ILIM VE IRFAN | Aralık | 2015 | AYIN KONUSU | Okunma: 1788
ANI YASAYAN HAKIKATI YASAR

Tasavvuf bütün büyük sufilerce vakti degerlendirmek olarak adlandirilir. Kelime kelime böyle demis olmasalar bile, ölüme hazirlik yapmak, uyanik olmak, gaflete düsmemek gibi birbirinden farkliymis gibi duran bütün tavsiyelerin merkezi vurgusu aslinda, vaktin degerlendirilmesidir.
Sufiler, zamanin geçip gidisi konusunda son derece duyarlidirlar. Ölüme hazirlik onlar için hayati derecede önemlidir. Vakit geçip gitmektedir, yolculuk vakti anbean yaklasmaktadir ama acaba yol azigi hazir midir? Bu büyük soru zihinlerini kiyasiya mesgul eder. Gençligin safligi, degisime açikligi, masumlugu giderek eski bir hatiraya dönüsecektir. Bel bükülecek, zihinsel kaliplar kemiklesecek, nefsin aliskanliklari köklesecektir. Acaba ölmeden önce ölmeyi basarabilecek midir? Acaba çiktigi seyr-ü sülûk yolculugunu selametle, basariyla sonuçlandirabilecek midir? Sufi iste bu sorularla mesguldür ya da mesgul olan kimsedir.
Bu sorularin dogal sonucu, sufinin yasadigi ana odaklanmasidir. Çünkü o an, içindeki potansiyelle, imkanlarla gelmektedir. O ani degerlendirmek, sonraki anlari degerlendirmenin de yolunu olusturur. O ani bir yakalayabilirse, sanki bütün sonraki anlari da yakalayabilecektir. Geçmisle mesgul olmamalidir. Çünkü ona hükmü geçmemektedir. Bazi arifler, seytanin geçmisle mesgul ettigini, özellikle bunu itiyat haline getirdigini söylerler. Geçmis, seytanin kemendidir. Geçmistir, ne yapsak gelmeyecektir ve ona odaklanmak simdiyi elden kaçirmakla sonuçlanacaktir. Gelecek ise meçhuldür. Belki yasanir, belki yasanmaz. Oysa su an, simdi, içinde bulundugumuz su dakika, hakikaten tecrübe edebildigimiz, kesinkes yasamakta oldugumuz zaman dilimi odur.
Sufinin ibnü’lvakt, yani vaktin çocugu olmasinin anlamlarindan biri budur. O, yasamakta oldugu anin sözünü dinler, ona uyar, ona saygi gösterir. Onun oglu olur böylece. O, o anin oglu olabilirse, o an da onu besleyecek, kollayacak, yardimini esirgemeyecektir.
Iste bu ayki dosyamizda bu temel meseleye deginmek istedik. Günümüzün çeldirici oyun, eglence, yararsiz söz ve renk kalabaligi arasinda, geçip gitmekte olan ani hatirlatmak istedik. Buyrun efendim.

VAKTIN DEGERINI BILMEK

PROF. DR. SÜLEYMAN ULUDAG

Vakit, hal, dönem, saat, zaman veya belli bir zaman dilimi, çag, firsat gibi bir¬çok manaya gelir. Sufiler vaktin bu anlamlarina da temas etmekle beraber ayrica vakit terimine kendilerine özgü bazi anlamlar yüklemisler, vakit kavraminin felsefesini yapmislardir.
Vakit/zaman insan zihninin temel kategorilerinden biridir. Bu kategoriye ve melekeye sahip olmayan hiçbir sey anlamaz, ne kendini ne de çevresini dogru dürüst algilayabilir. Her sey vakit/zaman kavrami içinde anlam kazanir. Vakit insan fiillerinin zarfidir, bütün fiil ve halleri kapsar. Eskiden beri filozoflar ve kelamcilar zaman/vakit ve mekan kavramlarini çesitli sekilde tanimlamislar, özellikle vakit kavramiyla hareket kavrami arasindaki baglantiya dikkat çekmislerdir. Son zamanlarda zaman, maddenin dördüncü boyutu olarak görülmeye baslanmistir. Sufiler vakit kelimesinin ifade ettigi anlamlardan bazilari üzerinde kendi meslek ve mesreplerine göre durmuslar, bu kavrami mesleklerine uygun bir sekilde tarif etmislerdir.
Sufiler bazen, vakit terimiyle salikin üzerinde galip ve hakim olan vasfi ve hali kastederler. Mesela, salikin üzerinde galip vasif ve hal, his nese veya hüzün ise onun vakti nese veya hüzündür. Bast-kabz, sahv-sekr, beka-fena halleri de böyledir. (Kuseyri, 188)
Ebu Ali Dekkak der ki, “Vakit, içinde bulundugun seydir; zihnen, fikren ve hissen eger dünyada isen vaktin dünya, ahirette isen vaktin ahirettir. Sevinçli isen vaktin sevinç, hüzünlü isen vaktin hüzündür.” (Kuseyri, 188) Ebu Ali bu tarifle insanin üzerinde galip ve hakim olan dini ve manevi halleri ve hisleri kastediyor.

