nuh, Tufan günü, yavrucugum, bizimle beraber sen de gemiye bin, inkarcilarla birlikte olma diye çirpiniyor. Hazret-i Ibrahim, Rabbi Ibrahim’e, teslim ol diye buyurdugunda, âlemlerin Rabbine teslim oldum, demisti. Ibrahim bunu ogullarina vasiyet etti. Ibrahim söyle demisti: “Rabbim! Bu sehri güvenli kil; beni ve ogullarimi putlara tapmak¬tan uzak tut.”
Hazret-i Lokman, oglunu karsisina almis, “Ey ogulcu¬gum! Allah’a sirk kosma, dogrusu sirk kosmak büyük zulümdür.” diyerek ona uzun uzun vaaz ediyor. Demek ki anne baba sefkati, yalnizca evlatlarin maddi ihtiyaçlarini karsilamaktan ibaret degil. Asil olan, onlari, dünya ve ahiret saadetlerine vesile olacak sekilde yetistirmektir.

Bir peygamberin vasiyeti
O sefkatli babalardan biri de Hazret-i Yakup peygam–berdir. Ömrü boyunca sürdürdügü tevhid çagrisini son anlarinda çocuklarina yönelik olarak devam ettiriyor:
“Yakup da, ‘Ogullarim! Allah dini size seçti, siz de ancak O’na teslim olmus Müslümanlar olarak can verin.’ dedi.
Yoksa Yakup can verirken sizler yaninda mi idiniz? O, ogullarina, ‘Benden sonra kime kulluk edeceksiniz?’ diye sormustu. Onlar da, ‘Senin rabbine ve atalarin Ibrahim, Ismail, Ishak’in rabbi olan tek ilaha kulluk ede¬cegiz, bizler O’na teslim olmusuzdur.’ demislerdi.
Onlar geçmis birer ümmettir. Onlarin kazandiklari ken¬dilerine, sizin kazandiklariniz da sizedir. Onlarin yapmis olduklarindan sorumlu degilsiniz.” Hazret-i Yakup’un bu çagrisinda dikkatimizi çekenleri söyle özetleyebiliriz: Ölüm döseginde bir baba ve çev¬resinde evlatlari. Normalde böyle bir tabloda ölmek üzere olan baba, dünyaliklar konusunda çocuklarina vasiyetler eder. Kendisinden sonra yapmalari gereken dünyevi konulari çocuklarina söyler. Borçlarini ödeme¬lerini, dünyevi planlarini uygulamalarini, vasiyetlerini yerine getirmelerini, miras paylasimini onlara tavsiye eder. Ama bu baba, baska bir baba. Peygamber olan bir baba. Evlatlarinin ahiretini dünyalarindan daha fazla düsünen bir baba. Daha dogrusu onlari dünya ve ahi¬rette izzetli bir hayata hazirlamak isteyen bir baba. Tüm babalara örnek bir baba! Ömrü insanlari tevhide davetle geçmis bir peygam¬berin, ölüm döseginde yine ayni hassasiyet içerisinde çocuklarina tevhid dersi vermesi ne kadar anlamli!

EN GÜZEL SADAKA-I CARIYE HAYIRLI EVLATTIR
ABDULLAH TAHA ORHAN

Hazret-i Adem ve Hazret-i Isa gibi istisnalar disinda kainatta anne ve babasiz bir insan yok. Hatta insan disindaki bütün canlilar için de bu, böyledir. Zira sünnetullah kaidesidir ki; her canli çift yaratilmis (Nebe, 8) ve dolayisiyla her sey bir çiftten yaratilmis ve yaratilmak¬tadir. Böyle bakilinca Islam’da anne ve babaya verilen ehemmiyet biraz daha anlam kazaniyor sanki. Insanin kendi anne ve babasina iyi davranmasi bir sünnetullah, bir fitrat kanunu. Çünkü tüm canlilar ve özellikle de insan, basta hayati olmak üzere, pek çok noktada anne ve babasina borçlu. Öyle ki, birrü’l-valideyn seklinde ifade edilen anne ve babaya iyi davranmak, vaktinde kilinan namazin ardin¬dan ve cihadin da öncesinde, en önemli amellerden biri olarak zikrediliyor (Buhari, Tevhid, 48) ve diger taraf¬tan ebeveyne asi olmak ise büyük günahlar arasinda sayiliyor. (Buhari, Edep, 6)

Cennet onlardan basliyor
Kur’an-i Kerim’de de anne ve babaya iyi davran¬mak defaatle, sadece Allah’a kulluk etmenin hemen ardindan, kullarin üzerindeki bir yükümlülük olarak zikredilmektedir. (Isra, 23; Bakara, 83; Enam, 151) Ayrica Hazret-i Hacer ve Hazret-i Ismail, Hazret-i Ibrahim ve Hazret-i Ismail, Hazret-i Yakup ve Hazret-i Yusuf, Hazret-i Lokman ve oglu, Hazret-i Ibrahim ve put yapici babasi Azer gibi pek çok anne ve baba ve çocuk iliskisi örnegi üzerinden Rabbimiz, anne ve babalarin çocukla¬rina ve çocuklarin anne babalarina nasil davranmalari gerektigine dair kullarina yol gösteriyor.
Anne ve babanin evladi üzerindeki haklariyla ilgili ayet ve hadislerden bize en çarpici geleni ise su oldu: “Rabbin hosnutlugu anne ve babanin hosnutluguna baglidir. Rabbin öfkesi ise anne ve babanin öfkesine baglidir.” (Tirmizi, Birr, 3)
Allah’in rizasi anne ve babanin rizasina baglandigi gibi, bu hadis-i serifin devaminda cenneti kazanmak da anne babayi hosnut etmeye baglanmistir: “Anne ve baba, kisinin cennete girmesine vesile olacak ana kapilarindan biridir. Bu kapidan girme firsatini kaybet¬mek veya degerlendirmek artik senin arzuna kalmis!” (Tirmizi, Birr, 3)
Peki, bu durumda çocuk, anne ve babasinin üzerin¬deki haklarini nasil ödeyecek? Cevabi yine bir hadisle verelim: “Hiçbir evlat anne ve babasinin hakkini ödeyemez, ancak onu köle olarak bulup azat ederse, belki.” (Müslim, Itk, 25)

(Dosya yazilarinin tamami Ilim ve Irfan dergisinin Temmuz (2016) sayisinda.)

Muhterem Müslümanlar, sahabe-i kiramdan rivayet edildigine göre Ramazan-i serif yaklastiginda...

Mübarek Ramazan ayinin gölgesi üzerimize düstü. Çok sükür yeniden ulasiyoruz bir kutlu zaman dilimine....

Ilim ve Irfan dergisinin Mart 2024 sayisi Ramazan dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016