ILIM VE IRFAN | Ekim | 2015 | AYIN KONUSU | Okunma: 2628
IYI EGITIM IYI GELECEKTIR

Hakikatin, dinden ve medeniyetten olustugunu biliyoruz. Bu büyük kavramlari çocuklara aktarabilmeyi, onlarin da benimseyip sahiplenebilmesini bir egitim süreci olarak görüyoruz; egitimin esasinin da aslinda bu yüce kavramlara dayanmasi gerektigini söylüyoruz.
Çocuk emaneti, önceki sayilarimizdan birinin dosya konusu idi. Bu sayida insanlik ailesinin gelecegi olan çocuklarimizin egitiminin, terbiyesinin ve dini degerlerle donanmasinin önemine isaret ettik. Egitimi sadece mesleki anlamda yükselme degil, manevi degerlerin kusanilmasi olarak görüyoruz.
Insan tecrübelerden olusuyor. Büyükler, tecrübelerini, edindikleri dini, ahlaki, ilmi, manevi degerleri, birikimi yasayarak, uygulayarak yeni nesile aktarmalidir. Egitim sadece bilginin yüklenmesi olarak anlasilmamalidir.
Mizaç, aslinda Allah'in dogustan bizlere verdigi özel kodlar, yeteneklerdir. Egitim, bu özel kodlari, yetenekleri kesfetmeli, kabiliyetin gelismesi için yol bulmalidir. Her mizacin belirli alanlarda özel yetenegi oldugu gibi bazi zaaflari da vardir. Bu zaaflar, egitim süresince iyilestirilmeye, onarilmaya tâbi tutulmalidir. Mizaç ve kisilik temelli egitim gerçek niteligin ortaya çikmasi için harika bir firsattir. Okul, aile boyutu aslinda egitimin iki merkez mekani, ortami. Bu merkezler birbiriyle ne kadar uyumlu ve birbirine destek içinde olursa egitim, kisilik ve karakter o derece saglam olur. Beden, zihin ve duygunun birlikteligi, hazir olmasi çocugun egitime tam olarak hazir oldugunun isaretidir. Bunlar da okul ve aile ortamlarinda birlikte hazirlanir.
Egitim iki unsurdan olusuyor: Talim ve terbiye. Dosyamizda egitimin talim boyutunun terbiye boyutu dogru anlasilarak, yasanarak, aktarilarak anlam kazanacagina da isaret ediyoruz.
Çocuga Allah'i nasil anlatalim, bu soru yeni zamanlarin en nazik konularindan, sorularindan biridir. Dosyamizda bu hassas konuya da cevap aradik.
Tasavvuf yolunun da özünde, bir egitim, seyr-ü süluk süreci yok mudur? Olumsuzluklardan arinma, iyiye, dogruya, güzele yönelme, yol alma bu yolun esasidir. Manevi kisiligi, karakteri insa etme sürecidir tasavvuf yolu. Uzun, mesakkatli, zahmetli, çileli ama neticesinde Hakk'a ve hakikata ulasma var.
Gerek okul egitimi gerek manevi egitim insani insa eden, birlikte yol aldiklarinda ortaya sahsiyet, karakter, meziyet, iyi kul, iyi insan çikaran iki temel merkezdir. Ikisinin de kiymetini bilenlerden olmayi umarak dosyamizi sizlere sunuyoruz.