ZAMANIMIZI EN GÜZEL SEKILDE NASIL DEGERLENDIRIRIZ?
RABIA BRODBECK

Zamanin anlamini incelersek, ahir zamani da ele almaliyiz. Su anda yasadigimiz zaman budur. Muhyiddin bin Arabi (ks) der ki, “Peygamber Efendimiz (sas) vefat ettigi zaman bütün kainat uykuya daldi. Bizler su anda kainat gecesinin son üçte birini yasiyoruz.”
Peygamber Efendimiz (sas) dünyamizi tesrif ettigi zaman ahir zaman basladi. Yalniz bütün ahir zamanin alametleri hemen hemen bizim zamanimizda tecelli etti. Her bir insan bilerek ya da bilmeyerek bu dünyada ahir zamanin tecellilerinin derin etkisi altindadir. Günümüz politika senaryolarinda rahmet denizi ates denizine karsi. Rahminin içinde sakil bir hüzün kütlesi tasiyan dünya bir yandan katisiksiz bir ihti¬yaca hamile. Siyasi olaylar korkunç sekilde vahset, dehset ve dejenere bir hal aldi. Kudretli diktatörlerin çaresiz ve acizler karsisinda gerçeklesen sömürüsü hadden asmis durumda. Aldatma, sömürü, komplo, sahtekarlik, riya, iskence ve zulüm zirveye vardi. Tabiatin kuvveti, terörizmin yikici potansiyeli, mezhep çatismalari, zulüm ve zalimlerin fakirler üstündeki siyasi zorbaligi sahip olduklari yegane seyleri silip süpürdü.
Ahlaki, siyasi ve iktisadi seviyelerde bir iflas söz konusu. Bugün bütün dünyada yasanilan olaylar her seyi alt-üst etti diyebiliriz. Her bir olay sanki kiyamet koparir gibi. Meshur bir hadis-i serifte, “Ahir zamanda adaletin yerini zulüm, zulmün yerini adalet alacak.” deniyor. Üstelik, modern toplumlardaki insanlarin eski nesillere kiyasla çok daha büyük bir cehalet bataginda olduklarini müsahede ediyoruz.

