ILIM VE IRFAN | Nisan |
2016 |
AYIN KONUSU
| Okunma: 1301
HOS GELDINIZ EFENDIMIZ, SAFA GETIRDINIZ!
Bizler, Allah’in sevgilisi, bütün peygamberlerin bas taci Muhammed Mustafa’nin (sas) ümmetiyiz, bunun için Cenab-i Hakk’in bu ihsanina ne kadar sükretsek, hamd etsek azdir. Efendimiz, emsalsiz örnek sahsiyetiyle insanliga ebedi saadet yolunu göstermis; insanligin en buhranli zamaninda gelmis, devri, bütün insanligin en güzel zamani, Asr-i Saadet olmustur.
Tarihte hayatinin tamami en ince ayrintisina kadar tespit edilen tek insan ve tek peygamber Efendimizdir. O’nun (sas) söz ve davranislari, Allah’in lütfuyla kiyamete kadar ümmeti ve bütün insanlik için örnek olmaya devam edecektir.
Peygamber Efendimizin üsve-i hasenesinden yani emsalsiz örnek sahsiyetinden geregi gibi istifade ederek ashab-i kiramin yüce ahlakina yaklasabilmemiz için öncelikle kalbimizin bu kivama gelmesi gerekir. Kalbimizi bu kivama getiren de Efendimize olan sevgimiz ve sadakatimizdir. Efendimize duyulan gerçek bir ask ve muhabbetin neticesi O’nun (sas) yolunun tozunu bas taci eylemek, O’na (sas) candan ve gönülden itaat edip teslim olmaktir. Ashab-i kirami böyle yapmistir, bizler de böyle yaparak ümmeti olmak serefini idrak ederiz.
Asirlar boyu kayda deger bir tek adam yetistirememis olan cahiliye toplumu, Allah Resulü Efendimizin irsad ve ruhaniyeti sayesinde yüce vasiflarla bezenmis pek çok insan çikardi. Bu güzide insanlar Efendimizden alarak tasidiklari feyzi, birer iman, ilim ve irfan mesalesi halinde dünyanin dört bucagina ulastirdilar. Çöle inen nur, sonsuzlugu gölgesine alarak insanliga hak, adalet ve feyizler dagitti. Sen olmasaydin, kainati yaratmazdim sirri açikça belirdi, kainatin yaratilis gayesi de tahakkuk etti.
Âsiklar, arifler, veliler, sadiklar bütün bu makamlarinda Resulullah Efendimize olan sevgi ve sadakatlerini ortaya koymuslar, gönüllerinde bu nes’eden baska bir nes’e tasimamislardir. Yanik gönüller, ancak Efendimizin mübarek ismiyle, ruhuyla sifa bulmustur.
Bütün bu muhabbet ve sadakat cevherinin en ince ve nazenin duygulari bilhassa tasavvuf hayati içinde gönüllerden tasarak dillerden dökülerek anlamini kazanmistir.
Efendimiz, Ilahi terbiyenin bütün vasiflariyla güzel ahlaki tamamlamis, ümmeti için de bu yol yasanacak, yürünecek, örnek alinacak yegane yol olmustur. Ilahi rizanin kazanilmasi ancak O’nun (sas) isaret buyurdugu, örnek oldugu, emir ve tavsiye ettigi hayati yasamakla mümkündür. Seriat, tarikat, marifet ve hakikat bütünüyle O’nun (sas) bizlere biraktigi Kur’an ve Sünnet mirasidir.