ÇOCUGA DINI NASIL ÖGRETELIM?
DOÇ. DR. AHMET ALBAYRAK

Çocuk, renk tayfalari arasinda bizler için sonsuzluk elçisi ve hayatin merkezinde küçük ayaklariyla yürümeyi göze alabilen büyük bir varliktir.
Çocuk, yaratilisin safiyetini ve onurunu tasidigi için dogal haklariyla birlikte dünyaya gelmektedir. O, insan varligini, öncesi ve sonrasiyla ve tüm potansiyelleriyle temsil etmektedir. Bu temsil kabiliyetinden dolayidir ki çocuk, sadece gelecegimiz degil, bizlere ani yasatabilen ve zamani bütünüyle ihata edebilen tertemiz bir varliktir. Çocugu taniyabilmek için varolusun bilinci, varolmuslugun bilinci lazimdir. Bu noktadan hareketle diyebiliriz ki çocuga hürmet, onun, yetiskinin küçük bir örnegi degil, kendine özgü nitelikleri olan bir varlik oldugunu kabulden sonra baslayabilir.
Çocugu anlayabilmek ancak ask ile mümkündür. Askla donanabilirsek çocugu anlamaya baslayabiliriz. Çünkü çocuk Ilahi asktir. “Çocugum / sen oldugun için var ask / askindandir dünya.” (Mustafa Ruhi Sirin) Çocugun degeri, Ilahi asktan olmasindandir, askin varligini yasatmasindandir.
Bir çocugun dogmasi, Allah’in (cc) yeryüzüne olan rahmetinin devam ettiginin isaretidir. Bundan dolayi, çocuk Allah’in Ilahi lütfudur. Çocuk, Allah’in (cc) murad-i Ilahisi sonucu varlik âleminde zuhur etmektedir. O halde çocuk bizlere Allah’in varligini duyurmaktadir. Anne babalar olarak bizler büyüdükçe, bir baska ifadeyle çocuksulugumuzu yitirdikçe sadece disimizdaki bir varlik olarak telakki ettigimiz Rabbimizi, yeni dogan çocuk Allah’in bütün isaretlerini varliginda tasidigini hal diliyle söyleyerek hatirlatmaktadir. Çocuklarimiza Allah’i nasil anlatalim diye soranlara cevabim, O’nun (cc) bizlere sahdamarimizdan daha yakin oldugu idrakini güçlendirerek anlatmamiz geregidir. O (cc), her yerde ise, hem içimizde hem de disimizdadir. Bizleri ihata etmektedir. Çocuklarimiza Allah’i anlatirken en büyük hatalarimizdan biri, çocugun sanki O’ndan (cc) hiç haberi yokmus gibi veya Allah’in bizlerin varolusuyla dogrudan baglantisi yokmus gibi dile getirmemizdir.
Allah gibi yüce bir varlik, her seyin O’ndan (cc) neset ettigi ve her seyin O’na (cc) döndügü bir varlik anlatilabilir mi diye de düsünüyorum. Hele bir de günahlari olan bir büyügün, günahsiz bir çocuga Allah’i anlatmasi nasil mümkün olabilir? Çocugumuza Allah’i anlatabilmek için öncelikle günahlarimizdan samimi tevbe edebilmemiz, kendi çocuksulugumuzu yeniden kesfedebilmemiz, yaratilisimizin safiyetine kavusabilmemiz gerekmez mi? Niçin özellikle bebeklerimizi ve ergenlik öncesi çocuklarimizi daha çok seviyoruz? Bizlere Rabbimizi hatirlattiklari için, özümüzü kendilerinde yasattiklari için. Özlemlerimiz ve hayallerimiz çocuklarimizda karsilik buluyor.