ZAMANI ASANLAR VE ZAMANIN ASINDIRDIKLARI
YRD. DOÇ. DR. MUSTAFA DEMIRCI

“Ne içindeyim zamanin ne de büsbütün disinda;Yekpare, genis bir anin parçalanmaz akisindaBir garip rüya rengiyle uyusmus gibi her sekil,Rüzgarda uçan tüy bile benim kadar hafif degil” (Ahmet Hamdi Tanpinar)
Zaman, olmus ve olacak hadiselerin birbiri ardinca cereyan edisinin düsüncemizde meydana getirdigi basi ve sonu belli olmayan soyut bir kavramdir. (Kubbealti Lügati) Zaman kaybetmek, zaman kazanmak, zamana yenik düsmek, zaman kollamak, zaman öldürmek... Günlük hayatimizda siklikla kullandigimiz deyimler¬den bir kaçidir. Sufiler, kaynagi bakimindan Ilahi, varligi cihetiyle dünyaya ait olan bu kavrami büyük bir hassasiyetle ele almislardir. Bu meyanda sufiler, geçmis ve gelecek kaydindan kurtulup kendisi için sadece içinde bulundugu zamanin gereklerini yerine getiren, böylece Allah’in o andaki tecellisine uymayi önceleyen bir anlayisi benimsemislerdir.
“Harabat ehline düzah azabin anma ey zahid Ki bunlar ibn-i vakt olmus gam-i ferdayi bilmezler.” (Hayali)
(Ey zahid! Harabat ehline sen cehennem azabin¬dan, gelecekten söz etme bunlar vaktin ogludurlar, gelecegin sikintisini çekmezler.) Sufilere göre korkusuz olmak velilerin sifatlarindandir. Çünkü korku, istikbalde basa gelecek hos olmayan bir durumu gözetlemek veya ileride elden kaçinilacak hos bir seyi beklemek demektir. Veli ise ibn-i vakt’tir, yani vaktin ogludur. Onu en iyi bilen ve hükmüne riayet eden kimsedir. (Kuseyri Risalesi) Zira en önemli zaman, içinde bulunulan andir. Ancak o an itibariyle bir seyler yapmak imkani vardir. Geçmise sadece göz atabilir ve, keske söyle yapsaydim ya da keske söyle yapmasaydim denilebilir. Gelecek ise hayal edilebilir.

ZAMAN YÖNETIMI ÖMÜR YÖNETIMIDIR
ISMAIL ACARKAN

“Su halde bos kaldigin zaman hemen yeni bir faaliyete koyul.” (Insirah suresi, 7. ayet)
“Iki nimet vardir ki insanlarin çogu onlari degerlen¬dirme hususunda aldanmistir: Saglik ve bos zaman.” (Buhari, Rikak, 1)
Bir is, kendine ayrilan zamani doldurur. Sevdiklerimize zaman ayirmaliyiz. Yoksa zaman sevdiklerimizi bizden ayirir. Bos zaman yoktur. Kisinin ne yapacagini bilmedigi zaman vardir.
Arapçada vakit, bir isin yapilmasi için ayrilmis ya da tayin edilmis zaman dilimine isaret eder. Bu tanimdan da anlasiliyor ki vakit ile nitelikli ve planli faaliyet ara¬sinda kopmaz bir iliski vardir. Topyekün bütün ömrümüz de bize su yeryüzünde tayin edilmis bir zaman dilimidir. Bu zaman dilimini insanligimiza, hayatin hikmetine, yaradilisin gayesine ve fitratimiza uygun bir sekilde kullanmakla bu vakti degerlendirmis oluruz.
Abdülkadir Geylani’ nin (ks) deyimiyle, su dünya hayati üç gündür: Dün, bugün, yarin. Dün geçti, yarinin gelecegi belli degil, öyleyse bugünün kiymetini bil.Bunu bilen akilli ve suurlu insan vakti nasil harcayacagini degil, nasil kullanacagini düsünür. Hayatta en kiymetli hazine zamandir. Onu kime ve neye (hangi ise) armagan ettigimize dikkat etmeliyiz.
Aslinda zaman bir hareket, is ve faaliyet ile var olur. Hareket ve faaliyet olmasaydi zamandan da bahsedemezdik. Öyleyse asil olan zaman degil, faaliyet, çaba, üretkenlik ve hayra yönelmektir. Hayirli ve faydali çabasi olmayanin hayati yok gibidir. Bu nedenle Imam-i Azam (ks) söyle demistir: Felaketlerin en büyügü vakti bosa harcamaktir. Yine bir arif bu hakikati söyle dile getirmistir: Zaman senin yaptiklarindir, sen iyi ve güzel seyler yaparsan zaman iyi olmus olur eger yanlis ve kötü seyler yaparsan zaman kötü olmus olur.

(Dosya yazilarinin tamami Ilim ve Irfan dergisinin Aralik (2015) sayisinda.)

Muhterem Müslümanlar, sahabe-i kiramdan rivayet edildigine göre Ramazan-i serif yaklastiginda...

Mübarek Ramazan ayinin gölgesi üzerimize düstü. Çok sükür yeniden ulasiyoruz bir kutlu zaman dilimine....

Ilim ve Irfan dergisinin Mart 2024 sayisi Ramazan dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016