PEYGAMBER EFENDIMIZ ÂLEMLERE RAHMETTIR
PROF. DR. SÜLEYMAN ULUDAG
Peygamberlere inanmak imanin sartlarindandir. Tevhid, nübüvvet, ahiret imanin üç temeli oldugundan bunlara usul-i selase, üç ana mesele denilmistir. Hangi ilim dalina mensup olursa olsun, meslegi ne olursa olsun, “Elhamdülillah Müslümanim!” diyen her insanin bu temel inanç konusuna ayni sekilde itikat etmesi sarttir. Bu noktada ayrilik ve farklilik asla söz konusu degildir. (Bakara, 285)
Ancak Miladi 8. asirda kelam, fikih, tefsir ve hadis gibi ilim dallari ortaya çikinca bu ilimlerden herhangi birinde uzmanlasan bir Müslüman alim daha ziyade Hazret-i Peygambere ve Kur’an-i Kerim’e kendi uzmanlik alanindan bakmis ve fikri mesaisini bu noktada yogunlastirmis, bu durum da ayrintilar itibariyle bazi farkliliklarin ortaya çikmasina sebep olmustur. (Serrac, 147)
Bir müslim ayrim gözetmeden Kur’an’da adlari geçen peygamberlere inanir. Ancak Allah Teala, “Biz onlarin bazilarini digerlerinden üstün kildik.” (Bakara, 253) buyurdugundan bunlardan bazilarinin öbürlerinden daha faziletli oldugunu kabul eder. Bununla beraber peygamberleri faziletlerine göre siralamayi da uygun bulmaz. (Buhari, Humatil; Müslim, Fazail, 163)
Ulema, Hazret-i Muhammed’in (sas) peygamberlerin en faziletlisi oldugu hususunda da ittifak etmislerdir. Hak Teala, Hazret-i Peygamberin ümmetine hitaben, “Siz, insanlar için ortaya çikarilmis en hayirli ümmetsiniz!” (Al-i Imran, 110) buyurdugundan en hayirli ümmetin peygamberi de peygamberlerin en hayirlisidir. Hazret-i Peygamber âlemlere rahmettir. (Kelabazi, et-Taarruf, 69) Kelabazi’nin verdigi yukaridaki bilgiler mutasavviflar da dahil olmak üzere bütün mü’minler için geçerlidir. Diger ilim dallari ve mesleklere nispetle sufiler Allah Resulü konusunda su hususular üzerinde yogunlasmislardir: Faziletler, güzel ve üstün ahlak, manevi haller, makamlar, bunlarin dereceleri, ilim, marifet, irfan, hikmet, mücahede, riyazet, takva, ihlas, zühd, ibadet, taat vb. Kur’an ve hadislerin zahirinden yola çikan sufiler, zikredilen hususlari derinlemesine, enine ve boyuna incelemislerdir. Ehl-i kulûb ve ehl-i batin (gönül ehli) denmesinin sebebi budur. Ve onlar bu tutumlarini peygamberlik konusunda da aynen devam ettirmislerdir.
YASAYAN BIR ÖRNEK HAZRET-I MUHAMMED
DOÇ. DR. MAHMUT ÇINAR
Her türlü iyilik ve mükemmellik vasiflariyla muttasif olan yüce Allah, kullariyla iliskilerinde, her zaman merhametini ön plana çikarmaktadir. O (cc), gerçekten kullarini çok sevmekte, onlara acimakta ve sürekli yardim etmektedir. O’nun (cc) yardim ve inayeti bir an bile kesilse, bütün âlem alt üst olur, hayat diye bir sey ortada kalmaz. Böylesine merhamet ve lütuf sahibi olan Allah Teala, dogustan bütün insanlari Islam fitrati üzere yaratmistir. (Enam, 79; Meryem, 72; Rum, 30; Buhari, Cenaiz, 93) Dolayisiyla baska herhangi bir destek olmasa bile, insanlar tabiatlarinin geregi olarak, Yaratici’sini tanima ve O’nun (cc) bir tek Ilah oldugunu kabul etme yetenegine sahiptirler. Kur’an’da açikça ifade edildigi gibi insanin yaratilis amaci Yaratan’ini tanimak ve O’na (cc) ibadet etmektir. (Zariyat, 56) Islam fitrati üzere yaratilan insan, kendisine verilen akl-i selim araciligiyla Rabbini tanima ve O’na (cc) kulluk etme imkanini kazanmaktadir. O (cc), her konuda oldugu gibi, bu konuda da lütuf ve merhametinin bir neticesi olarak kullarina yol göstermesi ve onlara örnek olmasi için, Hazret-i Muhammed’e (sas) kadar pes pese peygamberler göndermistir. Bütün peygamberler, insanlara hidayete erme ve dini yasama konusunda yardimci olmalari için gönderilmislerdir. Bu vazifelerini yaparken, ümmetleriyle kolay iletisim kurabilmek için, peygamberler insanlar arasindan seçilmis, bizzat muhatap olduklari kendi toplumlarinin bir ferdi olarak görevlendirilmislerdir. Böylece insanlarla ayni insani hususiyetlere sahip, ayni fizyolojik özellikleri bulunan, hastalik, açlik, çocukluk, yorgunluk gibi ayni beseri özellikleri paylasan kendi içlerinden birisini seçerek mesajin daha kolay anlasilmasi ve benimsenmesi saglanmistir. Peygamberlerin insanlardan biri olarak, onlarin arasindan seçilmesinin bir diger neticesi ise, insanlarin Allah’a karsi herhangi bir hüccet ileri sürmelerini imkansiz hale getirmektir.
(Dosya yazilarinin tamami Ilim ve Irfan dergisinin Nisan (2016) sayisinda.)