ÇOCUK EGITIMININ PÜF NOKTASI MIZACI TANIMAK VE YÖNLENDIRMEKTIR
ISMAIL ACARKAN

Islam alimlerinin genel kanaatine göre, ahlak, hiçbir fikri zorlama olmaksizin ve düsünüp tasinmaya gerek kalmaksizin sayesinde fiillerin kolaylikla ve rahatlikla ortaya çiktigi insan nefsinde yerlesik melekedir.
Bu tanimdan anlasiliyor ki, ahlak, insanin isledigi fiil ve tutumlardan yani amelden ziyade, bu davranislarin kaynagi, nedeni ve temeli olan ve onlari meydana getiren his, anlayis ve düsünce zemininidir. Ahlak, insanda gelip geçici bir hal olmayip onun içyapisinda yerlesen ve bir meleke halini alan niteliklerin bütünüdür. Dogal ahlak, insani düsünüp tasinmaya veya herhangi bir baski ve zorlamaya gerek kalmaksizin, gerekli ve dogal olduguna inandigi isleri rahatlikla ve memnuniyetle yapmaya sevkeder. Böyle bir ahlak zeminine sahip olmayan insanlarin nadiren, arasira yaptiklari iyi isler, dogru bir temele dayanmaktan ziyade, çogunlukla riya, korku, çikar, menfaat temini gibi güzel ahlakin onaylamadigi ve rezilet -erdemsizlik- saydigi baska sebep ve maksatlarla alakali olabilir.
Bu anlamda bir insanda güzel ahlak olup olmadigi aslinda davranislara bakilarak degil niyete bakilarak belirlenebilir. Bu anlamda ameller niyetlere göredir hadisi çok anlamlidir. Nitekim Mevlana; ‘ tuzaga saçilan taneler cömertlik degildir’ diyerek niyet ve gayeye isaret etmistir.
Insanin idrak ve iradesine etki eden üç güç vardir. Bunlar akil, arzu -duygu- ve kendini koruma melekesidir. Bu üç gücün dengeli ve ölçülü halleri hikmet, iffet ve cesaret olarak belirlenmistir. Bu üç dogal, fitri durum, insanda bir araya gelerek adalet erdemini olusturur.
Bu üç melekenin dengesiz ve asiri uçlari ise kötü ahlaki olusturur. Bunlar ise su sekilde tanimlanmistir: Korunma; gazap gücünün ifrat noktasi acelecilik ve cüretkarlik, saldirganlik, tefrit noktasi ise korkakliktir.
Arzu; duygu gücünün ifrat noktasi arzulara düskünlük ve tutku, tefrit noktasi ise isteksizliktir.
Ayni sekilde akil gücünün ifrat noktasi kurnazlik ve aldatici muhakeme, tefrit noktasi ise düsünmekten kaçinmaktir.
Iste bu pencereden baktigimizda egitimin hedef ve amaci, insani dogru bilgi ile donatmak ve güzel ahlak sahibi kilmaktir. Bir baska ifadeyle, kisiyi kendisine verilmis olan akil -düsünce-, arzu -duygu- ve davranis güçlerinin dengeli, ölçülü, saglikli ve fitrata uygun olarak islemesini saglayacak bir farkindaliga eristirmektir.

OKULDA ÖGRENIR AILEDE EGITILIRIZ
RUKIYE KARAKÖSE

Okullar açildi. Gözbebegimiz olan evlatlarimizi günün çogunu geçirecekleri okullarina ugurluyoruz. Anneler, babalar ve çocuklar bugünlerde sevinç, telas, kaygi gibi pek çok duyguyu bir arada yasiyor. Zira insanin hayatindaki en kritik dönemlerden biri çocukluk yillaridir. Kimi zaman masalsi bir özlemle anariz çocuklugumuzu kimi zaman yoksun kaldigimiz seylerin açtigi yaralar gelir hatirimiza. Ama her halükarda çocukluk yillarimiz ve dolayisiyla okul anilarimiz üzerimizde derin bir etki birakir.
Aslinda çocukluk çaginda en yogun ve devamli tesir aileden gelir. Bununla beraber, çocuklarin oyun grubu, aile çevresi -akraba, komsu ve dostlar- ve elbette okul, çocuk üzerinde önemli rol oynar. Baska bir ifadeyle ailenin egitim ve sosyallestirme görevi, çocuk okula baslayincaya kadar büyük önem tasisa da daha sonra ailenin egitim görevine okul da katilir.
Okula gitmek çocuk için önemli bir asamadir. Bir minik için okul daha önce neredeyse hiç tanimadigi pek çok çocukla karsilasma zorunluluguyla, uyulmasi gereken kurallariyla ve basarilmasi gereken ögrenim görevleriyle dolu yepyeni bir sosyal çevredir.
Bu asamada ailenin önemli görevlerinden biri de çocugu okula hazirlamaktir. Bir çocugu okula hazirlamak demek, zihinsel, bedensel, duygusal ve sosyal açidan belli bir olgunluga erismesine yardimci olmak demektir.

(Dosya yazilarinin tamami Ilim ve Irfan dergisinin Ekim (2015) sayisinda.)

Muhterem hazirun, Hazret-i Muhammed’in peygamber olarak gönderilmesi...

Insanin fitrati tertemizdir. Ne var ki zamanla disardaki enkazin, toz dumanin külleri üzerine düser....

Ilim ve Irfan dergisinin 2024 Aralik sayisi sahsiyet dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2024