PROF. DR. NECDET TOSUN | Şubat | 2016 | AYIN KONUSU | Okunma: 6242
Letaif, latife (ince, nazik, seffaf sey) kelime¬sinin çogulu olup, tasavvuf istilahi olarak insanin hakikatini olusturan katmanlari ifade eder. Bunlara ruhun mertebeleri veya farkli boyutlari da denebilir. (Sah Veliyyullah Dihlevi, Eltafü’l-Kuds fi Ma‘rifeti Letaifi’n-Nefs (Farsça metin ve Urduca tercümesi ile birlikte nsr. Seyyid Zahiruddin), Delhi 1312/1894, s. 16-17)
Ilk dönem sufilerinden Sehl bin Abdullah Tüsteri (v. 886) henüz küçük bir çocukken dayisinin kendisine bir evrad ögrettigini, bu evrada devam ederken önce kalbinde, sonra da sirrinda bir tatlilik hissettigini ifade etmistir. (Kuseyri, er-Risaletü’l-Kuseyriyye, (nsr. A. Mahmud- M. b. es-Serif), Kahire 1974, I, 92-93) Bu rivayet hem ruhun farkli boyutlari (idrak mertebeleri) olan kalp ve sir gibi kavramlarin eskiden beri sufiler arasinda bilinmekte oldugunu, hem de bu mertebelerin ruhi tecrübelerle ögrenildigini göstermektedir.
Kübreviye tarikati seyhi Alaüddevle Simnani (v. 1336) latife-i kalebi, latife-i nefsi, latife-i kalbi, latife-i sirri, latife-i ruhi, latife-i hafi ve latife-i Hakki seklinde yedi letaif ve bunlarin nurlarindan bahsetmis (Alaüddevle Simnani, el-Urve li Ehli’l-Halve ve’l-Celve (thk. Necib Mayil Herevi), Tahran 1362 hs./1983, s. 229-230, 326- 328), ayrica kalbin zikri gibi, sir, ruh ve hafiden her birinin ayri zikirleri oldugunu, bu zikirlerin hissedilebilecegini ve bunlarin birbirinden daha lezzetli zikirler oldugunu ifade etmistir. (Alaüddevle Simnani, Çihil Meclis (drl. Emir Ikbal Sah, nsr. Necib Mayil Herevi), Tahran 1366 hs./1987, s. 120) Naksibendi yolu mensuplarindan Hüseyin bin Ibn-i Yemin Hüseyni letaif konusunda söyle der: “Muhakkiklar demislerdir ki, kalp, ruh, sir ve hafi, insa¬nin idrak edici latifesinin isimleridir. Bazi mertebelerde ona kalp derler, beseri kayitlardan kurtulup daha saf oldugu diger mertebede ona ruh derler, saflik artinca sir derler, olgunlasinca hafi derler. Letaifteki farklilik öz itibariyle degildir, aksine hepsi özde birdir. Farklilik vasiflarda ve hallerdedir. Mesayihtan çogunun görüsü budur. Bazilarina göre ise, letaifteki farklilik özdedir yani her latife digerinden bizzat farklidir.” (Hüseyin bin Ibn-i Yemin, Mir’atü’l-Bedayi‘, Beyazit Devlet Ktp., Veliyyüddin, nr. 3229, vr. 45b-46b)
Imam-i Rabbani Ahmed Sirhindi’ye göre insan, on letaiften olusmaktadir. Bunlara letaif-i asere adi veri¬lir. Bunlardan besi âlem-i emr’e (ruhlar âlemine), besi de âlem-i halk’a (yaratilis âlemine) aittir. Âlem-i emr’in bes latifesi kalp, ruh, sir, hafi ve ahfa olup letaif-i hamse veya cevahir-i hamse (bes latife) diye bilinirler. Âlem-i halk’in bes latifesi ise nefs ve insan bedenini olusturan dört unsurdur (Anasir-i erbaa: Toprak, ates, su ve hava). (Bu terimler için bk. Imam-i Rabbani Ahmed Sirhindi, Mektubat-i Imam-i Rabbani, Karaçi 1392/1972, I, 98 (no. 34), 136) Letaif, iç içe geçmis halkalar seklinde düsünülebilir. En dis halka kalp, sonra sirasiyla ruh, sir, hafi ve ahfa seklinde. Bunlar insan ruhunun farkli mertebeleri ve boyutlari olup bir içteki, distakine göre daha hassas ve yüksek seviyelidir. Sufi, önce kalbine (gögsün sol tarafina) yogunlasarak zikre baslar. Kalbi zikrin lezzetini hissedip zikre istirak eder hale gelince ruhuna (gögsün sag tarafina) yogunlasarak zikre devam eder. Ruh da zikre istirak edince bunu sirasiyla sir, hafi, ahfa ve nefs izler. Nefs zikre istirak ettikten sonra tüm bedenin zikre istirak etmesi saglanir (sultanü’z-zikr). Bu islemlere, letaife zikrin ilkasi denir.

(Yazinin tamami Ilim ve Irfan dergisinin Subat (2016) sayisinda.)

Muhterem Müslümanlar, sahabe-i kiramdan rivayet edildigine göre Ramazan-i serif yaklastiginda...

Mübarek Ramazan ayinin gölgesi üzerimize düstü. Çok sükür yeniden ulasiyoruz bir kutlu zaman dilimine....

Ilim ve Irfan dergisinin Mart 2024 sayisi Ramazan dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016